Hayret bi’şey yani

Kitapçıların problemleri yeni değil. Ama en son darbeyi galiba Apple şirketinin en son numarası ayped (iPad) vurdu.

Vaşington yazları İstanbul’a, kışları ise Ankara’ya benzer” derler. ABD’nin başkenti Vaşington’a yaz acayip gelmiş. On beş dakika dışarıda yürüyünce, üstü başı değiştirmek şart oluyor. Bir yıldır Vaşington’a gelmemişim. Bu kez, hiç ummadığım bir değişiklikle karşılaştım. Son yirmi yıldır gide gele yerini ezberlediğim kitapçıların ya kapandığını ya da kapanmak üzere olduğunu gördüm. “Hah, Borders şu köşeyi dönünce oralarda bir yerdeydi” diye bu sıcakta, şevkle atılıyorsunuz. Boş bir dükkân sizi karşılıyor. Bu, kitapseverler için mabetlerinin yıkılması gibi bir şey. Hüzün verici. Kitapçılar da hallaçlara karışıyor. Gelin bakın nasıl oluyor?

Son darbeyi ayped vurdu
Benim çocukluğumda, Bursa’da, mahalleleri dolanan hallaçlar vardı. Hallaçlar bahar temizliğinin ayrılmaz parçasıydı. O vakit üzerinde yattığımız yatakların teknolojisi başkaydı. Yatak, yastık, yorganın içinde pamuk dolu olurdu. Hallaçlar bir yıl üzerinde yatılmaktan yamyassı olmuş yatakların pamuğunu, bahar temizliği sırasında, atarlardı. Böylece yeniden dolgun, yumuşak yataklarımız olurdu. Sonra yatak teknolojisi değişti. İçine pamuk konan yataklar yok oldu. Hallaçlara iş kalmadı. Yatak teknolojisindeki değişim, hallaçlığı yok olan meslekler antolojisine aktarıverdi. Hallaçların beceri seti artık para getirmez oldu. Vaşington’da ilk gördüğüm odur ki, kitapçılar da hallaçlara karışma yolundadırlar.
Kitapçıların problemleri elbette yeni değildi. Ama en son darbeyi galiba Apple şirketinin en son numarası ayped (iPad) vurdu. 1999’dan 2009’a kadar Amerika’daki bağımsız kitapçıların sayısı 3250’den 1400’e kadar inmişti. Bunların yerini Borders ve Barnes & Nobles gibi kitapçı zincirleri alıyordu. Perakende sektöründe genel olarak yaşanan, bağımsız kitapçılar için de geçerliydi. Kahraman bakkal her yerde süpermarketler karşısında geriliyordu. Şimdi görünen o ki, kitapçı zincirleri de birer birer dükkânlarını kapatıyorlar. Kitap dağıtım işinde süpermarketler de tarih oluyor yani. “Kitapçılar tarihe karışıyor” diye söylemeye çalıştığım o esasen.
Bakın arada neler oldu. Önce kitap endüstrisi hızla elektronik ticarete geçti. Basılı kitaplar için internetten sipariş verebilmeye başladık. Kitabın üretim safhası değişmedi, ama dağıtım kanalı değişiyor. Sizi bilmem ama ben uzun süredir almak istediğim kitaplar için www.amazon.com sitesinden sipariş veriyorum. Birkaç gün içinde istediklerim, bir yerden masamın üzerine geliveriyor. Almayı düşündüğüm kitaplar üzerine ayrıntılı değerlendirmeleri de internetten okuyorum. Halbuki eskiden Bursa’da kitapçılar bana anlatırdı.
Üstelik Amazon bu alandaki tek tedarikçi de değil. Eskiden elektronik kitap ticaretinin yüzde 95’ini elinde tutuyordu. Şimdilerde payı yüzde 30’lara doğru geriliyor. Yetmedi. İkinci olarak, teknolojik gelişme, kitabın bir sanayi ürünü olarak üretim safhasını da değiştirmeye başladı. Dünya basılı kitaptan elektronik kitaba doğru geçmeye başladı. Elektronik kitap ticaretinin devi Amazon, Kindle’ı bu aralar ortaya çıkardı. Sene 2009’du. Temmuz 2010 itibariyle Amazon basılı her 100 kitap satışına karşılık 140 elektronik kitap satmakta olduğunu açıkladı. Elektronik kitap piyasasının payı hâlâ küçüktü ama satılan kitapların yüzde 60’ı artık basılı değil, elektronikti. 2011’in başında elektronik kitabın zaferi kesinleşti. Bu arada teknoloji dev bir adım daha attı. Temmuz 2010’da Apple, ayped’i çıkardı. Böylece ne oldu? İnternette dolaşmak törenselliğini yitirdi, demokratikleşti. Elektronik kitaba hem ulaşmak hem okuyabilmek kolaylaştı. Ayped ya da tablet bilgisayar, Kindle gibi tek amaçlı değil, başka işe de yarayan bir kitap okuma cihazı. Sonunda şöyle oldu: Kitapçıyı gezen, elinde aypedi ile daha kitapçıdayken cihazına elektronik kitap indirmeye başladı. “Aman o koca kitabı ben nasıl taşıyayım” güne hâkim oldu. Peki, basımevleri ne durumda? Bakın onlar memnun, kitap üretim işinde dibe vuran kârlar teknoloji ile toparlanıyor. Kitapçılar da, hallaçların gittiği yere doğru gidiyor.
Farkında mısınız? Son dönemde fikir beyan etmek de hallaçlara karışır oldu. Ben de o yüzden “neme lazım” diyor ve Sayın Başbakanımızı dinleyerek “geleceğe dair bir risk üstlenmiyorum”. Hayret bi’şey yani!

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir