Atilla Yeşilada’nın bugünkü yazısı
Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve Smiths plaklarımı hatmettiğim dertli gecelerin hülya kadını Müjgan, niye beni bırakıp gittin? Yanında boyfriend diye taşıdığın o yarmanın Navigatör jipi, Rolex saati, Stanford diplomasi, edebiyat Nobeli varsa benim de insanlığım ve bu ölü sincap derilerine kazıdığım şiirlerim var, Müjgan. Her satırına senin aşkını döktüğüm o kan damlaları ile gözyaşlarımın harcından oluşan mürekkeple yazılan, o asla yayınlamayacak, benimle birlikte mezara gidecek şiirler.
Özgür bir dünyada yaşıyoruz, Müjgan. İsteyen whiskinin içine kolayı boca eder. Votkayı taze sıkılmış portakal suyuna da karıştırabilirsin, ya da Adana kebabın üstüne BBQ sosu döker, Versace takımın altına Adidas spor ayakkabı giyersin, Müjgan. Ama bir de hayatı kaliteli yaşamak var. Whisky sek içilir ve altına donsuz ekose kilt giyilir. Senin yanındaki öküz kilt nedir, bilir mi? Votka dişleri titreyinceye kadar buzda soğutulur sonra pikapta Rus Kızılordu Korosu Volga Marşı’nı söylerken fondiplenir. Şuşi yediğin çopsitikler kullanmadan önce birbirine sürtülür ki kıymık kalmasın. O tabakta verilen badem ezmesine benzeyen yeşil top yenmez, Müjgan, adamın poposundan roket alevi gibi çıkar, bir hafta hiçbir şeyin tadını alamazsın.
Ah Müjgan, ah. Ne günlere kaldık sen gittikten sonra. Atatürkçülüğü kolay sananlar var, onlar aşkı ne bilir, Müjgan? Anıtkabir’e gitmek, camilerde hutbe okutmak yetmez Müjgan. Benim sana aşkım gibi Atatürkçülük 24 saat bitmeyen, kor gibi yüreği dağlayan bir haslet, Müjgan. Atatürkçülük, modernlik, kültür, zerafet, devrimcilik, ilericilik ve Batı’dan intikam almak için en iyi yönlerini benimseyip onlardan 10 kat daha iyi olmak Müjgan.