Uğur Gürses’in bugünkü yazısı
BUGÜN açıklanacak olan haziran ayı enflasyon beklentisi, çeşitli anketlerde yüzde 1.3-1.4 gibi bir ortalama artış yönünde. Fiyat artışları aylık olarak bu ortalamada gelirse yıllık enflasyon yüzde 12’lerden yüzde 14’lü seviyeye çıkacak.
Henüz bitmedi; kabaca son üç aydaki yüzde 20’lik bir kur artışının dalgaları temmuz ve ağustos aylarına da yansıyacak. İçinde bulunduğumuz temmuz ayında da yüzde 1’lik bir fiyat artışı görülürse ki kuvvetle muhtemel; yıllık enflasyon yüzde 15’e gelecek.
Ayrıca kamunun belirlediği ya da etkili olduğu mal ve hizmet fiyatlarına ne olacağını henüz bilmiyoruz. Başta, ÖTV kaybına razı olunarak tutulan akaryakıt fiyatlarına dair ne karar verilecek? ÖTV kaybına mı, yoksa zamlara mı razı olacak Ankara?
Temmuz sonunda potansiyel yüzde 15’lik yıllık enflasyon, “halı altına süpürülenlerle” yani kamunun askıda tuttuğu fiyatlar aslında tutulmasaydı çok daha yüksek bir enflasyona işaret ediyor. Akaryakıt fiyatlarını bu şekilde tutmak da sürdürülebilir değil. Ya bir yılda bir yıllık bütçe açığının yarısını aşan bir tutarda ilave açık vererek ilave borçlanma gereği ya da bıraktığınız anda kallavi bir zam. Örneğin kur artışına karşın doğalgaz, akaryakıt gibi ithal ürünlerin fiyatlarını sabit tutmak mümkün değil; doğalgazla elektrik üretiyorsanız, elektriğe zam yapamamanız bunun zararını bütçeden almanız halinde mümkün.