Yunanistan İflas Ettirilecek Ama Korkmaya Gerek Yok

Geçen haftaki gelişmelere sakin bir kafa ile göz atalım ve son gelişmeleri değerlendirelim.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), yüzde 1,50 olan gösterge faiz oranını değiştirmedi. ECB Başkanı Jean-Claude Trichet, Avro Bölgesi’nde ekonomik görünüme ilişkin yoğunlaşmış aşağı yönlü riskler bulunduğunu bildirdi. Trichet, Avro Bölgesi bankalarına yönelik Kasım ve Aralık aylarında 12 ve 13 ay vadeli olağanüstü iki kredi operasyonu uygulamaya koyacaklarını ifade etti ve faiz oranları sabit olan söz konusu operasyonların büyüklüğünün sınırsız olacağını söyledi. Trichet, Avrupa Merkez Bankası’nın 40 milyar euro büyüklüğünde teminatlandırılmış tahvil satın alma programı başlatacağına da işaret ederek, tahvil satın alma programının hem birincil hem de ikincil piyasalarda uygulanacağını ve söz konusu programın bu yılın Kasım ayında başlayacağını, gelecek yıl Ekim ayı sonuna kadar uygulanacağını bildirdi.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Berlin’de IMF Başkanı Christine Lagarde, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Genel Sekreteri Angel Gurria ile biraraya geldi. Başbakan Merkel görüşmeden sonra Lagarde, Zoellick ve Gurria ile düzenlediği ortak basın toplantısında, ”Uzmanların, Avrupalı bankaların sermayelerini artırması tavsiyesi ciddiye alınmalı” diyerek, Avrupa’nın borç krizinin ağırlaşmaya başlaması nedeniyle hükümetlerin Avrupalı bankaların finansal pozisyonunu güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Avrupa Birliği maliye bakanları, Yunanistan için kabul edilen ikinci kurtarma paketinin uygulanabileceğine dair kaygıların artması nedeniyle bankaları desteklemeyi kabul etti.

Avrupa Birliği, bankaların Yunanistan’ın iflasına hazırlık derecelerini ölçmek için stres testi hazırlığına başladı. AB ekonomi ve maliye bakanları, Londra merkezli Avrupa Bankacılık Üst Kurumundan (EBA) Yunan tahvillerinin değerinin kırpılması halinde hangi ülke bankalarının ne kadar zarar edeceği hakkında ayrıntılı çalışma yapılmasını istedi. AB’nin ayrıca Birlik genelinde, ülke riskleri nedeniyle zarar yazan bankalara sermaye enjeksiyonunda uygulanacak ortak kurallar üzerinde çalıştığı bildirildi.

Yunanistan’ın Borç Sorunu

IMF, kurtarma paketi kapsamında Yunanistan’da yapılan gözden geçirmenin yakında olumlu sonuçlanmasını umduğunu, ancak görüşmelerin henüz bitmediğini bildirdi. IMF’nin Yunanistan misyonu başkanı Poul Thomsen, “İyi ilerleme kaydettik, ancak halen tartışılması gerekli önemli konular var. Kesinlikle halen sona ermesinden uzaktayız” dedi. Euro Bölgesi Maliye Bakanlarının Lüksemburg’da yaptığı toplantıda Yunanistan’a 110 milyar euroluk kurtarma paketinin 8 milyar euroluk kısmının verilip verilmeyeceği konusunda karar çıkmadı.

Geçen haftaya kadar genel olarak ekonomilerdeki gidişata ve Avrupa’daki sorunlara bakış açım oldukça ça karamsar ve olumsuz bir resmi içeriyordu. Fakat nihayet küresel ekonomilerin karşı karşıya kaldığı en büyük risklerden birinin çözümüne yönelik çok önemli adımların atıldığını görüyoruz.

Karşımızdaki en büyük ve en önemli sorulardan biri “Yunanistan iflas ederse ne olur?” Sorusuydu. Buna verilen cevapların da hiç biri iç açıcı değildi. Çünkü AB bankalarının en önemlilerinin ellerinde çok yüksek miktarlarda Yunan tahvilleri bulunuyordu ve Yunanistan’ın iflası durumunda peş peşe birçok bankanın batması söz konusu olacaktı. Çünkü bu bankalara hem Avrupa’daki diğer bankalardan, hem de Amerikan bankalarından kredi kanalları kesilmişti. Likdite bulabilecekleri tek kaynak Avrupa Merkez Bankası’ydı. Ama Belçika’nın DEXIA bankası örneğinde olduğu üzere o kaynaktan da destek bir yere kadar gelebilmişti. Şu an Dexia fiilen batık durumda. Elinde 35 milyar euro değerinde Yunan kağıdı bulunuyor ve çeşitli birimlerini satarak para bulmaya çalışıyorlar. Türkiye’de de Denizbank’ın sahibi durumundalar ve Denizbank’ı da satma girişimleri olduğu ve Rusların ilgilendiği haberleri basına yansıdı.

Özetlersek, Yunanistan’ın iflası belki de 5-10 tane Lehman Brothers durumu yaratabilirdi. Fakat yukarıda verdiğim gelişmelere baktığımızda, şu an her ülke kendi bankalarına en azından Yunanistan’ın batması durumunda yazılacak zarar kadar bir sermaye enjeksiyonu yapacak. Bu yüzden yeni bir stres testi uygulanıyor ve bu stres testlerinin sonuçları da Yunanistan’ın iflası durumunda hangi bankanın ne kadar sermayeye ihtiyaç duyacağını belirleyecek. Dolayısıyla Avrupa’lı liderler artık Yunanistan’ın borç sorununun çözülmeyeceğini veya sürdürülebilir olmadığını nihayet anlayabildiler. Merkel bu zaman kadar bankalar da zarar katlansın diyordu ama, bankaların bu zarara katlanacak sermayeleri bile olmadığı nihayet idrak edildi.

Trichet, Avro Bölgesi bankalarına yönelik Kasım ve Aralık aylarında 12 ve 13 ay vadeli olağanüstü iki kredi operasyonu uygulamaya koyacaklarını ifade etti ve faiz oranları sabit olan söz konusu operasyonların büyüklüğünün sınırsız olacağını söyledi.

Bütün bu ve diğer hazırlıklarla birlikte önümüzdeki haftadan itibaren İtalya ve İspanya CDS’leri ve faizleri gerilemeye başlayacaktır. Avrupa borsalarında banka hisseleri değer kazanmaya devam edecektir. Bankalara sermaye enjeksiyonu da büyük olasılıkla aynı tarihlere sıkıştırılacak ve Yunanistan’ın fişi çekilecektir. Ama fiş çekildikten sonra, piyasalar bankalar açısından önemli bir endişe duymayacaklar ve bu tümörün alınmasıyla rahatlayacaklardır. Dolayısıyla en az 1-2 ay boyunca olumlu olabilecek bir havadan bahsedebiliriz. “Bu hava devamlı olabilir mi?” Sorusuna şu an cevap vermek oldukça zordur. Olumlu hava, Euro dolar paritesinin tekrar 1.40 seviyelerine kadar çıkmasını ve borçlu ülkelerin tahvil ve bono faizlerinin düşmesini sağlayacaktır. Dolayısıyla küresel anlamda ikinci dip korkuları bir miktar azalabilecektir. Henüz ortada birşey yok ama bankalara sermaye enjeksiyonu gerçekleşirse bir bahar havasının gelmesi olasılığı çok yükselir.

SONUÇ: Yukarıda yazdığım hikaye şu an piyasaların satın almakta olduğu hikaye olarak karşımıza çıkıyor. Kafamdaki karamsar tabloyu değiştirmek için henüz erken olsa da, son gelişmelerin yaratabileceği olumlu etkilere karşı uyanık olmalısınız. Yani önümüzdeki 2-3 ay, global ekonomilere ilişkin olumsuz olan beklentilerden olumlu yönde sapabilir. Böylece  son çeyrekte ekonomilerde biraz daha fazla kıpırdanma görebiliriz. Ama tekrar vurguluyorum… Bankalara sermaye enjeksiyonu yapılırsa bu tür bir hava oluşabilir. Bu sırada hiç beklenmedik, çok olumsuz gelişmelerin olmayacağını varsayarak bunları belirtiyorum. Temkini elden bırakmamak şartıyla kısa vadeli geleceğe biraz daha olumlu bakabiliriz.

Not: bazı haberlerde Sarkozy ve Merkel’in anlaşamadığı belirtiliyor ama henüz kesin bir bilgi yok. Bu konu bu hafta izlenmeli.

BORSA

Geçen hafta borsa yüzde 3.94 düşüş kaydetti. Dış piyasalar ve Avrupa olumlu olmasına rağmen endeksin bu geri çekilmesi çok anlamlı görünmese de, çok fazla düşüş kaydetmiş borsalarda alıma geçen yabancılar geçen hafta İMKB’ye ilgi göstermedi dersek yalan olmaz.  Teknik olarak 57 bin seviyesinde geçen hafta önemli bir destek oluştu. Cuma günü bir ara 56.500 seviyesine kadar gerilemesine rağmen 57 binin üzerinde kapatmayı başardı. Avrupa’daki son gelişmeler ve bankalara ülkelerin sermaye koyma kararlılığını göz önüne alırsak Avrupa ve Amerika’da olumlu havanın devamını bekleyebiliriz. Bu tür bir durumda İMKB’nin aşağı hareketine devam etmesini beklemeyiz. Olsa olsa 57 bini destek yaparak 58.500 direncini tekrar yukarı kırmayı deneyebilir. Fakat Avrupa’da sürpriz bir kararla bankalara verilecek destek haberi yeniden fos çıkarsa o zaman 56 bin seviyesi aşağı kırılır ki, eğer bu kırılma kısa sürede ve sert olursa nakde geçmek gerekir.  İMKB’n,in önümüzdeki 2-3 haftalık süreç içerisinde yeniden yukarı yönlü harekete devam etmesini bekliyorum. Bu nedenle hisse pozisyonları artırılabilir. Citigroup İMKB için “ağırlık artır” tavsiyesinde bulundu. Bu hafta İMKB’ye ilgi olmasını bekleyebiliriz. Beklentilerimize ters bir gelişmeye karşılık stop loss seviyesi ise 56 bindir.

DOLAR

Dolardaki yukarı hareket 1.90 seviyesinin üzerine kadar devam edince ve döviz sepeti (%50 dolar, %50 euro) 2.20 seviyesini aşınca Merkez Bankası iki koldan çok sert bir müdahalede bulundu. Munzam karşılık ve miktarsal müdahalede bulunan MB dolardaki ateşi düşürdü ve dolarda en düşük 1.8358 seviyesi görüldükten sonra haftayı 1.8385 seviyesinden kapattı. Bu hafta 1.0 seviyesi destektir ve bu seviyenin altına gerileme beklemiyorum. 1.80 seviyesine gerileme olursa alımların artacağını düşünüyorum ama ne zaman yüklü alımlar olursa, MB yeniden döviz satış miktarını oldukça yüksek seviyelerde belirlyebilir. Dolayısıyla birkaç haftalık bir süre için 1.90 seviyesinin aşılmasını bekleyemeyiz. Daha çok 1.8150 ile 1.87 aralığında dalgalanma bekliyorum. Fakat yeni bir düşüş trendinin başladığını söyleyebilmek için henüz zamanın erken olduğunu düşünüyorum.

ALTIN

Altın geçen hafta içerisinde onz başına 1600 dolar ile 1675 dolar arasında hareket etti. 1900 dolardan sonraki sert düşüş 1550 dolar seviyesinde sona ermişti ve şu an bir konsolidasyon yapıyor. Tahminen bu hareket önümüzdeki hafta da devam edecek ve altın 1600-1700 dolar arasında kalmaya devam edecektir. 1600’ün altında bir kapanış, Altının 1500 dolara kadar inmesini de beraberinde getirebileceği için bu seviyeye dikkat etmek gerekir. Ama bu hafta 1600 altında kapanış olmazsa, altında yeniden 1700 seviyelerinin üzerine doğru hareket görebiliriz. Orta ve uzun vadede yükselişini devam ettirmesini bekliyorum.