Türk Bankalarının Kârlılığı Düşüyor mu?

2011’in 3. çeyrek dönemi finansal sonuçlarını açıklayan Türk bankalarının açıklamış olduğu net karlar, genel itibari ile piyasayı tatmin etmedi. İstisnalar hariç açıklanan karlar beklentilerin altında kalırken, çeyrek bazda ve yıllık bazda net karların genel itibari ile azalış gösterdiği gözlendi.  BDDK verilerine göre sektör ve mevduat bankalarının 9 aylık net karı geçtiğimiz yıla göre sırasıyla %13,2 ve %14,2 azalırken, 2011 döneminde ise geçtiğimiz yıl aynı döneme göre sırasıyla %9,3 ve %9,9 düşüş gösterdi.

İMKB’de işlem gören 6 büyük bankanın (ISCTR, GARAN, AKBNK, YKBNK, HALKB, VAKBN) 2011 dönemi için açıklamış olduğu karlar incelendiğinde, genel itibari ile çeyreksel anlamda banka karlarının tatmin etmediği görüldü. 6 bankanın açıklamış olduğu net karlar, ortalama olarak geçtiğimiz yıl aynı döneme göre ortalama %5 azalış kaydetti. Bankaların 12 aylık özkaynak getirilerindeki azalış trendinin, Vakıfbank haricinde devam ettiği görüldü. 2010 döneminde Halkbank hariç %19-%24,3 arasında oluşan özkaynak getirileri, bir yıllık dönemde çeyreksel bazda azalış eğilimi ile birlikte, Halkbank hariç, %14-%17,5 arasına geriledi. Tera Menkul Değerler Banka analisti Hasan Demir, 3 çeyrek dönemi sonuçlarına ilişkin yapmış olduğu değerlendirmede, kamu bankalarının beklentilerden iyi gelen faiz, ücret gelirleri ve diğer gelirleri nedeniyle beklenti üzerinde kar açıkladığını ifade ederken, özel bankaların ise türev işlem zararları ve artan karşılıklar nedeni ile beklentilerin altında sonuçlar açıkladığını belirtti. Goldman Sachs 3. çeyrek sonuçları ardından yayınlamış olduğu raporda cari açığa, enflasyonist eğilime ve TL’nin değer kaybına yönelik Merkez Bankası’nın eylemlerinin devam ettiğini belirtirken, bankanın bu amaca yönelik TL likiditesi yönetimine odaklanmasını artırmasının Türk bankaların, fonlama maliyetlerine yönelik öngörülebilirliğini azalttığını belirtti. Ayrıca raporda, TL cinsinden fonlama maliyetlerindeki baskının ve düşük menkul kıymet getirisinin 3. çeyrek döneminde net faiz marjlarını zayıflattığı vurgulanırken, takipteki kredilerdeki dönüşümün, finansallara olan katkısının azaldığı ve büyüme hızında görülen yavaşlamanın kredi büyümesinin 2012 yılında ciddi oranda yavaşlama göstereceğinin habercisi olduğu ifade edildi.

BBDK verilerine göre, 3. çeyrek döneminde sektörde brüt kredilerin bir önceki çeyreğe göre %6,2 artış gösterdiği görüldü. Kredi türleri incelendiğinde, kredi kartı dahil tüketici kredilerindeki artış %4,9 olurken, işletme kredileri bir önceki çeyreğe kıyasla %6,8 büyüdü. Sektör mevduat tabanı ise 3. çeyrek döneminde %3,7 oranında genişledi. Mevduat pazarındaki rekabet ve fon maliyetindeki dalgalanma, bankaların mevduat dışı fonlamalarındaki artışın bu dönemde de devam etmesine neden oldu. Repo yoluyla ve tahvil ihracı yoluyla fonlama, bu dönemde çeyreksel bazda %10,2 artış gösterdi. 6 büyük banka arasında ISCTR brüt kredilerini bir önceki çeyreğe göre %10,9 artırarak öne çıkarken döviz cinsinden kredilerdeki %18 artış büyümedeki temel unsur oldu. İncelenen banka grubu arasında brüt kredileri en az artan çeyreksel bazda %3,8 artış ile Vakıfbank oldu. Aktif yapısı incelendiğinde, kredi / mevduat oranı bakımından en yüksek oranlı banka, 3. çeyrek dönemindeki güçlü mevduat artışı nedeniyle  %114’ten %108’e gerilemesine rağmen Yapıkredi Bankası olurken, oranın %100’ün üzerinde olduğu bankalar, Yapı Kredi Bankası, Vakıfbank ve Garanti oldu. Aktif bileşiminde Garanti, Halkbank ve Vakıfbank’ın menkul kıymet portföylerini 3. çeyrek döneminde artırdığı dikkat çekerken, 2011 dönemi itibari ile sahip olduğu menkul kıymetlerin aktif içerisindeki payı  3. çeyrekte %29,2 ile yine Akbank oldu.

3. çeyrek sonuçları ile beraber kur etkisinden arındırılmış 2011 yılı kredi artış hızı incelendiğinde 9 aylık dönemde yıllık %25’lik hedefe en fazla yaklaşan bankanın %23,5 ile İş Bankası olduğu görüldü. Akbank %19,9 kredi büyümesi ile ikinci sırada yer alırken, Vakıfbank ise %14,2 büyüme ile son sırada yer aldı. Yapıkredi Bankası, Halkbank, Garanti Bankası’ndaki kur etkisinden arındırılmış 9 aylık kredi büyüme oranları ise sırası ile %17,6, %16,7 ve %15,6 olarak gerçekleşti.

3. çeyrekte kredi- mevduat marjındaki gelişmeye karşın, enflasyona endeksli tahvillerdeki düşük getiri nedeni ile bankaların net faiz marjları baskı altındaydı. Bu türden menkul kıymetlerin, toplam portföy içerisindeki ağırlığı yüksek olan Garanti net faiz marjlarında 41bps ile benzerlerine nazaran daha fazla daralmaya maruz kaldı. Akbank ve İş Bankası muhasebesel anlamda enflasyon gerçekleşmeleri yerine beklenti üzerinde bu kıymetleri değerlerken, İş Bankası’deki faiz marjı daralması 35bps olarak gerçekleşti. Akbank’ın net faiz marjı ise 10bps artış gösterdi. EFG Istanbul Securities Banka analisti Mete Yüksel net faiz marjları ile ilgili değerlendirmesinde kredi mevduat makasının 3. çeyrek döneminde bir önceki çeyreğe göre 10bp artış göstererek %3.7’ye yükseldiğini belirtirken, marjinal mevduat faizlerindeki düşüşün net faiz marjına olacak desteğinin bir sonraki çeyrekte daha iyi görüleceğini ekledi. Yüksel ayrıca, 3. çeyrekte %2 enflasyon bileşen getirisine sahip enflasyona endeksli tahvillerin getirisine ilişkin 4. çeyrek dönemindeki hesaplamada baz alınacak Ağustos-Ekim enflasyonunun yıllıklandırılmış olarak %19 getiri yaratmasının 4. çeyrek dönemi karına ciddi katkı sağlayacağını ifade etti. Oyak Yatırım Banka analisti Neslihan Karagöz, itfaları ve satılmaya hazır finansal varlık portföyünden elden çıkarılan menkul kıymetlerden erken elde edilen getirileri ile kredi-mevduat marjındaki daralmayı karşılayan bankaların çeyreksel net faiz marjlarını sabit tutabildiklerini belirtirken, menkul kıymet portföylerindeki TÜFE’ye endeksli tahvilleri realizasyona göre muhasebeleştiren bankaların bu nedenle, 3. Çeyrekte menkul kıymet getirilerinin azaldığını ve bu durumun net faiz marjı daralmasının kredi – mevduat marjı daralmasından daha fazla olmasına neden olduğunu belirtti. Karagöz ayrıca 3. Çeyrekte net faiz marjını etkileyen faktörleri analiz ederken TL’nin önemli ölçüde değer kaybını da göz önünde bulundurmak gerektiğini ekledi.

Banka aktif kalitesinin 3ç11 döneminde de artışı gözlenirken, artış hızının yavaşladığı görüldü. Net faiz marjlarında 2011 yılında görülen daralma neticesinde bankalar, aktif kalitesi ve gider yönetimine verdikleri önemi artırırlarken, takipteki kredilerin toplam kredilere oranındaki düşüş Yapı Kredi Bankası haricinde 3. çeyrekte de devam etti. Tahsil edilen takipteki kredilerin toplamı tutarı yıl içerisinde olduğu gibi bu çeyrekte de yeni temerrütlerin üzerinde olurken, nominal anlamda görülen düzelmede görülen yavaşlama önümüzde dönemlerde, aktif kalitesindeki iyileşmenin net kara olan katkısının azalacağını veya makroekonomik koşullara göre seyrin terse döneceğini gösteriyor.

Tüketici kredilerindeki artış hızının 3. çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yavaşlaması nedeniyle çeyreksel anlamda net komisyon gelirleri bazı bankalarda azalış gösterdi. Akbank, Vakıfbank ve İş Bankası’nın net komisyon gelirleri bir önceki çeyreğe göre sırasıyla %14,9, %7,3 ve %1,5 azalış gösterirken, yıllık bazdaki bu bankalardaki komisyon gelirlerinde görülen artış %21,8, %49,7 ve %21,8 olarak gerçekleşerek yıllık %16,0 ve %13,1 artış yakalayan Yapı Kredi Bankası ve Ganranti Bankası’nı geride bıraktı. Halkbank çeyreksel ve yıllık bazda net komisyon gelirlerini sırasıyla %7,7 ve %59,2 artırarak dikkat çekti. Net komisyon gelirlerinin toplam gelirlere oranı incelendiğinde Yapı Kredi Bankası ve Garanti Bankası %35,4 ve %33,3 ile öne çıkarken, sadece kamu bankalarının oranının %20’nin altında kaldığı görüldü.

Gider yönetimindeki iyi performans 3. çeyrek döneminde de devam etti. Hem çeyreksel hem yıllık bazda, sınırlı artış gösteren operasyonel gider tarafı, banka finansalları üzerinde ek yük oluşturmazken, şube açılışlarına odaklanan kamu bankalarının giderlerinin yıllık bazda artış gösterdiğini görüldü.  Halkbank ve Vakıfbank’ın 3. çeyrek döneminde operasyonel giderleri geçtiğimiz yıl aynı döneme göre sırasıyla %15,7 ve %14,5 artışla ön plana çıkarken, Akbank yıllık bazda giderlerini %2,0 azaltarak, İş Bankası ve Garanti Bankası ise sırasıyla  %1,4 ve %4,5 artırarak etkin maliyet yönetimleri ile dikkat çektiler. 3. çeyrek döneminde marj daralması ve türev işlem zararları nedeni ile özel bankaların Op. Gid. / Op. Gel.  Oranlarının ciddi şekilde artış gösterdiği gözlendi. 2. çeyrek döneminde bu oranının Garanti Bankası ve İş Bankası’nda sırasıyla  %34,7 ve %43,1 olmasına karşın 3ç11’de bu bankalardaki oranlar %49,0 ve %50,6’a ulaştı.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir