Türkiye’nin Gümrük BirliÄŸi sonrası AB 27 ile dış ticaret rakamları önemli geliÅŸmeler gösterdiÄŸini ve AB’nin dış ticaretimizde vazgeçilmez noktada olduÄŸunu gösteriyor. Ancak, hem AB içinde malların serbest dolaşımına çeÅŸitli engeller hem de AB’nin STA yaptığı ülkelerde Türkiye’yi ithalatta kapılarını açan, ihracatta engelle karşılaÅŸan durumda bırakarak rekabet dışına iten olumsuzluklardan kurtarmak için giriÅŸimlerde bulunup haklılığımızı anlatmamız gerekir…
Bugün gazeteniz DÃœNYA’da yer alan Naki Bakır’ın haberinden bu yılın ilk dokuz ayında Avrupa’da olumsuz geliÅŸmelere ve resesyon tehdidine karşın Avrupa’ya Türkiye sanayi ürünleri sipariÅŸleri ve ihracatında artış olduÄŸunu ortaya koyuyor. Ankara Sohbetinin konuÄŸu AK Parti Grup BaÅŸkan Vekili Nurettin Canikli ise Gümrük BirliÄŸi konusunu deÄŸerlendirirken “Gümrük BirliÄŸinin artık bize katkısı yok” deÄŸerlendirmesini yapıyor.
Canikli’ninki gibi deÄŸerlendirmelere son dönemde çok sık rastladığımız içini biz önce Gümrük BirliÄŸine girdiÄŸimiz 1996 yılından bu yana bugün AB içinde yer alan 27 ülke ile olan dış ticaretimizdeki geliÅŸmeyi, toplam dış ticaretimiz içindeki payıyla ele alanlım. Ardından Gümrük BirliÄŸi sonrası   geliÅŸmelerde aleyhimize iÅŸleyen konuları ele alıp yapmamız gerekenlere deÄŸinelim. GöreceÄŸiz ki, AB ile Gümrük BirliÄŸimizden bu yana geliÅŸmeler bizim dış ticaret partneri olarak “AB’den vazgeçemeyeceÄŸimizi” ama bu iliÅŸkide yanlış olan, halletmemiz gereken birçok sorunun bulunuyor..
1996 yılı dış ticaretimizi Gümrük BirliÄŸine girdiÄŸimiz dönemin 12’lerine eklenen 15 ülke ile birlikte 27 ülkeyi kapsar ÅŸekilde deÄŸerlendiÄŸimizde o yıl bu 27 ülkenin ihracatımız içinde yüzde 54.1, ithalatımızda yüzde 55.7 pay alırken dış ticaret açığımız içindeki payı da yüzde 57.6 seviyesindeymiÅŸ. 2011 yılının 9 aylık döneminde AB üyesi 27 ülkelerinin dış ticaretimiz içersindeki paylarına baktığımızda ihracatımızdaki payın yüzde 47.2’ye ithalatımız içindeki payın yüzde 38’e ve dış ticaret açığı içindeki payın da yüzde 26.8’e gerilediÄŸini görüyoruz.
Peki, bu hangi nedenlere dayanıyor? Bunda bir yandan enerji faturasındaki artışın önemi var. Bu Rusya ve Ä°ran gibi ülkelerden ithalatımızın artışa neden olduÄŸu gibi Çin’den ithalatımızda da dış açık verdiÄŸimiz önemli bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Sadece Rusya ve Çin karşısında 2006 yılında verdiÄŸimiz açık 23 milyar dolardı ve son yıllarda da artarak devam etti.
AB’nin en büyük pazarı olan ABD dış ticaretinde bu yılın ilk altı ayda ihracatı yüzde 13 artışla 128 milyar euroya , ithalatı da ayrı oranda artışla 93 milyar euroya yükselmiÅŸ durumda ve geçen yılın aynı dönemine göre AB, ABD karşısında 31 milyar euroluk dış ticaret fazlası verirken bu yıl aynı dönemde bu 35 milyar euroya yükselmiÅŸ durumda. AB’nin dış ticaretinde partner olarak 5. sırada bulunan Türkiye’ye bu yılın ilk altı ayında ihracat artışı yüzde 35 ile 37 milyar euroya, ithalatı yüzde 19 artışla 25 milyar euroya çıkarken, AB’nin bize karşı dış ticaret fazlası, yani bizim açığımız 7.3 milyar eurodan bir yıl içinde 13 milyar euroya yükselmiÅŸ durumda.
Bu rakamlar yukarıda da belirttiÄŸim iki sonucu ortaya koyuyor. AB bizim için “vazgeçilmez” bir dış ticaret partneridir. Ancak, iliÅŸkimizde aleyhimize olan, düzeltilmesi gereken konular vardır.
Bunlardan bir bölümü doÄŸrudan Gümrük BirliÄŸi iÅŸleyiÅŸinde Avrupa’dan yapılan engellerdir, diÄŸer bölümü AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı Serbest Ticaret AnlaÅŸmalarından doÄŸan olumsuzluklardır.
AB ülkeleri Gümrük Birliğinde hakkımız olan malların serbest dolaşımına tarife dışı engeller, TIR gümrük geçiş belgesi sınırlaması ve TIR şoförlerine sınırlı vize gibi engeller getirerek aleyhimize sonuç yaratmışlardır/yaratmaya devam etmektedirler.
AB’nin 21 Serbest Ticaret anlaÅŸması imzaladığı ülke ve bölgesel birlik vardır. Türkiye bunların ancak 14’ü ile STA imzalamıştır. Aralarında Amerika’nın da bulunduÄŸu diÄŸer 7’si Türkiye’ye ihracatlarında AB normlarıyla hareket ederlerken, Türkiye’den ithalatlarında ülkemize üçüncü ülke muamelesi göstererek, bizi yüksek gümrük tarifeleriyle, kotalarla karşı karşıyla bırakıp engellemekte rekabet dışına itmektedir. AB gündeminde 79 Afrika pasifik ülkesi, ASEAN üyeleri ve Körfez ülkeleriyle STA’lar imzalanması yer alıyor. Bu anlaÅŸmalar ile AB’nin STA imzaladığı ülkelerin toplam nüfusu 3 milyar 652 bin ile dünya nüfusunun yüzde 53’üne ulaÅŸacak. Türkiye bu ülkeler ve topluluklarla AB ile aynı anlı STA’ları imzalayamazsa dünyanın büyük bölümündeki ülkelerle dış ticareti ve rekabetini olumsuz etkilenecektir.
O nedenle bir yandan Gümrük BirliÄŸi konusunu AB ile ele alarak aleyhimize olan engelleri bir an evvel ortadan kaldırmanın müzakeresini yapmalıyız. Bir yandan da ve AB’nin STA imzaladığı ve imzalama kararında olduÄŸu ülkelerde bizim ithalatta AB tavizlerini veren ihracatta üçüncü ülke engelleriyle karşılaşılaÅŸan kota ve gümrük tarifeleriyle karşı karşıya bırakılan ülke durumundan kurtarmanın yolunu bulmalıyız.