Dünya ekonomisi çok gergin bir döneme girdi. En belirgin işareti mali piyasalardaki oynaklıktır. Kur, borsa, faiz, petrol, altın vs. tüm göstergeler adeta çıldırdı. Bir aşağı bir yukarı, izleyenleri serseme döndürüyor.
Geçen gün bir iktisatçı dostumla konuşuyordum. İstikrar ve sağlamcılık örneği Almanya’da bile günlük borsa dalgalarının yüzde 3-4’leri göreceği asla aklıma gelmezdi dedi. Haklı. Ezberler birer birer bozuluyor.
Bu hikâyenin sonu nasıl olacak? Küresel ekonomi bir önceki fırtınanın yarattığı hasarı daha temizlemedi. Şimdi yeniden sert rüzgârlar vuruyor. Herkes hissediyor. Ama gelebilecek fırtınanın şiddetini kimse kestiremiyor.
2008’le önemli bir farkı hatırlayalım. Bu kez ABD acil serviste yalnız değil. AB ve Çin de kuyruğa girdi. “Mükemmel fırtına” korkuları somut bir gerçeğe tekabül ediyor. Doğrusu ben de giderek daha karamsar olmaya başladım.
Gene döviz kuru
Küresel piyasalarda bu çapta bir oynaklık doğal olarak bütün ekonomilere bulaşıyor. Her ülke, şu ya da bu şekilde, çalkantıdan payını alıyor. Türkiye’ye de yansıdı. Tersi düşünülemezdi.
Bekleneceği gibi, Türkiye’de kamuoyu derhal döviz kuruna odaklandı. Yılların oluşturduğu alışkanlıklar kolay bırakılmıyor. Vatandaşın kura duyarlılığı yüksektir. TL değer kaybedince bozulur. Değer kazanınca mutsuz olur. Arasını bulmak olanaksızdır.
TL’nin son değer kaybı iç konjonktürün de ilginç bir anına rastladı. Daha önce anlattık. Bir yıl önce iktisat politikasında köklü bir değişime gidildi. “Yüksek faiz-düşük kur” dönemi bitirildi. Yerine “düşük faiz-yüksek kur” politikası geldi.
Yeni politikanın herkesi mutlu etmediğini biliyorsunuz. Merkez Bankası yönetimi eleştirildi. Yeni politika tutmaz, yarardan çok zarar verir, döviz kuru kopup gider vs. dendi. Tartışmaya ben de katıldım. Yeni politikayı destekledim.
Bu açıdan küresel çalkantı yeni para politikası için fevkalade önemli bir sınavdır. Eleştiriler doğru ise, mevcut faiz düzeyinde Merkez Bankası’nın döviz kuru üzerindeki denetimini kaybetmesi gerekir. Yani faizi artırmadan sert kur hareketini engelleyemez.
Yeni politikanın sınavı
Yeni politikayı savunurken bu konuyu özellikle vurguladık. Özetle, Merkez Bankası’nın faiz dışında güçlü araçları var, bunları kullanır ve faiz artırmadan TL’ye yönelik bir saldırıyı savuşturabilir dedik.
Hangi araçlar? Birincisi döviz satımıdır. Döviz rezervleri bu tür çalkantılarla etkili şekilde mücadele edebilmek için biriktirilir. Merkez Bankası yönetimi de bunu yapıyor. Doğru tavırdır.
Diğeri bankaların döviz mevduatı için Merkez Bankası’nda tuttukları karşılıklardır. İndirilmesi bankacılık kesiminde döviz likiditesini artırır. Döviz piyasasında oluşan arz yetersizliğini kısmen dengeler. Doğru müdahaledir.
Lafı uzatmak istemiyorum. Küresel çalkantı karşısında getirilen tedbirler para politikasının amaçları ile tutarlıdır. En azından bu aşamada yeni politikanın sınavı başarı ile yürüttüğünü söyleyebiliriz.