Toplumun doğa gibi dışarıdan kontrollü deneye izin vermediği çok vurgulanır. Doğrudur. İktisatçı toplumu kurduğu modele göre şekillendiremez. Ama modeli ile iktisat politikasına yön verir. Teori topluma dolaylı şekilde, iktisat politikası ile müdahale eder.
Böylece devreye tarih girer. Uygulanan politikaların sonuçları zamanla görülür. Modelle tutarlı olup olmadığı ortaya çıkar. Toplumla ilgili tüm teorilerin nihai sınavı bizzat tarihin kendisi olur.
Tarih ise çok gaddardır. Modelin şıklığına ve matematik mükemmelliğine aldırmaz. Asla affetmez. Sınavda sıfırı çakar. Örneğin bir mali krizle o güne kadar rakipsiz duran güzelim teorileri tarihin çöplüğüne yollayıverir.
Bu açıdan fevkalade ilginç ve heyecanlı bir dönem yaşıyoruz. Dünün güvenilen doğruları öyle boşlukta kalıverdi. Yerine neyin geleceği bilinmiyor. Meslektaş sohbetlerinde bu günleri görmekten duyduğum mutluluğu ifade ediyorum.
Kim bırakacak?
Euro bölgesi dağılır mı? Nasıl dağılır? Etkisi ne olur? Bunlar ve benzeri sorular artık uçuk kabul edilmiyor. Tersine, saygın iktisatçılar bile euro’nun dağılması üzerine senaryolar yazmaya başladı. Benim de ilgimi çekiyor.
İki ayrı dağılma biçimi olabilir. Biri, kamu borcu ve dış açıkla boğuşan üyelerin euro’yu bırakmalarıdır. Öncelikle akla Yunanistan geliyor. İtalya, hatta İspanya da onu izliyor. Zayıfların ayrılması hâlidir.
Diğeri, kamu ve dış dengesi güçlü üyelerin euro’yu bırakmalarıdır. Bu kategoride başı Almanya ve Hollanda çekiyor. Başka kuzey ülkeleri de var. Dolayısı ile güçlülerin kaçması hâlidir.
Klasik “siyasi bölünme” sürecini andırıyor. Yugoslavya ilkine örnektir. Sırp milliyetçiliği diğer milletlerin kopmasına neden oldu. Sovyetler Birliği ise Rusya’nın çekilmesi sonucunda dağıldı.
Hangisini daha muhtemel? Yunanistan’a euro’yu bırakmasını öneren çok iktisatçı var. Arkası çorap söküğü gibi gelir. Şimdilik ikincisine yönelik işaret az; ne var ki bu kaygan zeminde hızla değişebilir.
Dağılmanın maliyeti
Euro’nun dağılma sürecinin maliyeti makul düzeyde tutulabilir mi? “İntizamlı” dağılma mümkün mü? Cevabı hayır. Oyun teorisi terminolojisi ile, “kazan- kazan” ya da sıfır toplamlı değildir. Tersine, iki senaryo da “kaybet-kaybet” hâlidir.
Tüm üyelerin mali kesiminde büyük hasar oluşur. Ödemeler sistemi ve kredi kanalı donar. Talep ve üretim çöker. İşsizlik patlar. Keyfi servet transferleri olur. Velhasıl hepsi ağır toplumsal ve siyasi bedel öder.
İki senaryo arasında maliyetin üyeler arasında dağılımı açısından fark var mı? Örneğin ilk inisiyatif alan daha az hasarla atlatır mı? Yunanistan ayrılsın diyenler galiba bunu hesaplıyor. Ben o kanıda değilim. Sıralama sonucu etkilemez.
Neticede, euro bölgesini dağıtmamak tüm üyeler için birinci tercihtir. Bence en gerçekçi senaryo da odur. Çözüm ihtimalinin hâlâ yüksek olduğunu düşünüyorum.
ben sizlere katılmıyorum sahşen.bireliri eşşek gibi çalışır iken diğerleri keyif çatamaz. eninde sonunda dağılma gerçekleşeçektir. ayrıca biri süper güçlü diğeri zayıf güçlü sistem ikisinide aynı potaya koymuş böyle hiç adelet sistemi olurumu.