Bu yılki IMF-Dünya Bankası Genel Kurulu toplantıları için hazırlanan dokümanlardan ilgi çekenlerden biri de Finansal İstikrar Raporu.
Raporun bir bölümü, dünya ve finans piyasasında oluşan yeni koşullar çerçevesinde uzun vadeli yatırımcıların yapısını ve davranışlarındaki değişimleri irdeliyor.
Gerek krizin etkilerinin gerekse halen sürmekte olan düşük faiz ortamının yatırımcıların görüşlerinde nasıl farklılıklar yarattığını gözlüyorsunuz.
YAPISAL DEĞİŞİM VAR
IMF uzmanları, Türkiye’nin de dahil olduÄŸu 17 OECD ülkesindeki verileri kullanarak bir deÄŸerlendirme yapmışlar.
Özet sonuçları şöyle:
■Genelde uzun vadeli yatırımcılar, portföy dağılımlarını ülkeler bazında çeşitlendirmişler. Portföylerini globalleştirmişler.
■Uzun vadeli fonları ellerinde tutan emeklilik fonları ve sigorta şirketlerinin ağırlıkları azalırken yatırım fonları, tasarrufları yönlendirmede daha fazla pay almaya başlamışlar.
17 OECD ülkesinde 1995 yılında 21.9 trilyon dolarlık büyüklüğe sahip bu üç finansal kurum, 2009 yıl sonunda portföy tutarlarını 60.3 trilyon dolara çıkarmışlar. Bunun içinde yatırım fonları 24 trilyon dolarla en üstte yer alıyor.
■Resmi sektörün gerek döviz rezervlerini gerekse ulusal refah fonlarını daha etkin kullanmaya başlaması ile uzun vadeli fon piyasasındaki önemleri giderek artıyor. Son verilere göre ulusal refah fonlarının elinde 4.7 trilyon dolar var. Resmi döviz rezervlerinin toplamı ise 10 trilyon dolar.
Tüm bu değişimlere ek olarak yaşanan küresel kriz ve düşük faiz ortamı, portföylerin seçimindeki kriterleri de etkilemiş.
Örneğin, uzun vadeli yatırımcılar artık ülkelerin pozitif büyüme performansına ve risklerindeki düşüşe bakıyorlar. Bu iki faktörü ön plana çıkarmış durumdalar.
Geçmişte en temel kriter olan faiz getirisi ya da farklılıkları önemini yitirmiş gibi görünüyor.
Buna karşı yatırımcılar, geçmişten farklı olarak olası tüm riskleri detaylı bir şekilde analiz ediyorlar. En küçük risklerin bile zarar yaratma ihtimallerini hesaplıyorlar. Piyasanın likit olup olmadığına bakıyorlar.
TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ
Türkiye’nin uzun vadeli dış kaynak çekmesinin önemini biliyoruz. Bu nedenle IMF uzmanlarının bu bulguları, gerçekçi bir strateji çizmemiz için bize yol gösteriyor.
Bu yolları şöyle özetleyebiliriz:
■Büyüme, uzun vadeli yatırımcılar için en başta gelen kıstas. Sürdürülebilir, iç talebe dayalı, dengeli ve riski az bir büyüme performansı bu tür yatırımcılar için her zaman olumlu olarak algılanıyor.
■Faiz farklılıklarının önemini yitirmesi Türkiye için bir şans. Hisse senedi ağırlıklı uzun vadeli yatırımcıları bize yönlendirmedeki bir engel böylece yumuşuyor.
■Risk faktörü ve bunun azaltılması bizim kontrolümüzde olan bir unsur. İstisnası uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları. Onlardan BBB notunu almadan emekli ve sigorta fonlarını çekmek zor.
â– Türkiye’nin ulusal refah fonları ve döviz rezervi fazla ülkeler nezdinde yoÄŸun bir biçimde giriÅŸimde bulunması gerekiyor. Uzun vadeli yatırıma gidecek para buralarda.
IMF-Dünya Bankası toplantılarını izlemek için Washington’a geldim. Toplantı öncesi yan etkinlikler bugün baÅŸlıyor. Birçok seminer, panel ve toplantı var.
İzlenimlerimi sizlerle paylaşacağım.