Bir seneyi daha geride bırakmaya baÅŸladığımız ÅŸu günlerde, hangi ölçekte olursa olsun karar alma konumundaki kesimlerin oldukça sıkıntılı olduÄŸu dikkat çekiyor. Önemli ölçüde azalan iÅŸlem hacimlerine raÄŸmen, finansal piyasaların yılı daha olumlu bilançolarla kapatmak adına iyimser eÄŸilimleri zorlaması bu gerçeÄŸi deÄŸiÅŸtiremiyor. Her kesimin kontrol edemediÄŸi deÄŸiÅŸkenler nedeniyle dönem başındaki hesapların tutmamış olması nedeniyle bunaldığı, beklentilerin olumsuzlaÅŸmasını engelleyemediÄŸi gözleniyor. UzlaÅŸmaya dayalı çözüm arayışı yerine tepkisellik arttıkça sorunlar ağırlaşıyor, belirsizlik ve kırılganlıktaki yükseliÅŸi kontrol etmek pek mümkün olamıyor. Küresel dünyada büyüme potansiyelinin tükeniyor, küçülmenin yaratacağı sonuçların katlanılabilir olmadığının biliniyor, sorunlar ağırlaÅŸtıkça yerinde sayarak mevcudu korumanın imkânsızlaÅŸtığının daha net bir ÅŸekilde algılanıyor olması tuhaf bir açmaz yaratıyor… Aza tamah edememiÅŸ olmanın bedeli giderek ağırlaşıyor.
2011 yılı genelinde ülkemizde yaÅŸananlara baktığımızda enflasyonun öngörülen hedefin iki katına çıktığını, alınan önlemlere raÄŸmen cari açığın gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 10’una yaklaÅŸtığını, dış finansman imkânlarında hem kalitenin düştüğünü hem de daralmanın yaÅŸandığını gözlemliyoruz. Durum böyle olunca büyümenin yüksekliÄŸi, iÅŸsizliÄŸin azalması veya bütçe gelirlerinde yaÅŸanan artış nedeniyle açığın azalmış olması kimseyi rahatlatamıyor. Türk Lirası’nda yaÅŸanan deÄŸer kaybına raÄŸmen üretim cephesinde rekabet gücü ve verimliliÄŸinin artamıyor olması, mali sektörde yaÅŸanan büyümeye ve alınan risklerdeki artışa raÄŸmen kârlılığın geriliyor olması gibi faktörler de eklenince geleceÄŸe yönelik beklentilerin olumsuzlaÅŸması engellenemiyor. Gerek ulusal gerekse küresel düzeyde, borç ve harcamalarda yaÅŸanan artışın gelir artışına dönüşememesi ve satın alma gücü erimesinin kontrol altına alınamaması sorunlardaki ağırlaÅŸmanın temel sebebi olarak karşımıza çıkıyor. Orta vadede güvensizliÄŸin artması ve istikrarsızlık potansiyelinin büyümesi ihtimali artıyor. Bu koÅŸulların ne yaparlarsa yapsınlar Merkez bankalarını, diÄŸer düzenleyici kurumlara ve siyasi iradeleri itibar kaybına mahkum ettiÄŸini dikkate almak gerekiyor. Zaten uzunca bir süredir kısa vadeye odaklanarak beklentiler yolu ile günün kurtarılması bu açmazdan kaynaklanan bir durum idi ve böyle devam edemeyeceÄŸi biliniyordu…
2011 yılı genelinde ülkemizde Merkez Bankası’nın para politikası uygulamalarında yaÅŸanan farklılaÅŸmalar sürdürülebilir olmayan bir rotada hareket yeteneÄŸinin daralıyor olmasından kaynaklanan bir durum idi, ve eski uygulamalara aynı ÅŸekilde devam etmenin pek mümkün olmadığı bir dönemde gündeme gelmiÅŸti. Bir yandan harcama artışını ve bu kanalla cari açıktaki yükseliÅŸi kontrol altına almak, diÄŸer yandan aşırı deÄŸerli Türk Lirası nedeniyle üretim cephesinde yaÅŸanacak yaprak dökümünü önlemeye çalışmak gerekiyordu ve zorunlu olarak enflasyonun geçici olarak yükseliÅŸine izin vermek dışında bir alternatif kalmamıştı. Bu çabalarda mali sektör ve finansal sermaye anlayışlı olmak ve desteklemek yerine şımarık çocuk rolünü oynamakta ısrar etti, tepkisel bir tavır sergilemekten vazgeçmedi. Sonuçta yalnız Merkez Bankası’nın deÄŸil, tüm ekonomik aktörlerin az veya çık baÅŸarısız sayılabileceÄŸi bir dönem yaÅŸandı; geleceÄŸe yönelik endiÅŸeler arttı ve sorunlar ağırlaÅŸtı.
Yılın ilk yarısında faizleri yükseltmeden zorunlu karşılık oranları kullanılarak sıkılaÅŸtırıldı, üçüncü çeyrek döneminde olumsuzlaÅŸan küresel koÅŸullar nedeniyle harcamalardaki artışın ivme kaybedeceÄŸi ve cari açığın küçülmeye baÅŸlayacağı öngörüsü ile gevÅŸetildi. Fakat Türk Lirası’nın enflasyonda sıkıntı yaratacak ÅŸekilde deÄŸer kaybetmeye devam etmesi nedeniyle faizleri kullanarak para politikasını yeniden sıkılaÅŸtırmak zorunda kalındı. Fakat bu yaklaşımların umulan deÄŸil de umulmayan türden tepkileri devreye sokması sıkıntı yarattı; bu durum iletiÅŸim yetersizliÄŸinden çok sorunların iyice ağırlaÅŸmış ve hareket yeteneÄŸinin önemli ölçüde azalmış olmasından kaynaklandı. YumuÅŸak iniÅŸ olasılığı önemli ölçüde azaldı. Orta vadeli sürdürülebilir eÄŸilimler yerine kısa vadeli spekülatif yönlendirme ile durumu idare etmeye çalışmanın yarattığı kırılganlıkla tanışmak mecburiyeti kapıyı çalmaya baÅŸladı.
2012 yılı bir öncekine göre, gerçeklerin artan çekim gücü nedeniyle daha zor bir dönem olacak gibi görünüyor. Riskten kaçınma eÄŸiliminin dalgalı bir ÅŸekilde artıyor olması daha farklı düşünmeyi zorlaÅŸtırıyor. Kısa vadeli spekülatif beklentiler ile gerçeklerden uzaklaÅŸarak olduÄŸundan daha iyi görünme eÄŸilimi gündemde olduÄŸu sürece Merkez bankaları baÅŸrol oyuncusu haline gelmiÅŸ finansal piyasalar tarafından çok alkışlanmış, geniÅŸ kesimlerin durumunun olumsuzlaÅŸması görmezden gelinmiÅŸti. Gerçeklerden uzaklaÅŸtıkça ağırlaÅŸan sorunlar nedeniyle gerçeklerin çekim gücünün artacağını ve her ÅŸeyin deÄŸiÅŸeceÄŸini, bu yön deÄŸiÅŸikliÄŸinde en baÅŸarılı görünenlerin acımasızca eleÅŸtirilmeye baÅŸlanacağı unutulmuÅŸtu… Çok uzun bir süredir gerçekleri bıkıp usanmadan hatırlamaya çalışanları felaket tellalı diyerek dışlamaya çalışanlar, bindikleri dalı kestiklerini ve kendi felaketlerini hazırladıklarını geç de olsa algılamaya baÅŸladılar…