Şimdi her şey ateş pahası diye tasarruf önerileri ekranlara da yansıdı
Elektrik harcaması
Su kullanımı
Nasıl düşürülür?
Bir, bir sıralanıyor
Elle bulaşık yıkamayın
Bulaşık makinelerini tam doldurmadan, çalıştırmayın
Sebzeleri
Meyveleri
Akan muslukta değil de, bir kabın içinde yıkayın
Gereksiz lambaları söndürün
Alış verişlerinizde aşırıya kaçmayın
Ucuz diye aşırı stok yapmayın
Her gıdayı mevsiminde ve en ucuz zamanında alın
Elbette tavsiyeler bu şekilde sıralanıp duruyor…
Hani halk arasında tamda bu aklı evvellere verilecek güzel bir söz vardır
Tembele iş buyurmuşlar tutmuş akıl vermiş!
Ya da çok daha yerinde bir deyim;
Aç tokun halinden anlamazmış…
Demeliyiz
Her şeyden önce toplumun özelliklede büyük bir çoğunluğu, hemen her yönde inanılmaz bir tasarruf içersinde yaşamını sürdürüyor
Bu ödediği faturaların toplamından değil de, içinde ki kullanım oranından anlaşılıyor.
Ama faturaları devamlı yükseliyor
Neden derseniz?
Bu dağıtımı yapanların her türlü harcamaları ile devletin vergi oranlarını normallin çok üstünde artırmasından kaynaklanıyor!
Yani?
Tüketim aynı ödemeler artıyor…
Gelirler ise aynı düzeyi koruyacak kadar bile artmıyor
Sorunun temeli burada yatıyor…
Burada tüketimi azaltan en önemli etkenlerden biri de, bu geniş kitlelerin beslenmelerinde temel gıda maddelerinde ki tasarrufun yarattığı önemli bir düşüştür…
Her ne kadar daha çok et, daha çok sebze tüketiliyor dense de, bu nüfus artışı ile tarım ve hayvancılıkta ki üretim artışlarını da, bir arada kıyaslamak gerekmez mi?
Son asgari ücret net: 2050 TL
Açlık sınırı: 2008 TL
Yoksulluk sınırı: 6542,88 TL
Başka söze ne hacet…
Böyle dengeli bir gelirle ne alacak, neyi yıkayacak ve neyin tasarrufunu yapacak ki?
Yaşamı tümden tasarruf olmuş, bozdur, bozdur harca…
Sözün özü;
Yaşamın refahı sanal söylemlerle değil, ele geçen nakti değere göre yükselir!