Geçen hafta Londra’da yararlı bir konferansa katıldım. Konusu: Türkiye’nin 1980 sonrası neoliberal politikalar deneyimi. Düzenleyen: LSE’nin Çağdaş Türkiye Araştırmaları kürsüsü ve New Perspective on Turkey dergisi.
Perşembe akşam açılışı LSE’nin tarihi salonunda (Old Theater) kürsü başkanı Şevket Pamuk yönetti. ODTÜ’den Fikret Şenses ve ben iki farklı açıdan baktık. Cuma tam gün devam etti. Kadro zengindi: Dani Rodrik, İzak Atiyas, Çağlar Keyder vs.
O arada sevgili dostum Sedat Kâhya ile buluştuk. 1968’in savaş karşıtı gösterilerinde beraber yürümüştük. O günlerin anısına St. Paul katedraline gittik. Doğrusu “Londra’yı İşgal Et” hareketi sönük geldi. Nerede eski muhalefetler!
Bir gözlem: İngiliz gazetelerinde hiç inşaat ve gayrimenkul ilanı yok. Tefsirini size bırakıyorum. Bir özür: Pazar yazımı yollayamadım. Otelde bilgisayarı şarj için fişe takmak yetmedi. Düğmesi de varmış. Trafiği ters yönden akıtan milletten ne beklenir?
İflas ve likidite sıkışıklığı
Euro bölgesi kurtarma paketinin genel hatları belli oldu. Ayrıntıları medyada gördünüz. Yunanistan’ın özel kesime borcunun yarısı (gönüllü!) siliniyor. 100 milyar euro tahmin ediliyor. Bankalara o kadar sermaye konuyor.
Bu kısmı aslında basitti. Çok yazıldı çizildi. Yunanistan’ın borcunu ödeme ihtimali yoktu. Durumu tescil edildi. Zararın nasıl paylaşılacağı kararı çıktı. Bence Almanya’nın dediği oldu.
Sonrası ise çok karışıktır. Biraz açmak istiyorum. Krizi Yunanistan’ın tetiklediği doğrudur. Ancak küçük Yunanistan’ın zararını hazmetmek kolaydı. Fakat çözüm gecikti. Mali piyasanın tedirginliği büyük ülkelere bulaştı. Sorun içerik değiştirdi.
Kritik olan İtalya’dır. Kamu borcu yüksek ama İtalya müflis değil. Çünkü bütçesi faiz dışı fazla veriyor. Yani düşük faizde borcunu çeviriyor. Dengeyi faizin yükselmesi bozuyor. Literatürde de yeri var. İflas (insolvency) ve likidite sıkışıklığı ayrımı yapılıyor.
Likidite sorunu Merkez Bankası’nın bizzat varlık nedenidir. Mali piyasa kuruyunca parayı basıp Hazine’ye veriyor. Böylece faiz-borç sarmalını engelliyor. Mali piyasa tekrar açıldığında parasını geri alıyor.
Yapay çözümler
Euro bölgesinde işler tam burada karışıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın bu görevi üstlenmesini Almanya istemiyor. Nedeni hakkında rivayetler muhtelif. İtalya’nın da müsrifliğinin cezasını çekmesi arzusu olabilir.
Geriye şöyle bir yapay çözüm kalıyor. Bölge ülkeleri ve IMF 440 milyar euro koyup fon kuruyor. Bu fon piyasadan aynı miktarda borçlanıyor. İtalya (İspanya vs.) gereğinde bu kaynağı kullanıyor. Kulağını ters taraftan gösterme muadilidir.
En belirgin zafiyetine değinelim. Fona kim borç verir? Çin, diye yeşeren umutlar çabuk söndü. Hak veriyorum. Fona borç vermenin riski yoksa, neden bölge ülkeleri tümünü karşılamıyor. Varsa Çin bu riski neden alsın?
New York Times’ta Paul Krugman’ın harika bir yazısı çıktı. Sabah Gazetesi Pazar ekinde yayınlandı: “Avrupa’nın Kovasında Delik Var”. Öğretici ve eğlenceli; okumanızı tavsiye ederim.