Ekonomide kriz bekleyişinin iyice yaygınlaştığını bana yönelen sorulardan izliyorum. Şu sıralarda kimi görsem gelen krizin ciddiyeti hakkında beni yokluyor. Biraz deşince insanların bayağı karamsar olduğu ortaya çıkıyor.
İlginç şekilde, vatandaşın görüşü kredi derecelendirme kuruluşlarının analizi ile örtüşüyor. Her zaman böyle olmaz. İkisi de ekonominin temel kırılganlık nedenini her ay yeni rekorlar kıran dış açıkta görüyor.
Üçüncü çeyrek ödemeler bilançosunun yayınlanmasından sonra ben de dış açığı pertavsız altına aldım. Yapısal değişimin içerdiği ana eğilimleri saptamaya çalıştım. Doğal olarak iktisat politikası çıkarsamaları ile ilgileniyorum.
Özellikle dış açıkla TL’nin değeri arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışıyorum. Daha açık söyleyeyim. Sürdürülebilir dış açık için gerekli döviz kurunu kestirmeye çalışıyorum. Bugünkü düzey yeterli mi? Yoksa TL’nin daha fazla değer kaybetmesi mi gerekiyor?
Basiretim bağlanmış
OECD’nin Türkiye için 2012 tahminleri medyaya yansıdı. Kamuoyu daha çok büyümenin yüzde 3’e indirilmesine odaklandı. Ayrıntılara girilmedi. Ama raporu hazırlayan Rauf Gönenç beni uyardı. Dış açık grafiğine dikkatimi çekti. Müteşekkirim.
Ne göreyim? Dış açığın hayati bir ayrıntısını atlamışım. Dış açığa ve enerji-hariç dış açığa bakarken enerji açığını tek başına izlememişim. Basiretim bağlanmış. Kritik bir gelişmeyi böylece kaçırmışım.
Hemen excel dosyalarıma geçtim. Veriler zaten vardı. Basit bir çıkartma işlemi ardından grafiği çiziverdim. Enerji kökenli dış açık ile enerji-hariç açığın zaman içinde değişimi görünürlük kazandı.
Hazırladığım çok sayıda grafikten birini aşağıya koydum. Kolay izlenmesi için 2005’ten başlatıyorum. 2011’in üçüncü çeyreğine kadar geliyor. Sayılar yıllık ve milli gelirin yüzde oranı. Alt çizgi enerji açığını, üst çizgi enerji-hariç açığı ifade ediyor.
Kritik bir eÄŸilim
Enerji açığı istikrarlı seyrediyor. 2005 başında milli gelirin yüzde 3,4’ünden küresel kriz öncesinde yüzde 5,5’a yükseliyor. Krizde yüzde 4,1’e iniyor. Sonra tekrar zirveyi yakalıyor. Dönem sonunda enerjinin dış açık artışına katkısı 2 puanda kalıyor.
Ya enerji-hariç açık? 2005 başında yüzde 0,3 iken kriz öncesinde yüzde 1,5’a yükseliyor. Krizde enerji-hariç denge yüzde 2 fazla veriyor. Sonra açık patlıyor; yüzde 4,1’e tırmanıyor. Yani dış açık artışına 3,8 puan katkı yapıyor. Enerjinin iki katıdır.
Analizi geçmişe uzatınca eğilim daha da vahimleşiyor. Örneğin 1998-2002 arasında enerji-hariç denge yüzde 2,4 fazla, enerji ise yüzde 3 açık veriyor. 2011’le karşılaştırınca, uzun dönemde enerji-hariç dengede bozulma 6,1 puana sıçrıyor.
Bence döviz kuru açısından resim çok nettir. Enerji ithalatı kura duyarsızdır. Ve dış açık artışına etkisi sınırlıdır. Enerji-hariç açık kura duyarlıdır. Ve patlayan odur. Yani kırılganlığın esas nedenidir. Buraya bir mim koyun derim.