Atilla Yeşilada’nın bugünkü yazısı
Dünya turumu tamamladıktan sonra Türkiye’nin şehvetli gündemine geçiş yapıyorum. Doğuştan ve su katılmamış bir sado-mazohist olmama karşın, bu gündemi yakından incelemekten öylesine bezgin düştüm ki, bodrumdaki kırbaç ve kelepçelerle dolu ”oyun odamı” kapatıp, Budist bir mabede “kentsel dönüşüm” yaptırdım, şimdi evin içi leş gibi Uzak Doğu baharatları kokuyor.
İlk ve muhtemelen son kitabım “Muhalif Bir Ekonomist’in Güncesinde” Türkiye’nin nasıl battığını anlatmaya çalıştım. Artık AKP’nin beni Türkiye Varlık Fonu yönetim kuruluna atayacağına dair pek umudum kalmadı, bugünlerde Yeni Takit’te köşe yazmam için teklif de gelmiyor. Bari Entellektüel Dürüstlüğe takılarak prim yapayım diyip, harbiden batıyor muyuz diye bir bilgi toplama turuna çıktım. Ama bulgularımı sizinle paylaşabilmek için önce bir tanım yapmam lazım.