Geçti 2011’in finans pazarı, sürelim arabamızı 2012’ e……
Eğrisi ile doğrusu ile kazancıyla, kaybıyla koca bir yılı daha geride bırakıyoruz. Geçtiğimiz yılın geneline bakarsak en iyi getiri altın olarak görülüyor. Elbette son dönemde alıp ve satamayanlar hariç. Onlar için belli ki önümüzde ki yıl bir ümit kapısı olacak. Öyle ya, 1800-1900’den alım yapanların, bu seviyeden satışa razı olmaları çok zor. Kâhinlik ettik demeyeceğim ama aşağıda, bu konuda önceden yapmış olduğum yorumlardan birkaç paragrafı sizinle paylaşmak istedim;
‘’Sonuç olarak altının üzerinde oluşan bu balon patladığında, altının altında kalıp tüm ağırlığının üzerinize çökmesini ve altında ezilmek istemiyorsanız, herkesin hücum ettiği yerde, siz bir yükseltiden genel manzarayı da izlemeyi ihmal etmeyin. Unutmayın, parasal kazançlarda, kayıplarda bireyseldir özelliklede küçük yatırımcılar için!’’(01-08-2011 yazımdan)
‘’Aslında bu bölge istikrarı, petrol fiyatlarında ki gevşeme ile kendini göstermekteydi ama ekonomi çevreleri bunun pek üzerinde durmadılar(!) Şimdi altın çok yüksekten yere düşen bir top gibi, zıplamaya ama gitgide bir sinüs eğrisi gibi sönümlemen hareketlere, gebe olacak. Bu da gene bir tarafın kaybetmesine, diğer tarafın kazanmasına fırsat tanıyacaktır. Belirli kayıplara (stoploss) ve kazanımlara (kar, realize) tamah edebilenler ise gene en az üzülen ya da gerektiği kadar sevinenler olacaktır.
Piyasalarda çareler tükenmez yeter ki temel düşünceyi aklımızdan çıkarmayalım. Herkes alırken sat, satarken ise al! Daima alırken kazanmayı kural olarak benimse ve uygula. Bu o kadar kolay mı? Elbette kolay ama uygulaması ve beynimize kabul ettirilmesi çok zor!’’ (26-09-2011 yazımdan)
Â
Gene son bütçe görüşmelerini izleyenlerin ve yıllık rakamları tarafsız bir şekilde değerlendirenlerin aşağıda ve çok önceden yapılmış yorumla ne kadar ötüştüğü de görülmektedir.
‘’İnsana bu ekonomik büyüme biraz GDE( Genetiği Değiştirilmiş Ekonomi) büyüme gibi geliyor. Tıpkı GDO’lu gıdalar gibi. Finansmanı yabancı sermayeden destekli, üretimi ithalattan sağlanan, iç tüketimi ihracatından daha çok olan bir ekonomide ki bu büyümede olsa, olsa GDE verilerden ve sağlıksız bir gelişme olacak, ekonomik yapının finans ve rant (getirim) kısmı aşırı büyürken, diğer unsurları cılız kalacak ve bu ekonomik bedeni şekilsiz bir görüntü içine sokacaktır. Gerek Wall Street Journal gerekse Finacial Time yorumlarından da gördüğümüz şekli ile büyüme bir ucube şeklinde olmakta, hiçbir ekonomik bedene uyum sağlamamaktadır. Böyle bir gerçeği görmek için de arif olmaya gerek yoktur.’’ (03-07-2011 yazımdan)
Tüm bu yaşananların bedelinin de gene bize yansıtıldığını ise;
‘’Mizah seni bir yana bırakarak, işin ekonomik yanına bakarsak, gene kolayına kaçıldı. Kayıtlı ekonominin ve kayıtlı tüketicinin sayıları, dört işlemle çarpıldı, bölündü, cari açık ile bal gibi TL değer yitirmesi (devalüasyon) toplandı. Sanal olarak, elde edilen milyarlar, cari açıktan çıkarılarak sorun sözüm ona kâğıt üzerinde çözüldü(!)   Zenginle, garip guruba aynı ve eşit çarpan olarak değerlendirildi. Külfet gene ağırlıklı olarak, ücretli ve alt gelirli halk kesimlerine yansıtılmış oldu. Umarız bu sefer cari açık düştü, düşüyor derken, kendimizi, büyük bir sosyal patlamanın içinde bulmayız!’’ (18-10-2011 yazımdan)
En son ve 2012’e ışık tutacak bir alıntı ile paylaşımlarımı noktalayayım.
‘’Acaba borsa gene 30 binlere 28 binlere geriler mi? Diye sorgulamadan mevcut kağıtların bir çoğunun incelendiğinde, endeksin 50 binlerde dolaşmasına rağmen, o dönemdeki değerlerde gezindiğini gözlemliyoruz.
O halde kendimize şu soruyu sormamız gerekir. Bu hisse, bu fiyata alınır mı? Cevabınız ve elbette teknik verilerde incelenerek evet çıkıyorsa, neden almayalım?
Ya daha düşerse? Korkusu ya da sorusuna ise verilecek cevap elbette açık ve nettir.Kimse bir hissenin tam tavanını ve tabanını bilemez, tıpkı depremin ne zaman olacağını bilemediğiz gibi!Sadece hissedersiniz. Hislerinizi de yönlendiren temel dayanaklar, deneyim ve bilgi birikimlerinizle doğru orantılıdır.’’ (30-11-2011 tarihli yazımdan)
Gelelim 2012’de beklentilerimize;
Her şeyden önce, önümüzde ki yıl, yeni anayasa çalışmalarına gebe olacak. Yoğun siyasi, sosyal tartışmalara yaşanacak. Bu tartışmaların ekonomiyi ne kadar etkileyeceği elbette meclis aritmetiği ile bellidir! O halde, bu tartışmalar çalışanların sosyal hakları ile ters düşmediği oranda ve yabancı sermaye girişini de ürkütmediği sürece, kurulu ekonomik düzen aynen devam edecek gibi görünmektedir.
Yabancılarca (bıyıklı, sakallılar da dahil!) Doların, TL karşısında daha da değerlenmesi, devlet kağıtlarında ki faizlerin daha da yükselmesi, borsanın da keza düşmesi beklenip, döviz girişi başlatılacak(!) TL ye dönülüp, bir kısmı devlet kağıtlarına, bir kısmı da İMKB’ye girecek.
Sonuç, dövizde bir gerileme, faizlerde ve cari açıkta da bu döviz girişi ile bir düşüş sergilenecek, borsamız ise bir yükseliş sergileyecek. Elbette tüm bu oluşum ilk çeyreğe hatta ikinci çeyreğin bir kısmına da yayılarak ve çok özenli ve değişik ambalajlarla yapılacak ki yerliler uyanmasın(!)
Yemezler artık, bizim gözümüz de açıldı demeyin sakın! Bakın yöntemleri nasılda istedikleri gibi değiştirip, bizleri gene ters köşe yapıyorlar? Son altın, döviz ve borsada yaşananlardan, yabancılara uygulanan gecelik, yıllık faizle, yerli tasarruflara verilen faizleri, kesilen vergiler, işletim ücretlerini de çıkın, 2011’de bizlerin mi? yabancıların mı? Daha kazançlı çıktığını çok daha iyi göreceksiniz. Yabancılar birikimlerini en azından enflasyona karşı korurken yerli yatırımcıların bırakın enflasyonu karşılamayı, anaparasından bile göreceli kayıplar yaşadığını görmemek mümkün mü?
Bunlar şüphesiz, büyük yatırımcıların ve onlara hizmet eden ileri düzeyde yetişmiş uzmanların stratejileridir ve her zaman bilime, zekâya hürmet etmek gerekir. Bizler gibi küçük yatırımcıların, onların karşısında esemesi bile okunmaz. O halde biz küçük yatırımcılar en azında önümüzdeki yıl ne yapabiliriz ona bakalım.
Bütçeye bakarsak yatırımlar açısından pek ümit var gözükmüyor. Ancak 2012 yılında iktidar ne yapıp edip, deprem yasasını çıkaracaÄŸa benziyor. Kimse üzerinde durmuyor ama bu çok önemli bir yasa olacak. Dikkatle izlenmelidir. Pratik çözümler getiriliyor derken, ciddi mülkiyet hak kayıpları olabilir. Her neyse biz konunun o yönünden ziyade bu yasanın inÅŸaat sektörünü akıl almaz bir ÅŸekilde canlandıracağını, buna baÄŸlı olarak da çimento, inÅŸaat demiri ve inÅŸaat yan ürünlerinde, haylice bir talep oluÅŸacağıdır. Leasing ÅŸirketlerinde KDV indirimi, bu yöneliÅŸin bir göstergesi olabilir mi? Unutmayalım, 2012 cari açık korkusu içinde geçeceÄŸinden inÅŸaat sektörü bu açıdan en uygun ve dışa bağımlı olmayan ve iç kaynakla çalışan aynı zamanda oldukça çok istihdam yaratan, iç piyasa ürünlerine hareket getirebilecek bir sektördür. Ä°ktidar bu nedenle de, bina yenilemelerine öncelik tanıyacaktır. Â
Özetle ilk çeyrekte, dövizi uygun yerlerden satmak, İMKB’de iyice düştü denen kendi güvendiğiniz hisselere ya da özellikle, inşaat sektörüne hizmet veren şirket hisselerine yönelmek, devlet kâğıtlarında ise bütçenin dış ambalajına kanmadan, daha kısa vadelerde ki uygun faizlerde ki kağıtları almak, akıllı yatırımlar gibi görünmektedir. Tasarruf ilk çeyrekte iyi faiz getirse de, devlet kağıtlarının stopaj kesintileri daha az olduğu için kısmen daha avantajlı görülmekte ancak, ani nakde dönüşlerde zarar etme olasılığı da dikkate alarak harcamalarınıza göre kişisel bir sepet oluşturulması elbette her zaman geçerli bir yöntemdir ve ancak o kişinin özeli ile doğrudan bağlantılıdır.
Likit (akıcı) ve benzeri fonlar ise getirisi oldukça düşük seyrediyor. Birde bu fonları almak için bağlantılı hesabınızın işletim ücreti de işin içine girince anaparanız bile reel enflasyon karşısında eksilmiş olacağından, net getiriler dikkate alarak değerlendirilmelidir.
Gene eğer tahminlerimiz doğru gelişirse, depreme dayanıklı ev yenilenmeleri sonucu şehir merkezlerine yakın artan konut sayısı ile bu talepleri şehir içine çekebileceği ve şehirden uzak yapılan bir sürü site ve konutların fiyatlarında ise bir düşüş getirebileceği de göz önüne alınmalıdır. Bu yenilenen dairelerini, yeni fiyatlarla elden çıkarıp, kent çevresindeki daha hesaplı konutlardan iki tane alabilirim düşüncesi ile de tetiklenerek daha da gelişebilir!
Küçük yatırımcılar olarak, hiç ama hiç aklımızdan çıkarmayalım. Üretime dayanmayan finans oyunlarında, birinin kazanması için birilerinin kaybetmesi gerekir. Başta ülkemizin, sonrada sizlerin, en azından kaybedenlerin yönünde olmayacağı bir yıl olmasını ve yeni yılın, tüm dünyaymıza ve ülkemize güzellikler getirmesini dilerim.
Kazım ÇİLOĞLU