Türkiye’de ‘yaptım oldu’ mantığının yıllardır uygulandığı bir politik arena ile karşı karşıyayız. Üstelik son yıllarda bunun icraattan harcamalara kadar her alana yayıldığını görüyoruz. Hesap verilmiyor olması da, işin cabası…
Son olarak Kanun Hükmünde Kararname ucubesi ile Anayasa Mahkemesi’nden dönen konuların bile karşımıza ısıtılıp getirilmesini bunun en net kanıtı olarak gösterebiliriz. Elbette iş burada bitmiyor.
‘1976 yılından beri ruhsatlarla birlikte otoparkı olmayan binalardan alınan otopark paraları ne oldu’ diye soruyorsunuz, cevap yok. 444’lü hatların başındaki alan kodlarının kaldırılmasıyla birlikte tarife dışı kalan konuşmalardan cebimize hortum dayandığını anlatıyorsunuz, kimsenin sesi çıkmıyor. Daha bugün İş Bankası’nın çağrı merkezinde müşteri yetkilisine bağlanmak için tam 5 dakika bekledim.
Elektrik faturalarındaki kayıp/kaçak oranlarının tahsilâtıyla ilgili skandal ortaya çıkıyor, konu bakana soru önergesiyle iletiliyor. Verilen yanıtta görüyorsunuz ki bu başlık tek değil. Toplam 8 başlıkta hizmeti dağıtmak için bile bizden para kesiliyor. Bitti mi? Hayır… Üzerine bir de KDV ödüyoruz. Peki bu paralar ne oluyor? Yanıt: Sessizlik…
Van Depremi’nin ardından yıllardır toplanan deprem vergilerinin akıbeti soruluyor. Bakan çıkıp ‘yol, sağlık gibi giderlerimize harcadık’ diyor. Peki bunun karşılığında herhangi bir savcı harekete geçiyor mu? Hayır…
Velhasıl kelam gözüken o ki, Ankara’da bütçe kullanmakla ilgili büyük bir savurganlık, ciddiyetsizlik ve hesap bilmezlik söz konusu. Ekonomi politikalarının da tamamen ‘borcun sürdürülebilirliği’ ilkesine dayandırıldığını hesaba katarsanız, ben bir vatandaş olarak hesap dökümü istiyorum.
Şimdi 2012 bütçesini görüşmeye başlayacaklar. Komisyonlardan genel kurula geliyor 2012 bütçesi… Peki siz 2011 senesindeki bütçenin hesabını verdiniz mi? Kanarya Severler Derneği’nde bile genel kurullarda bütçelerin ibrası söz konusu iken, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesi neden ibra ile muhatap kalmıyor?
Ben sene başındaki bütçe hedeflemelerin gerçekleşmelerini üstü kapalı falan değil, kalem kalem istiyorum. Muhalefet meclise gidip gelmek dışında bir şey yapmadığına göre, bu talep bir vatandaş olarak bana düşüyor.
Kapatılan bakanlıkların bütçe kullanım gerçekleşmeleri nedir? Türkiye nereden borç almış, nereye harcamıştır? Tahsil edilen vergiler nerelerde kullanılmıştır? Hangi bakanlık, ne tip bir gerekçeyle ek bütçe talep etmiştir? Neticede ‘2011 bütçesi hedeflere uygun sonuçlandı’ deyip işin içinden çıkamazsınız. Ben vatandaş olarak, bilgi edinme hakkım çerçevesinde muhataplarının önce meclise, sonra da millete hesap vermesini istiyorum.
Eğer gerçekleşmeler ile hedefler arasında uyumsuzluk varsa, eğer bu ülkede kaynağı belli olmayan ‘net hata noksan’ denilen bir kalem varsa, ben bu paraların nereden gelip nereye gittiğini, bu aşamada kimlerin ne tip kazançlar sağladığını ve bir yıl sonunda elimde ne kaldığını bilmek hakkına sahibim.
Neden mi? Çok mükemmel diye lanse edilen ekonomi, aşınmış lastik gibi her yerinden hava kaçırıyor. Neden mi? OECD’nin yaptığı araştırmalara göre gelir uçurumu son 30 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış durumda.
Neden mi? Halen borç ve sıcak para peşinde koşan, bu arada açık kalacak farkı da 2B, bedelli, özelleştirme gibi konulardan üzerimize yıkmaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Muhalefet çıksın ve 2012 bütçe görüşmelerinin durdurulmasını talep etsin. Çünkü ben vatandaş, yani asil olarak önce 2011’in hesabının verilmesini istiyorum. Hele ki, böylesine kritik bir sürece girilirken…