16:45
Avrupa’dan gelen her açıklama piyasalarda sert hareketlere sebep oluyor. Şu an bütün dünya AB liderlerinin 26 Ekim çarşamba akşamı ne açıklayacağını merakla bekliyor. Nihayet Sarkozy geri adım attı ve Avrupa Merkez Bankası sürekli fonlama yapmayacak. Öyle bir durum oluştu ki, eğer çarşamba günü net ve kesin bir plan çıkmazsa, bu piyasa cehenneminden hiç kimse çıkamaz. Ama görünen o ki gelen haberler piyasaları bu sabahtan itibaren zaman zaman olumsuz etkilese de, genel olarak Çarşamba akşamı elle tutulur bir planın çıkacağına inanan bir piyasa görüyoruz. Dikkat ederseniz DAX endeksi 6000 seviyesine çok yakın (5.988) ve ayrıca Euro-dolar paritesi de 1.3850′!de bulunuyor. Durum böyle oldukça korkmaya gerek yok.
Çarşamba akşamının artık biz Türkler için iki ayrı anlamı olacak. Çünkü o gün Merkez Bankası başkanı sayın Erdem Başçı 5 maddelik bir eylem planı hazırlayacakmış. Zaten bu haber duyulunca bir anda bizim piyasalar Avrupa’dan hızla olumsuz ayrıştı. Dolayısıyla beklemedim halde 56 binin altına geriledi. 55.450 seviyeleri görüldü. Şu anda da 56 bine yakın seviyelerde seyrediyor. Merkez Bankası’nın beş maddesi ne olacak merakla bekliyoruz ama o güne kadar zaten bunları öğrenmeye herhalde bizler kalırız. Bence bunu sayın Erdem Başçı çarşamba günü aniden açıklasa daha iyi olurdu. Çünkü şimdi bunun spekülasyonları yapılacaktır. Tahminen merkez bankası enflasyona vurgu yaparak faizlerin artırılabileceği sinyalini verebilir. Aynı zamanda döviz zorunlu karşılıklarını da tekrar düşürebilir. fakat Türkiye’de para politikası şu an arap saçına döndüğü için, Morgan Stanley bunu gerekçe göstererek Türk Bankalarının tavsiyelerini aşağı çekti. İnşallah Erdem Başçı şöyle adam akıllı bir eylem planı açıklar da, para politikasının doğru yolda gittiğine dair piyasaları inandırır. Aksi halde durdurk yere kendi kendimize fincancı katırlarını ürküteceğiz.
Sonuç: Dananın kuyruğu çarşamba günü kopacak olup, şimdilik dış piyasalardaki trende uygun olarak beklemek lazım. Dow endeksi de şu an yüzde 0.44 yukarıda ve dışarısı olumlu görünüyor. Sağlıcakla kalınız…
10:35
Van’da meydana gelen deprem sonrasında şu ana kadar 227 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hepsine yüce rabbimden rahmet diliyorum. Dileriz bu sayı burada kalır fakat görüntüler gerçekten de ürpertici. İnsanlar orada çok zor durumdalar. Şu an yardım kampanyaları da başladı. Fakat suistimaller de olabileceği için, yardım konusunda Kızılay’ı kullanmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Allah geride kalanlara sabır versin.
***
AB zirvesi devam ediyor ama sonuç olarak 26 Ekim Çarşamba akşamına kadar herhangi net bir sonuç açıklanmayacağı basına bildirildi. Sadece sızan bilgiler ve analizler var. Cuma günü Amerikan borsalarında yüzde 2.5’a yaklaşan artışın en önemli sebebi Merkel ve Sarkozy’den gelen “bu işi ne yapıp edip çözeceğiz” mesajıydı. Anlaşılan o ki plan üzerinde sıkı pazarlıklar devam ediyor. Aslında işin uzmanları haricinde Avrupa’da ne olduğunun ayrıntılarını ve teknik kısımlarını bilen pek fazla insan yok. Bu nedenle son gelişmeleri bu hafta sizlere basit maddelerle aktarmak istiyorum. Aslında Sorunun özünde önemli noktalar var.
1) Yunanistan’ın borcu 360 milyar euro ve Avrupalı bankalar bunun yaklaşık 100-140 milyar euro’sunu elinde bulunduruyorlar.
2) Avrupa’lı bankalar diğer borç krizindeki ülkelerin (Ispanya, Portekiz, Italya) kağıtlarını zamanında düşük faizlerle (yüzde 2.5) almışlardı. Şimdi bu faizlerin ortalaması yüzde 6’ya yaklaştı. Yani ciddi zarar yazıyorlar.
3) Bankalara en az 100-120 milyar Euro sermaye aktarılması düşünülüyor. Eğer Yunan kağıtlarının %50’si kadar zarar yazılacaksa, bu bankalar 50-60 milyar euro zarar yazacak demektir. Dolayısıyla artırılacak sermaye miktarı Yunan tahvillerinden yazılacak zararı ancak karşılayabilecek durumda olacak.
4) Işte bu durumda eğer bankalar aynı akıbetin Portekiz, Ispanya ve Italya’Nın başına da gelebileceğinden korkarlarsa, o devletlerin de kağıtlarını satmaya kalkabilirler. Işte bu durumda ortalıkta kaos oluşur.
5) Bu kaosu önlemek için ise EFSF’nin devreye girmesi düşünülüyor. EFSF’ye banka statüsü verilmesi de konuşulanlar arasında. Ama EFSF’nin sadece 180-200 milyar Euro kadar yakıtı kaldı. Bunu teminat gösterip 45 katı kadar kaldıraç kullanmasından ve gerekirse diğer ülkelerin tahvillerinde alım yapılmasından bahsediliyor ama EFSF’nin kaynakları yetersiz.
6) Buna karşın Brezilya, Rusya gibi ülkelerin IMF’ye katkılarının artırılarak, tahvil alım programına IMF’nin de katılması söz konusu ama bu sonraki süreçte olacak birşey.
7) Almanya ve Fransa işte EFSF konusunda anlaşamıyorlar. EFSF’ye banka statüsü verilip kaynaklarının artırılmasına Almanya karşı çıkıyor.
8- Sonuç olarak 26 Ekim çarşamba akşamı işte bu konularda netleşme olması bekleniyor. Eğer olursa piyasalar yılbaşına kadar yeni ralliler yapabilir. Eğer olmazsa, durum kötü olur. Bu noktada benim düşüncem, bu plan eninde sonunda kabul edilmek zorunda kalınacak. Bankalar mecburen sermaye artırmak zorunda kalacaklar. Ama nihayetinde borcu yok etmek diye birşey yok. Bankalara sermaye aktarılır veya EFSF’nin kaynakları artırılırsa ülke bütçe dengeleri bozuluyor. Dolayısıyla reyting şirketleri de not düşürmekten bahsediyorlar.
SONUÇ: Orta ve uzun vadede Avrupa’nın sorunlarının çözülmesini ve bu işten sıyrılmalarını neredeyse imkansız görüyorum ama kısa vadede piyasaları umutlandıracak çok şey yapılabilir ve bir bahar havası esebilir. Işte bu esecek bahar havasında orta ve uzun vadeli pozisyonlar belirlenerek 2012 yılındaki fırtınalara hazırlıklı olmak lazım. Çünkü 2012 yılında başta Fransa olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinin notlarının ve hatta EFSF’nin bile AAA olan notunun düşmesi kaçınılmaz görünüyor. Içeriye dönecek olursak, dolardaki baskı bir süreliğine TL sıkışıklığı nedeniyle zayıflayabilir. Fakat önümüzdeki dönemde bu baskı yeni spazmlar şeklinde kendini gösterecektir. Öte yandan yapılan vergi artışları ve zamlar nedeniyle enflasyonda çok sert artışlar göreceğiz ve faizler artık yüzde 9’un altına pek düşmez. Içeride talep çok hızla daralacaktır. Bu da firmaların satış ve karlılığını olumsuz etkileyecektir. Müteşebbisler yatırımlarını yeniden gözden geçirmek zorundadırlar. 2012 yılı, Türkiye’de 2009’a benzer bir yıl olmaya adaydır.
BORSA: dış piyasalar bugün çok olumlu açıldığı için biz de güne olumlu başladık ama şu an cuma günkü kapanış seviyesinde bulunuyoruz. Dış piyasalardaki olumlu havaya rağmen bizde olumsuz ayrışma hafta başında öne çıkıyor. Bunun en temel sebebi de bankaların bu son çeyrekte en kötü dönemlerini yaşamış olmaları. Ayrıca sabah açılışta dış piyasalarda hava çok daha olumluydu ve DAX yüzde 1’e yakın yukarıdaydı. Şu an artış oranı yüzde 0.50 seviyesine kadar gerilemiş durumda.
Teknik olarak bakıldığında ise, geçen hafta görülen 55.350 civarı destek oldu. Bugün için 56.000 ile 57.350 aralığı dalgalanma bandı olarak verilebilir. Borsamızın bir süre yatay kalması normal olacaktır. Bilanço beklentileri iyi olan kağıtlarda önemli hareketler oluyor. Bunlara odaklanılabilir. Borsa için pozisyonlar korunarak beklemede kalmakta fayda var. Şu an dış piyasalara paralel hareket edeceğiz ama düşüşlerde daha fazla düşüp, yükselişlerde daha az yükselebiliriz. Dış piyasalar AB planı konusunda umutlular. DAX endeksi 5.650 seviyesinin altına düşmediği veya euro/dolar paritesi 1.3670’in altında kapatmadığı sürece borsada sert bir düşüş trendi görmeyiz. Bence bizim endeksi değil, DAX’ı izlemekte fayda var. 5650 desteği kırılırsa yeni bir türbülans başlamış demektir. O aşamada kara zarar bakmadan nakde geçmekte fayda olur.
DOLAR geriliyor ve 1.8250’ye geldi. tahminen en düşük seviyesi 1.80-1.81 aralıuğı olacaktır. Çarşamba günü eğer AB planı konusunda anlaşma sağlanacak olursa ki, bence mecburen sağlanacak, ya da ilk mesajlar sağlandığına dair olacaktır. Dolayısıyla piyasalar şimdilik bunu satın alıyor. Eğer planın detayları da piyasa tarafından kabul görürse dolar 1.80’i aşağı kırabilir ama, 1.86-1.87’yi bu hafta içinde yukarı geçmesi zor.
ALTIN: son gelişmeler ve umutlarla yükselişte ama şimdilik 1600-1.700 dolar arasındaki bandın dışına çıkış beklemiyorum. Çarşamba gününden sonra önemli hareketler başlayabilir buna dikkat etmek gerekir.
JAPON YENİ: Bir de yenzedelerimiz var. Çok yakın bir arkadaşım Yen’e hiç değinmiyorsun dedi ve ben de değineyim dedim. Çok ilginç bir şekilde zamanında birçok kişi yen ve İsviçre frangı ile borçlanıp ev ya da başka amaçlarla kredi almışlar. Tabi ki çok zarar yazmışlar. Genelde bankaların yönlendirmeleri etkili olmuş. Yeni dolara karşı güçlü kalmaya devam edecektir. Normalde eğer geliriniz TL ise TL ile borçlanmalısınız. Yen ile ilgili teknik analiz daha sonra vereceğim. Bugün bir sonraki yorum saat 16:45’de verilecektir….