Hani Uluslararası Para Fonu IMF ile ilişkilerimiz bitti ya, hani onları parasını da 2013’e kadar ödeyip hayatımızdan tamamen çıkaracağız ya, inandıysanız çok safsınız. Bunu daha önce de yazıp, anlattım; biten sadece kağıt üzerinde bir evlilik. Yani sadece yeni bir anlaşması yapılmadı.
İlişkiler, 4. Madde kapsamında kesilmeksizin devam ediyor ve denetim-gözetimi kapsayan bu çerçevede tavsiye niteliğinde sunulan kararlara üye ülkelerin uyması zorunlu. Şimdi IMF’nin Türkiye’ye ilişkin 4. Madde Konsültasyon Ön Sonuç Raporu ortaya çıktı.
Raporda Türkiye ekonomisine övgüler dizip, sırt sıvazladıktan sonra satır aralarına da gerçekler sıkıştırılıyor. İç talepteki patlamaya dikkat çekilirken, talebi azaltma ve cari açığı azaltma girişimlerinin yaratacağı risklerin üzerinde duruluyor.
Bizlerin sorun olarak gördüğümüz mesele, IMF’ye göre ekonomik görünümün iyi olmaya devam etmesinin olmazsa olmazı. Çünkü ekonomik görünümün iyi olmasını ‘dış tasarrufların varlığına ve ithal ikamesi kapasitesine’ bağlıyor. Yani ‘iyi gözükmek istiyorsanız, bu işlerle uğraşmayın’ anlamına getiriyor.
Bitti mi? Hayır… Bunlar IMF’nin sadece ‘ekonominiz gayet iyi’ diyebilmeye devam etmesi için gerekli sözde tavsiyeler. Bir de talepleri var. Şüphesiz yine tavsiye niteliğinde… Nedir onlar? Döviz hareketlerine paralel ortaya çıkan enerji maliyetlerinin fiyatlara yansıtılması… Şimdi burada aklım karıştı. Birileri bunun serbest piyasaya göre belirlendiğini söylemiyor muydu? Madem serbest piyasaya göre fiyatlar oluşuyor, bu tavsiye de nereden çıktı?
Gelelim büyük talebe: Kıdem tazminatı reformu ve kayıtlı emek piyasasında daha büyük esneklik… Bugünlerde bazı aklı evveller daha önce tazminat alınamadığını, bunların devlette bir fonda toplanırsa güvence altına girebileceğini söylüyor. Ben de kendilerine soruyorum: Siz bu devlette para çıktığını gördünüz mü?
Kâh primlerin ödenmediği, kâh başka bahanelerle kimse bu kıdem tazminatı alamayacak. Ömrümüz olursa hep beraber şahit olacağız. Üstelik minimum çalışma süresini, tazminata hak kazanmak için bir yıldan yukarı çekiyorlar. 3, 5 hatta 10 yıl olsun diyen bile var. Ayrıca o fonun başka amaçlar için kullanılacağını da garanti ederim. Tıpkı deprem ya da işsizlik fonunda olduğu gibi… Yani o parayı unutun.
Emek piyasasındaki işsizlik ise daha büyük bomba… IMF diyor ki; ‘güvenceli iş hayatı da neymiş?’ Rapora göre geçici ve part-time istihdam üzerindeki kısıtlamalar azaltılmalı imiş. Yani ‘Sözleşmeli Türkiye’ yetmedi. Kısa süre sonra firmalarımızı almak yoluyla ele geçirecekleri Türkiye pazarında kılçıksız balık istiyorlar.
2012’de devreye girecek hizmetin serbest dolaşımına ne kadar da uygun tavsiyeler değil mi? Zaman zaman burada Ali yerine Hans, Fatma yerine de Helga çalışacak diyorum. Kimi inanıyor, kimisi gülüp geçiyor. Son sözüm gülüp geçenlere! Bugüne kadar anlaşma yapılmadığı süre de dahil, hiçbir zaman IMF’nin sözünden çıkmayan bu iktidar yeni sürprizlerle karşınıza çıkacak. Hazır olun… Çünkü anlaşılan IMF, mevcut durumdan çok da memnun değil. Der ki: Diz çöktüğünüz yetmiyor, sürünün.