Kazım ÇiloÄŸlu – Kutlamalar, hediye ve deÄŸer iliÅŸkisi…

Yeni bir yıla daha giriyoruz!

Aslında her zaman olduğu gibi, yeni yılda, bayramlarda, seyranlarda hatta toplumsal sevinçlerin ya da zorlukların yaşandığı ortamlara, hep birlikte ve aynı coşkuyla girdiğimizi sanırız. Ancak o günlük ya da anlık sevinç bittiğinde, gene kendi dünyamıza, yaşadığımız ortamın iyi ya da kötü koşullarına geri döner gerçeklerle yüz yüze kalıveririz…

Diğer yandan bu günlerin çok daha güzel geçmesi için sevdiklerimize, dostlarımıza bir hediye almak arzusu da, içimizde hep var ola gelmiştir.

Doğum günlerinde

Evlilik yıl dönümleri

Ve elbette

Bayramlar

Yılbaşı gibi büyük ve toplumsal kutlamalarda ise hediye alma, daha yaygın olunca, bu da tüketime yönelimi artırmakta ve piyasaları canlandırmaktadır.

Hiç kuşkusuz, olanağınız ve maddi geliriniz uygunsa?

Ama şunu biliriz ki gelir düzeyi en alt seviyede olanlar dahi, böyle günlerde bir hediye alamasalar da, o günkü yiyeceklerini olanaklar nispetinde, bayramdan bayrama ya da yılbaşından yılbaşına, biraz olsun çeşitlendirip o mutluluğu yaşamak ve paylaşmak için çaba harcarlar.

Televizyonların olmadığı dönemlerde, radyo müzik, eğlence yayınları, tombala gibi oyunlar, kuru yemiş ve ev yemekleri ile tatlı ve börekler, hem ucuz bir giderle karşılanıyor hem de toplumsal ortak ve eşit bir kutlamanın temelini oluşturuyordu…

Ama artık ekranlar var ve dayanılamayacak şekilde sunulan, insanın nefsine, özellikle de heveslerini uyandırmaya yönelik reklamlar, bu ortamı yerle yeksan etmiş ‘’tüketim olsun da, nasıl olursa olsun’’ anlayışı ile ve acımasızca izleyenleri de yanıltarak(!) gelirlerinden yüksek ve borçlanarak yapılan harcamalara yönlendirmektedirler.

Kredi kartına şu kadar taksit

Günde şu kadar liralık geri ödemeli, birkaç binlik nakdi krediler

Bu gün al, bir daha ki aya öde

Saklanma

Gizlenme

Üzülme

Cepten ara

Paralar cebinde

Finans kesimi böyle de, mağazalar, yeni deyimi ile AVM’ler çok mu farklı?

Onlarda illa kendi sattıkları ürün hediye olsun diye kampanya üstüne kampanya yapıyorlar…

Yüzde elli indirim

İki al bir öde

Bilmem kaç liralık ürün alırsanız(!) şu kadar para puan bizden

Olmadı, kredi kartına artı altı taksitte bizden

Say, say  harca, harca bitmez

Yeter ki mal satılsın, sonrasını düşünen yok!

Bu harcamalar eÄŸer ÅŸuursuz yapılır, ayaklar yorgana göre uzatılmaz ise bir günlük yanlış davranış beklide bir yıllık harcamalarınızı ve yaÅŸamınızı sıkıntıya sokacaktır hiç kuÅŸkusuz…

Oysa çok gelişmiş batı ülkeleri, armağan verecekleri kişiler aldığımı beğensin ve ona verdiğim değer oranında, pahalı olsun diye bir davranış içinde asla olmaz ve bu konuda oldukça alçak gönüllü davranırlar. Çünkü ilişkilerinde, gerçek sevgiye ve yardımlaşmaya değer verirler ve de armağan ile maddi değerini kişilerle göre kıyaslamazlar. Aksi durumlar ve aşırılıklarda zaten hoş görülmez.

Karşınızda ki sizi siz karşınızdakini gerçek anlamda, sayıyor ve seviyorsanız?  Değil bir mum, bir içinde şeker olan bir mendil, bir kitap hatta o kutlama gününde aramak ve hatırlamak bile yeterlidir.

Ama ne mümkün!

Sabahtan akşama yapılan bu reklamlar sayesinde, hediye alma zorunlu bir davranış haline gelmesi sağlanırken, diğer yandan hediye gelecek beklentisini de zirveye taşımaktadır…

Sonuç olanakları kısıtlı toplumun büyük bir kesimi için çok daha güzel geçmesi olanaklı bir gün ya da gece tam tersi içten içe hüsrana dönüşmektedir…

Kutlama illa hediye demek deÄŸildir.

Armağanı bedeliyle ölçer hale gelmiş toplumlar, maddi değerleri öne çıkarmış ve manevi değerlerinden de, bir o kadar uzaklaşmış demektir…

Asgari ücreti saptarken kılı kırk yaranlar, umarız ve dileriz ki toplumsal barış için, sevinci olduğu kadar milli gelirin paylaşımında da bir o kadar adil olmalıdırlar.

Sözün özü;

Reklamın da, hediyenin de bir haddi ve sınırı olmayan toplumların, iki yakası bir araya gelmediği gibi toplumsal huzuru da olmaz!

Üretmeden harcamak az gelişmiş ülkelere küresel sermayenin dayattığı en büyük kandırmacadır.

Mutlu yılları ülkeyi yönetenler yaratır. Onları da biz kendi ellerimizle sandıktan yaratırız…

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir