Akıl tutulması halindeki bir ülkenin, cefakâr, fedakâr ama bir o kadar da vurdumduymaz insanları olarak cumhuriyetimizin kuruluşunun 88. yıldönümünü kutluyoruz. Doğum günleri özeldir. Kendinizden pay biçin…
O gün size iyi davranılmasını istersiniz. Dudaklardan dökülen güzel sözler, ruhunuzu okşarken, yeni yaşınızda size umut ve cesaret verecek bir duyguyu aşılar. Peki biz cumhuriyetimizin yaş gününü böyle mi kutluyoruz?
‘İkinci Cumhuriyet’ diye ortaya çıkıp, sanki daha iyisini yapmış gibi var olanı eleştirenlere zaten alıştık. Bar enteli tadında yaptıkları, eleştirmekten çok dövmeye benzer yaklaşımlarının bu ülkeye ne getirip, ne götüreceğini takdirlerinize bırakıyorum.
Fakat bunlardan olmayan bizler, yani sade vatandaÅŸlar… Cumhuriyetimizin deÄŸerini ne kadar biliyoruz? EÄŸitimle ilgili sorunu halletmek yerine, okulları kapatmayı temenni eden bir zihniyetin ürünü olarak bizler yapıcı olmayı becerebiliyor muyuz?
Atatürk’ün en büyük manevi mirası olan akıl ve bilimin, bunun sonucu olarak da sahip olmamız gereken muhakeme kabiliyetinin ne kadar yakınındayız? Kimileri rövanş derdinde, kimileri de üzerine taş koymadan sahiplendikleri değerin peşinde.
Oysa biz bazen tartışan, bazen kucaklaşan koca bir aileyiz. Her ne kadar kimi zaman birbirimize dişlerimizi göstersek de, birbirimizi seven insanlar olduğumuzu umut ediyorum. Peki sevmek tek başına yeter mi?
Sevgi aynı zamanda sorumluluğu da gerektirir. Sorumluluğunu taşımadığınız bir sevginin zaman içinde solan bir çiçeğe benzeyeceği çok açık. O zaman kurucu felsefeye takıp, sadece lafazanlık yaparak sürekli devleti eleştiren bizler, çok mu masumuz?
Kendi değerleri uğruna tek vücut olarak istiklâl savaşı vermiş ve bunun sonucunda da pırıl pırıl bir cumhuriyet yaratmış, süreç içinde de az ya da çok demokrasiye geçme yolunda adımlar atmış, ama bu yolu, Irak tipi bir demokrasi ile değiştirme eğilimine girmiş 74 milyon ne kadar sevgimizin sorumluluğunu yerine getiriyoruz?
Yaşadıkları ne olursa olsun, acılarını ve sevinçlerini birlikte yaşamayı alışkanlık haline getirmiş bu 74 milyonluk millet, neden zenginliklerimize göz dikenlerin oyununa ve hayallerine kapılarak dövüşür hale gelmiş?
Şimdi yeniden bir sayfa açma zamanı, elbette eskiyi hatırlayarak. Omuz omuza toprakları, vatanı, bayrağı için mücadele etmiş güzide toprakların insanları! Hadi bugün tekrar bir arada olduğumuzu göstererek, küresel bankerlerin ve onların maşalığını yapanların oyunlarını bozalım.
29 Ekim tarihini tekrar küresel bankerlerin cehennemi ve korkulu rüyası haline dönüştürelim. İşte bunu başarırsak 88 yıl önce çıktığımız doğru yolun sonucu olarak 100. Yaşımıza ulaşabileceğiz. Aksi takdirde 2023 bizim değil, bizlerin üzerinde durduğu, başkalarının yönettiği bir vatanın toprakları olacak. Elbette artık ona vatan denilirse…
İktidarından muhalefetine, vatandaşından fikir önderlerine kadar hepimiz duralım ve cumhuriyetimizin kıymetini bilerek, kavga etmeden, yarınlara el ele ulaşalım. Şüphesiz bir yarınımız olmasını arzuluyorsak… Cumhuriyet Bayramı’nız kutlu olsun.