Hatırlayın, 2001’den itibaren uygulanmaya baÅŸlanan “dövizin fiyatı arz ve talebine göre belirlenir” sistemi, ÅŸimdi Merkez Bankası’nın tarihi, miktarı ve vereceÄŸi tutarı belli olmayan döviz müdahalelerine dönüştü.
Literatürde bu döviz kuru rejimlerinden birincisi “temiz dalgalı”, ikincisi ise “kirli dalgalı” olarak adlandırılır.
NASIL GELDÄ°K?
2001 yılında IMF ile yapılan stand-by anlaÅŸmasında döviz kurunun tam dalgalı olacağı, Merkez Bankası’nın müdahalede bulunmayacağı ve TL’nin diÄŸer ülke paralarına göre deÄŸerinin döviz arz ve talebine göre belirleneceÄŸi açıkça yer almıştı.
Daha sonra “home made” 2006 kriziyle karşılaÅŸtık. Merkez Bankası önce müdahale etmedi. Sonra baktı ki iÅŸ kötüye gidiyor hem döviz satarak hem de faizleri ayarlayarak vaziyete hâkim oldu.
Ne var ki bu arada bazı yabancı yatırımcılar beklemedikleri zararlarla karşılaştılar.
Bunun üzerine o tarihlerde imzalanan niyet mektubuna “kurlarda aşırı oynaklık oluÅŸtuÄŸu zaman” müdahalenin yapılabileceÄŸi hükmü getirildi.
IMF anlaÅŸması 2008 yılında sona erdikten sonra Merkez Bankası’nın rezerv biriktirme konusunda eli serbest kaldı. Düzenli olarak yaptığı alım ihaleleriyle rezervlerini artırma yoluna gitti.
Bu yılın yaz aylarında piyasalarda baÅŸlayan ve giderek artan gerginlik ve cari açık sorununun boyutları Banka’yı önce düzenli döviz satımlarına, daha sonra ise “kirli müdahaleye” zorladı.
Son 10 günde kirli müdahalenin örneklerini gözlüyoruz.
Döviz kuru rejimi değişmedi ama müdahalenin şiddeti ve miktarı geçmişe kıyasla bambaşka bir yöne gitti.
DÄ°KKAT EDÄ°LMESÄ° GEREKENLER
Geldiğimiz bu safhada kanımca üzerinde durulması gereken noktalar şöyle özetlenebilir.
â– Merkez Bankası’nın halen mevcut 85 milyar dolarlık rezervlerinin bugünkü ortamda müdahaleler için yeterli olduÄŸu kanısındayım.
Medyada yer alan “Merkez’in 0-15 milyar dolar kullanılabilir rezervi bulunduÄŸu” haberleri gerçekleri yansıtmamaktadır. Merkez Bankası elindeki tüm dövizleri kullanabilir, Bank of International Settlement (BIS) ya da diÄŸer merkez bankalarından istediÄŸi kadar döviz borçlanması yapabilir.
â– KeÅŸke 2002 ile 2008 yılları arasında dünyada likidite bol iken rezervlerimizi 200 milyar dolar ve daha yükseÄŸe çıkarabilseydik. Bugün hem rahat eder, hem de geçmiÅŸte TL’nin aşırı deÄŸerlenmesini önlerdik. Ama olmadı iÅŸte.
■Bu arada spekülatif hareketlere de dikkat etmek gerekir.
ÇarÅŸamba günü açılan 1 milyar 350 milyon dolarlık ihaleye gelen 1 milyar 850 milyon dolarlık talep sadece döviz gereksinimini karşılamak için deÄŸildi. “Döviz pozisyonunu” deÄŸiÅŸtirmek ya da yeni pozisyon almak isteyenler de ihaleye girdi.
Bunların doları düşük fiyattan alıp, yüksek fiyata satmak isteyen spekülatörler olduğu açıktı.
Merkez Bankası bu oyunu fark etti. Satışı 750 milyon dolarda durdurdu.
Dün de aynı şey oldu. Teklif 2 milyar dolarken, 350 milyon dolar satıldı.
“Kirli müdahaleye” “kirli tekliflerin” gelmesi doÄŸal.
■Böyle kaotik ortamlarda spekülatif saldırılara çok dikkat etmek gerekir. Bir ülkenin iç parasının değerini düşürüp ona göre pozisyon alarak para kazananlar sistemde her zaman fırsat ararlar. Bu yönde merkez bankalarını test ederler ve zorlarlar.
Bu fırtına geçtikten sonra hükümetin döviz fiyatını bu derecede oynatan kırılganlıkları, oluşumları ve sistemleri masaya yatırması gerektiğini düşünüyorum.
Gazi ERÇEL