Yüce Atatürk’ün başlattığı, ardından gelen her liderin elinden geldiğince katkı yaptığı Türkiye’nin muassır medeniyetler seviyesine erişme serüveni son bulmak üzere. Tam anlamıyla köprünün gişelerindeyiz. Karşıya geçersek, oyun bitecek. İşin en ironik tarafı Türkiye’yi Batı’ya entegre eden en önemli iki hamle AKP’den gelmişti, Batı’dan kopma kararını da parti verecek.
AKP’nin gelecek nesillerin hayırla yadedeceği bir çok hizmeti arasında 2 tanesi eşsizdir, çağ açıcıdır. Birincisi, ekonomiyi tam anlamıyla dışa açarak bizi Okyanus’un kenarında ıssız bir ada olmaktan çıkartıp, global pazar yerinin ortalarına yakın bir tezgaha oturttu. İkincisi, AB’yle üyelik müzakerelerini başlatarak Türkiye’nin II Mahmut’tan bu yana süregelen Batılı’laşma ve modernleşme uhdesinin en anlamlı faslını yazdı.
15 yıl sonra, keser döndü ve sapına girmek üzere. AKP’nin önünde iki kritik karar var:
Bir, İstanbul seçimleri yenilenecek mi?
İki, ABD-NATO’yla S-400 uzlaşmazlığı iki tarafı da tatmin edecek şekilde çözülebilecek mi?
Hemen teybi ileri sarıp oyun sonuna geleyim. AKP’ye yakın duran basın istediği bahaneyi bulsun, İstanbul seçimlerini iptal edip tekrarlatma artık sadece seçme özgürlüğüne indirgenmiş demokrasinin iflasıdır. Türkiye’nin demokratik ülkeler topluluğundan dışlanması anlamına gelir. Somut olarak AB ve Avrupa Konseyi diplomatik ilişkileri dondurur. Siz İstanbul seçimleri fiyaskosunu benim gözümden görmeyebilirsiniz. Ama demokrasi klubünün öteki üyeleri çoktan karar verdi. Kırmızı kart.