Ekonomi basınına yansıyan haberlere bakılır ise OECD uyarmış, Euro Bölgesi dağılır ise dünya derin bir depresyona girermiş. Bu söylem yalnız bölge yetkililerine değil, küresel düzeyde her kesime yönelik uyarı niteliği taşıyor. Bir şeyler yapın veya yapıyormuş gibi görünün ki, Euro Bölgesi dağılmasın, küresel düzeyde ciddi sıkıntılar yaşanmasın!..
Baskı ve tehditler önce Almanya ve sorunlu AB üyeleri, daha sonra ise diÄŸer ekonomiler üzerinde yoÄŸunlaşıyor. Öneriler çeÅŸitleniyor. Kurtarma fonu büyütülsün ve kaldıraçlı hale gelsin, Avrupa Merkez Bankası devreye girsin, IMF de elinden geleni yapsın, Euro Bölgesi’nde mali birlik yolunda çaba harcansın, diÄŸer geliÅŸmiÅŸ ve geliÅŸmekte olan ekonomiler güçleri oranında çözüme katkı yapsın, bölge bankalarının sermaye açığı giderilsin… Liste uzayıp gidiyor ve bu aÅŸamada sormak gerekiyor, dile getirilen önerilerin hepsi birden devreye sokulur ise sorunlar kalıcı olarak çözülecek ve depresyon riski gündemden çıkacak mı? EÄŸer bu sorunun yanıtı evet ise Almanya’nın direncini anlamak, hayır ise baskı yapanların mantıını kavramak kolay olmuyor.
Euro Bölgesi’nde bugün yaÅŸananlar geçmiÅŸte yapılanların sonucu niteliÄŸindedir; öneriler yaklaşımlar ise sorunları kalıcı olarak çözmeye deÄŸil, güven bunalımını aÅŸarak günü kurtarmaya ve sorunların ağırlaÅŸma hızını düşürmeye yöneliktir. Gerçekler bu yönde olunca herkes kendi başının çaresine bakmaya çalışıyor. Bir ÅŸekilde sorunlu ülkelere ve bankalarına kaynak yaratmak yönünde yoÄŸun bir çaba harcanıyor. Önce kurtarma fonu gündeme geldi, fakat kısa sürede yeterli olamayacağı anlaşıldı. Bunun üzerine Avrupa Merkez Bankası’nın devreye girerek gerekli ve yeterli miktarda sorunluların tahvilini alması veya kurtarma fonunun kaldıraçlandırılması yolları zorlandı; bunun oldukça büyük ve hazmedilemez bir monetizasyon alacağını gören Almanya direndi. Euronun ciddi oranda deÄŸer kaybetmesi, enflasyon baskılarının güçlenmesi ve sorunların evrim geçirerek dayanılmaz hale gelme olasılıkları göze alınamadı. Son olarak da ortak tahvil amacı, mali birlik söylemi arkasına gizlenerek devreye sokulmaya çalışılıyor. Bu son öneriye alternatif olarak Avrupa Merkez Bankası fonları ile IMF’nin devreye girmesi telaffuz ediliyor. Ä°spanya ve Ä°talya gibi büyük ekonomilerdeki sorunlarında çok tehlikeli bir evreye girmiÅŸ olması gerekli kaynak trnasferi miktarını geometrik olarak yükselttikçe, durumu olduÄŸundan farklı göstererek pazarlama çabaları yoÄŸunlaşıyor.
Euro Bölgesi ekonomilerin içok sorunlu ve az sorunlu olarak iki gruba ayırabiliriz. Az zorunlulardan çok sorunlu olanlara devasa boyutta kaynak transferi yapmak hepsinin düzelmesini saÄŸlamaz, orta vadede hepsini çok sorunlu hale getirir. Kaynak transferi yapılsa da yapılmasa da ekonomiler daralmaya devam eder, kredi notları düşer ve istikrarsızlık kademeli olarak artar. Bugün tartışılan konu, Euro Bölgesi’ndeki dağılmanın sorunların ağırlaÅŸması pahasına ötelenip ötelenmeyeceÄŸidir. Bölgede ortaya çıkacak tercih ne olur ise olsun orta vadede küresel kırılganlık artış eÄŸiliminde olacaktır, kaynak transferinin gerçekleÅŸmesi durumunda enflasyonist olmaması ve dağılma durumunda ise deflasyonist baskılar dalgalı bir ÅŸekilde güçlenme eÄŸiliminde olacaktır. Gerek bölgesel, gerekse küresel düzeyde bugünleri bile aramak kaçınılmaz olacak, kaçan fırsatlar geri dönemeyecektir.
Mevcut sıkıntıların kökenine inilmediÄŸi sonuçları farklı gösterme yönünde çaba harcandığı sürece gerek teÅŸhis, gerekse tedavi yanlış olmaya devam edecektir. Kaynak transferi ihtimali arttıkça, Alman Hazinesi’nin ihalesine gelen tekliflerin azalması ve borçlanma maliyetinin artması, euronun deÄŸer kaybetmesi tesadüf deÄŸildir. Avrupa BirliÄŸi genelinde yaÅŸam standardının gerilemesi, ekonomilerin daralması olasılığı çok yüksektir. Bölge dibi delik havuz gibidir, kaynak transferi ile dolmayacağı ve yürüyebilir hale gelemeyeceÄŸi çok iyi bilinmektedir. Dipteki çözüm üretilemeyen büyük deliÄŸin adı olumsuz rekabet koÅŸulları ve faaliyet gelirlerinin erimesidir. 11 Eylül 2001 sonrasında küresel siyasi hedeflerini tüketen Avrupa’nın neyi niçin yaptığı meçhuldür; akıntıya direnmeye çalışan Almanlar’ın ne yapacağı da pek belli deÄŸildir. Ancak kaynak trnasferini zorlayarak günü kurtarmaya çalışanların niyeti bellidir…