Akın Ekici… Türkiye’ye gönül vermiÅŸ bir avukat. Ama aynı zamanda ressamlık özelliÄŸiyle müthiÅŸ iÅŸlere imza atıyor. Daha önce katıldığım bir sergisinde karamsar renklerin arasından umut saçan eserleriyle dikkatimi çekmiÅŸti.
Geçtiğimiz günlerde yeni sergisinin açılışında bulundum. Öncelikle şunun altını çizeyim ki bu sergi ve ortaya koyduğu eserler, bir ülkenin kendisiyle yüzleşmesinde ve sorunlarını konuşmasında sanatın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bana kanıtladı.
Bir hukukçunun, sanatçı hassasiyetiyle tuvale yansıttığı bakış açısını görmenizi dilerim. Daha önce umudu bizlerle paylaşan sanatçı, bence bu kez de toplumsal iletişimsizliğimizi çok net sergilemiş.
Tamamen Türkiye’yi anlattığını düşündüğüm tablolarının tamamında, kalabalık yığınların birbirine küs ve diyalogsuz yaşamları adeta insanın yüzüne vuruyor. Şüphesiz Ekici sadece sorunu tespit etmekle kalmamış, bunun da ötesine geçip çözümü de sunmuş.
Kullandığı renklerdeki performansıyla toplumun renkli yani çok görüşlü olmasının getireceği ahengi, gücü hem bizlere sergilemiş, hem de birlikteliğin, iletişim halinde olmanın yaratacağı dinamizmi anlatmış.
İç içe geçmiş kısımlardan oluşan, her biri kendi hanesinde yaşayan bireyleri anlatan, inşaatlaşmanın bizleri nasıl yalnızlaştırdığını ve kopardığını yüzümüze vuran eserleri çok kıymetli. Hele Hüzn-ü Hazan isimli bir eseri var ki, o dev gökdelenlerin altında insanların nasıl yalnızlaştığını ve birbirinden koparak ezildiğini anlatıyor.
Elbette bunlar benim sergide gördüklerimden çıkardığım sonuçlar. Belki de bir başkasında, bambaşka etkiler yaratacaktır. Fakat her şey bir yana bu eserlerin bütünü ve ortaya koyduğu fikir dahi gösteriyor ki, bir toplumun ilerlemesi ya da sorunlarını çözmesi adına sanat çok önemli.
Esasen serginin açılışı bir anlamda ‘sanata evet’ kampanyasını da güçlendiriyor. Ustan aktör ve yönetmen Tamer Levent serginin açılışında yaptığı konuşmada da bunu anlattı. Daha önemlisi Akın Ekici’nin tam bir ‘sanata evet’ örneği olduğunun altını çizdi.
Çünkü bu kavram sanattan çok yaşama dair bir ‘işini doğru yapma’ felsefesini içeriyor. Sanatsal bakış açısı içerisinde meseleleri çok yönlü görmenin mesleklerle sınırlandırılamayacağını, çok iyi bir hukukçunun, aynı zamanda çok iyi bir ressam olarak da toplumun gelişmesine katkıda bulunacağını ifade ediyor.
Açıkçası Karbon Gallery’deki bu sergiyi gezmenizi öneririm. Ağustos ayının başına kadar açık olan sergide gördüğünüz tablolar aklınıza şu soruyu getirecektir: Neden birbirimizle iletişim kuramıyoruz?
Çünkü yalnızlaştırıldık. Herkesi hayata dair rakibimiz ve sorunlarımızdan anlamayan insanlar olarak görüyoruz. Bu da hem sorunları görmemizi, hem de çözüm üretmemizi engelliyor. Oysa bir başımızı kaldırsak, selamlaşsak, konuşsak, ekonomiden güvenliğe en çok sarılmaya ihtiyacımız olan şu günlerden ne kadar güçlü çıkabileceğimize inanamazsınız.
Sergiyi gezdikten sonra iyi düşünürseniz, işe karşılaştığınız, tanımadığınız insanlara selam vererek başlayın derim. Bunun yaratacağı etkiye inanamayacaksınız.
Ben Akın Ekici’ye resmederek bunları bana hatırlattığı ve Türkiye’nin en önemli sorunu olan, iletişimsizlik ve yalnızlaşmaya vurgu yaptığı için teşekkür ediyor ve ‘sanata evet’ diyorum.