Kazım ÇiloÄŸlu’nun bugünkü yazısı
Dolar almak istiyorsan bir düşün
Acaba kuru bakliyat alsam daha mı iyi?
Euro mu alacaksın iki kere düşün
Yoksa patlıcan mı alsam?
Altın, borsa ya da faiz sepeti aklından geçiyorsa?
On kere değil, bin kere düşün ki zinhar yanlış yapmayasın
En iyisi git tüm birikimlerini zerzevata yatır!
Hatta günlük
Al
Sat
Sabah al, akşamına sat…
Turp ve havuç gibi dayanıklı ürünleri akşam alıp, sabah da satabilirsin!
Nasıl olsa tüm ürünlerin spekülatif fiyat hareketleri, marketlere fatura edildi, gerisi parite oyunları…
Bir tarafta semt pazarları
Bir tarafta marketler
Aynen
Kapalı çarşı ile
Finansal kurumlar gibi!
Nevi şahsına münhasır iktisadi yapımız da, hali ile bu ani basınç değişikliklerinden etkilenip, anından şifayı kapı veriyor…
Eskiler böyle mızmız ve sinameki kimseler için kuşkanadı esintisinden bile hasta olur derlerdi!
Oysa hep güçlü ve kıskanılan bir ekonomimiz ile övünüp duruyoruz
Ne hikmetse
Son yıllarda
Bir salatalık
Bir sivri biber
Aylık enflasyonların tek ve en ön sıradaki suçlusu oldu!
Zahir bu suçlamaları hem haksız hem de içlerine sindirmemiş olacaklar ki en sonunda patlıcandan domatesine, havuçtan kabağa kadar, tüm zerzevat camiası, güç birliği yapıp, toplu eyleme geçtiler…
Ne diyebiliriz ki?
Hali ile ekonomimizde bundan biraz etkilenmiş çok mu?
Belediyeler etiket denetimine geçer bu oyunu şak diye bozuverirler!
Bulunduğumuz coğrafya da hortum der demez akılara hava hareketinden çok deveyi hamutu ile götürenler gelirdi ama doğanın dengesini öyle bozduk ve acımasızca kirlettik ve zarar verdik ki? Şimdi gerçek hortumlar maddi zararlardan da öte can kayıplarına bile neden olabiliyorlar…
Aklı başında bilim adamları tam on, on beş yıllık hortum grafiklerini ortaya koyunca anlaşıldı ki bu konuları da yeteri kadar kafa yorup önemsememişiz!
Aklımızı başımıza getiren ise hortumun yok ettiği seralardan çok patlıcanın 12 liralara çıkan fiyatı oldu…
Sözün özü;
Doğa kendisine yapılan duyarsızlığın ve acımasızlığın bedelini, misli ile ve ayırt etmeksizin tüm topluma ödetir!