IMF yine bizimle ilgili bir not yayınladı. Bizde IMF denince arkasından sıkılaştırma ve sıkıntı gelmesine alışılmış. Dolayısıyla IMF Türkiye konulu bir rapor yayınladı sözü dahi heyecan yaratmaya yetiyor.Bu defa böyle değil. Heyecanlanacak pek bir şey yok. IMF yine kendi bildiğinden şaşmamış tabii. Sıkılaştırma, frene basma, daralma falan gibi şeyler öneriyor sonuçta. Ama bu defaki öneriler bir program çerçevesinde yapılmıyor. Dolayısıyla acil bir durum sözkonusu değil, bağlayıcılığı da gevşek.
Rutin sayılabilecek bir sürecin tamamlanması nedeniyle yazılan bir not bu. Dördüncü madde konsultasyonu deniliyor bu rutin sürece. IMF’nin belli aralıklarla üye ülkelere deÄŸerlendirme gezileri yapıyor. Bu geziler dördüncü madde olarak anılan bir düzenleme çerçevesinde yapılıyor. Bir IMF heyeti geliyor, temaslar, gözlemler ve deÄŸerlendirmeler yapıyor. Ãœlke ekonomisinin bir fotoÄŸrafını çekiyor adeta. Sonra bu fotoÄŸrafın deÄŸerlendirmesini yapıp, önerilerini dile getiriyor. Ortaya çıkan belgeye “Dördüncü Madde Konsultasyon Raporu” deniliyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
IMF’nin Türkiye konulu son notu da böyle bir rapor. Aciliyet durumu yok. BaÄŸlayıcılık dozu gevÅŸek. Ama yazılan notun bir iÅŸe yaramadığı anlamına gelmiyor bu. Ãœlke ekonomisine iliÅŸkin son verilerin yanısıra bu verilerin neye iÅŸaret ettiÄŸine dair uzman deÄŸerlendirmeleri de yer alır bu raporlarda. Dolayısıyla, baÅŸka hiç bir özelliÄŸi olmasa bile meraklısına bol enformasyon vardır bunların içinde.
Etkileme meselesine gelince konsultasyon raporlarının bütünüyle etkisiz olduğunu söylemek de doğru olmaz. Olağan koşullarda bireysel ve kurumsal aktörler bu raporlarla anlık olarak ilgilenirler. Bu gün içinden geçilen koşullara olağan demek zor. Dünyada yeni bir durgunluk süreci yaşanacağına ilişkin değerlendirmeler çoğunlukta. Bu koşullarda konsultasyon raporları yerli ve yabancı aktörlerin yoğun ilgisini çeker. Yerli aktörlerin beklentilerini biçimlendirmelerinde rol oynar bu tür raporlar. Yabanci aktörlerin ise ülke ekonomisine dönük yargıları, risk algılamaları ve pozisyon kararları üzerinde önemli etkileri olur konsultasyon raporlarının.
Bizde de böyle olacak sanırım. Halinden memnun olan hükumetin bu notla çok fazla ilgileneceğini sanmıyorum. Enformasyon açlığı içinde olan aktörlerin ise IMF notuna belli bir merakla yaklaşacaklarını ve içeriğinden de etkileceklerini düşünüyorum.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Raporun üç parçalı olduğu söylenebilir. Bu parçalardan birisinde Türkiye ekonomisinin 2001 sonrasındaki politika uygulamaları ele alınıyor ve bunun günümüzdeki etkilerine vurgu yapılıyor. Bu bölümdeki değerlendirmeler oldukça nesnel ve pozitif. Bu önemli. Zira, belirsizliğin yoğun olduğu bugünkü ortamda ekonomiye dönük iyi ve olumlu bir değerlendirme bazı sunuyor.
Raporun ikinci parçasında, istatistik bilgiler çerçevesinde, ekonominin son eğilimleri değerlendiriliyor ve 2012 yılına ilişkin sayısal öngörüler yapılıyor. Raporun esas beklenti biçimlendirici parçası bu. Güncel meraklar açısından sayısal öngörülerden üç tanesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Sayısal deÄŸerlendirmelerden birisi 2011 ve 2012 yıllarına iliÅŸkin büyüme öngörüsüleri. IMF eski tahminlerini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ. Türkiye ekonomisi için daha önce yüzde 6.6 olarak öngörülen 2011 yılı büyüme oranı yüzde 7.5 olarak revize edilmiÅŸ. 2012 için yapılan ilk tahminde yüzde 2.2 olan büyüme oranı bu son raporda yüzde 2.0’ye düşürülmüş. Türkiye ekonomisinin mevcut temposunun öngörülenden yüksek olduÄŸunu ama 2012 yılında çok ciddi bir daralma yaÅŸanacağını söylüyor IMF.
Sayısal deÄŸerlendirmelerden ikincisi enflasyonla ilgili. IMF 2011 yılı enflasyon tahminini yüzde 8.0’den yüzde 9.5 düzeyine yükseltmiÅŸ. Türkiye’de enflasyon hızının beklenenden daha yüksek olduÄŸunu söylüyor IMF. Dahası, 2012 yılı enflasyon tahminini de yüzde 6.7 düzeyine yükseltilerek enflasyon hedefinden önemli ölçüde sapılacağı öngörülüyor. IMF 2012 yılında Türkiye’de enflasyonun yüksek olacağı kanısında.
Üçüncü önemli sayısal deÄŸerlendirme de cari açıkla ilgili.IMF 2011 yılında yüzde 10.2 olarak tahmin ettiÄŸi cari açığın 2012 yılında yüzde 7.8’e gerileyeceÄŸini öngörüyor.
Raporun üçüncü parçası ise 2012 yılı için iktisat politikası tavsiyelerine ayrılmış. Raporda bu tavsiyeler “büyümede yumuÅŸak iniÅŸ” saÄŸlamak için alınması gereken önlemler olarak takdim ediliyor. IMF’nin temel politika önerisi mali ve parasal sıkılaÅŸtırma. Uyar mı uymaz mı bilmem, ama bu konunun daha çok konuÅŸulacağını biliyorum.