Bedellinin Bedeli Nedir?

Bedellinin Bedeli Nedir?

Zannedersiniz ki Türkiye de petrol, doğalgaz ya da altın madeni bulundu. Hemen gündemden düşürülüp, unutturulmaya kalkılsa da bu bedellinin bedeli, daha çok tartışılacak gibi.

Geriye dönüp bir hatırlayalım ve yapılanları salim kafayla, bir daha gözden geçirelim. Konu gündeme bir anda, bütçe görüşmelerinin en yoğun olduğu bir dönemde, tepeden ve Newton elması misali gündeme düşüverdi. Artık yer çekimi ile dalından doğal olarak mı, yoksa birileri mi önümüze attı? O henüz belli değil işte!

Günlerce gündemde kaldı, hiçbir açıklama yapılmadı. Kıyısına, köşesine dokunmadan, MSB, Başbakan yardımcıları, bakanlar tarafından, konuşuldu ama içeriğinden hiç bahsedilmedi. Bu konuda başbakan bizatihi açıklama yapacak dediler! Bekledik, nihayet başbakan ekranların ve mikrofonların karşısına çıktı, büyük bir toplumsal müjde gibi bedellideki detayları açıkladı.

Yaş sınırı otuzundan gün almışları kapsayacak…. (ilki ve askerinde üzerinde durduğu 35 yaş ve üstü deniyor)

Otuz bin TL ödeyecekler, bunun yarısı peşin, diğer yarısı altı ay taksitle olabilecek…

Ayrıca yirmi bir gün de askerlik yapmayacaklar…

Bu gelirle de, şehit ailelerine destek olunacak… (İlkinde büyük Kocaeli deprem felaketine maddi destek olarak uygulanmıştı. Duble yolların nelerle yapıldığı, açıklandıktan sonra, bu konuda da pek iyimser olamayacağız)

Arkasından medyada, bankalardan bedelliye kredi, bedelliden araba satış reklamları, manşetlere taşındı.

İşin en dikkat çekici ve gözden kaçan yanı ise bu yasa tasarısının, MSB tarafından değil de, başbakanın açıklamalarına mazhar olduğudur! Yoksa bu çıkarılacak yasa, birileri için bir ödül, bir kazanç olarak mı görülmektedir?

Sağlanacak gelir üç milyar TL civarında deniyor, bir yandan çok başarılıyız, ülke ekonomisi çok iyi durumda, herkes bize gıpta ile bakıyor derken, diğer yandan vatan görevinde ayrıcalıklı davranarak, sadece üst gelir gruplarının finanse edebileceği bir miktarı esas alıyor sosyal yapımızı zedeliyoruz!

Neden şehit ailelerine bu gelirle yardım yapılacak denildi?

Onu da anlamış değiliz.

Yoksa ülkemizin şehit ailelerine destek olacak parası da mı kalmadı?

Evladını vatan savunmasında kaybetmiş bir anne, baba ya da eş ve çocukları, böyle adlandırılmış bir parayı, üstelikte yardım adı altında, nasıl kabullenir? Bu onları daha çok üzmez mi?

Diğer yandan Başbakan, bedellilerin, yirmi bir günlük askerlik yapmayacaklarını adeta müjde verir gibi açıkladı! İlk defa, bir olayın arkasını merak eden medya ise Genel Kurmay açıklamalarından öğrendi ki bunu askerler istememiş, gerekçesi ise vatan hizmetinde ki askerlerin moralini bozmamakmış(!)

Yani buradan da anlaşılıyor ki bu yapılanlar, moral bozucu ve hoş şeyler değildir.

Gene şehit aileleri ve dernekleri, peşi sıra açıklama yaparak, böyle bir yardımı kabul etmeyecekleri gibi, yasadan da son derece üzüntü duyduklarını açıkladılar.

Yasada,  kabul tarihinden itibaren, otuzundan gün almışlar ve yaş düzeltmesi yapmamışlar yararlanacakmış! Yirmi dokuz yıl, on bir ay, 30 günlük olanlar ise, bir gün ile bu yasaya teğet geçeceklermiş(!)

Toplumda tartışıla dursun, bu yasa ile bedellilerin elinde, vatan hizmeti olarak, birer para makbuzu ve altmış aya yakın ödenmiş banka dekontları kalacak, ne bir resim, nede yirmi bir gün de olsa, askerlik anısı ve hatırası.

Gene bir taşla o kadar çok kuş vurduk ki?

Askerin moralini bozduk.

Åžehit ailelerini incittik.

Toplumu gereksiz bir tartışmanın içine ittik.

En önemlisi ve özellikle de, içlerinde haklı gerekçeleri olan, bilim insanları gibi bir kısım bedellilere, toplum olarak, gereğinden fazla ön yargılı davranışlar sergiledik.

Hülasa yıktık perdeyi eyledik viran….

Arkasından doğru mu bilemiyoruz ama tasarı genel kurula inmeden, peşin verenler, yirmi beş bin ödeyecek diye bir indirim açıklaması manşetlerde yer aldı.

Yani nakdi ödemede(!) % 16.67 bir indirim yapılacak!

Bankaların bedelli kredi faizleri ise, % 23- 25 arasında geziniyor. Her nedense, çoğu da dosya masrafı filan almıyor. Her halde, bedelli vatan görevine kendilerince bir katkı sağlıyorlar!

Eğer banka kredisini 25 bin olarak nakit alıp, ödediğimizde, yıllık %23 faiz verecek ama devlete peşin ödediğiniz içinde, taksitli 30 bin ödeyenlere göre, % 16.67 yani, 23- 16.67= yıllık % 6.33 bir avantajınız olacak!

Vallahi bizimde aklımız karıştı!

Yıllık enflasyon 2011 için % 5,5 hedef alınıp, 2012 çalışanların ücret artışları ise altı ayda bir, %3 + %3 yıllık toplamda %6 esas alınırken, bu yüzdeler ve bir birine çok zıt rakamları anlamak hayli zor.

Diğer yandan şu anda yanılmıyorsak, dört çeşit askerlik hizmeti var. 15 aylık er, 12 aylık yedek subaylık ve 6 aylık kısa dönem ve de dövizli. Bu durumda 15 aylık yükümlüler, otuz bin lira ödeme seçeneğine göre, aybaşına, 2000 TL, 12 ay yedek subaylık yapanlar, 2500 TL, altı aylık kısa dönemli şartlarına uyanlar ise en fazla 5000 TL, aylık bedel ödemiş olacaklardır.

Mortage, araba, bireysel kredi faizlerini, dosya masrafları ve zorunlu sigorta şartları ile kıyaslayınca, bu ayrıcalıkların ne anlama geldiğini bir türlü çözemedik.

Aslında bu krediyi alanlara, bankalar, hayat sigortası ve kredi süresi kadar iş yerlerinden çalışma güvencesi, talep etmeleri de gerekmez mi? Öyle ya, kredi ödeme sürecinde, hastalık ya da başka nedenlerden çalışamaz duruma gelenlerin, kalan ödemeleri, nasıl tahsil edilecek? Her halde beraberinde belirli bir güvence ya da ipotek istenecektir. İşte buda ileriki dönemlerde karşımıza bedel zedelerin çıkmasını sağlayacaktır.

Diğer yandan daha çok yurt dışında ki soydaşlarımızın faydalanması için çıkarılan, dövizli askerlik parasal yükümlülüklerinde  bir artış olacağı ve kapsamının da değiştirile bileceği söylemleri, tasarı genel kurulda tartışılırken elbette ortaya çıkacaktır.

Olayları sosyoekonomik olarak incelediğimizde;

Vergilerini ve tüm yurttaşlık görevini bihakkın ve zamanında yerine getirenleri, ödüllendireceğimiz yerde, bu ödevlerinden, her ne sebep ile uzak kalanlara, avantajlı vergi afları, bedelli gibi, rakamsal ve bir seferlik gelirlere tamah ederek(!) yasal yolla da olsa, çözümler üretmenin, maddi getirileri ve manevi kayıpları, toplum vicdanında ne yazık ki çok uzun süre yargılanma ve tartışılmaya devam edecektir.  

Kazım Çiloğlu

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir