Güven Sak’ın bugünkü yazısı
2017 yılının kötü sürprizi Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, iyi sürprizi ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron oldu. Bu, tespitimden kaynaklanan bir önyargı mı bilemiyorum. Ancak ben bugünlerde nereye baksam Fransa görüyorum. Hem de hep pozitif bir biçimde ve öncü bir rolde. Üstelik hiç sözünü de sakınmıyor doğrusu. Fransızlar için iyi bir durum. Türklerin iyice bakıp, nerede yanlış yapıyoruz diye düşünmesi lazım.
Fransa’yı hep pozitif öncü bir rolde görüyor olmamızın, elbette, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un yaptığı açıklamaların son derece makul ve yapıcı olması ile doğrudan alakası var. Bakın etrafınıza son günlerde her küresel hadisede Fransa makulü, dışlayıcı değil kapsayıcı olanı temsil ediyor. Kudüs meselesinde, İran hadisesinde. En son Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, tüm eleştirileri göğüsleyerek, Paris’te ağırladı ve bana sorarsanız sözlerinin arkasında duracak cesarete de sahip olduğunu gösterdi. Uzun bir süredir Avrupa’da hiçbir liderin gösteremediği cesareti göstererek, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında olası bir angajman sürecinin ilk adımını attı. İyi yaptı. Gerisinin gelip gelmeyeceği artık Türkiye’ye de bağlı. Ben fırsatların kazası olmaz diye hatırlatayım yalnızca.