TÜİK yılın ikinci çeyreÄŸinde de beklenin yüzde 8.8 büyüyerek ilk yarı büyümemizin yüzde 10.2 olduÄŸunu açıkladı. Geçen yılın son iki çeyreÄŸinde yüzde 5.3 ve 9.2’lik büyümeler gerçekleÅŸtirmiÅŸtik. Küresel durgunluk ve resesyon korkusu bu yılın ikinci yarısında geçen yıldan daha düşük bir büyüme yaÅŸayabileceÄŸimizi, yıl sonu yüzde 6-7 büyüme saÄŸlayacağımızı gösteriyor. Resesyon derinleÅŸirse bunun 4-5 seviyesine ineceÄŸi, resesyondan çıkışı gösteren iyileÅŸmelerde yüzde 8’e yükselebileceÄŸi   tahmini gerçekçi gözüküyor. Cari açık Temmuz rakamı da açıkta bir daralma olduÄŸunu ortaya koyuyor. Yılın ikinci çeyreÄŸinde beklenenin üzerinde yüzde 8.8 büyüme yaÅŸanınca ilk yarı büyümesi çift haneli olarak 10.2 gerçekleÅŸti. Sanırım bu büyüme rakamı Avrupa’nın en yüksek, dünyanın da en yüksek büyümeleri arasında yer alacaktır. Ancak yılın ikinci yarısında büyüme aynı hızda seyir göstermeyecektir. Temmuz ayı cari açığı ise geçen yılın Kasım ayından bu yana aylık 6-9 milyarlık açıkların altında inerek 5. 3 milyar dolara geriledi. Buna raÄŸmen geçen Temmuz’da yıllık 29 milyar 974 milyon olan yıllık cari açık bu yılın aynı döneminde 74 milyar 564 milyon dolar olarak gerçekleÅŸti. Cari açığın da seyrinde küresel yavaÅŸlamaya baÄŸlı olarak bir yavaÅŸlama beklemek yanlış olmayacaktır.
Türkiye 2002 yılından 2008 yılının son çeyreğine kadar 27 çeyrek büyümenin ardından küresel krizin etkisiyle daralma yaşamaya başladı. Ancak, 4 çeyreklik bir daralmanın ardından yeniden pozitif büyümeye geçti ve 7 çeyrektir bunu sürdürüyor. Şimdi özellikle Avrupa ve Amerika ekonomilerinde durağanlık ve resesyon tehlikesi olan dönemde bizim de yılın üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde ilk yarı büyümemizi sürdüremeyeceğimiz tahminleri ağırlık kazanmış durumda.
Geçen yıl ilk çeyreÄŸinde yüzde 12.2, ikinci çeyreÄŸinde 10.2 büyüme ile ilk yarı büyümesi bu yılın üzerindeydi. 2010 yılında üçüncü çeyrekte 5,3 dördüncü çeyrekte 9.2’lik büyüme ile yıllık yüzde 9’luk büyüme elde edilmiÅŸti. Bu yıl üçüncü çeyrekte geçen yıl benzeri bir oran tutturulsa bile son çeyrekte geçen yıl son çeyreÄŸine ulaşılması küresel konjonktür nedeniyle mümkün görülmüyor. O da bizim yılın ikinci yarısında yüzde 4’ler civarında bir büyüme yaÅŸamamız, yıl toplamında da yüzde 6-7 arasında bir büyüme yakalamamızla sonuçlanacağını gösteriyor.
Büyümenin süreceğini gösteren en önemli gösterge ilk yarıda yatırımlardaki hızlı büyümedir. İlk yarıda kamu yatırımları 6.9 artış gösterirken özel sektörde yatırım artışı yüzde 33.6 olarak gerçekleşti. Bu da ilk yarı yatırımlarının yüzde 31.1 artışına neden oldu. Doğal olarak bu yatırım artışı üretim artışına ve büyümenin sürekliliğine olumlu etki edecektir. Ayrıca, büyümeyi olumlu etkileyecek bir başka gösterge de tüketim harcamalarıdır. İlk yarı özel sektör tüketim harcamaları yüzde 10.8, kamu tüketim harcamaları da 7.3 artış gösteriyor. Bu da ikinci yarıda frenlense de onun da büyümeye pozitif etkisi olacaktır.
Ä°kinci yarıda büyümeye fren getirebilecek unsurların başında küresel durgunluk ve resesyon beklentisi geliyor. Bu alandaki olumsuz geliÅŸmeler Ekonomi yönetimimiz ve Merkez Bankası’nın frenleyici önlemler almasına ve büyümeyi aÅŸağıya çekmesine neden olabilir. Bütün bunlara karşın yıllık büyümenin yüzde 4-5 seviyesinin altına inmesi olası görülmüyor.
Cari açığın ise büyümede daralmayla birlikte ikinci yarıda daralması söz konusu olabilecektir. Geçen yıl ikinci yarıda 3- 7 milyar dolar arasında değişen aylık artışlarla cari açık 20 milyar dolayında bir artış göstermiştir. Bu yıl Temmuzdaki gerileme sürerse cari açıkta da yılsonunda bir gerileme beklemek söz konusu olabilir.
Bütün bunlar, büyüme ve cari açık hesaplarımızın da, ekonomi yönetimimizin alacağı kararların ve yeni önlemlerinde bu dönemde ağırlıklı olarak küresel geliÅŸmelerle yakından ilgili olacağını gösteriyor. Küresel resesyon korkusu sürer ve derinleÅŸirse, bizde de yeni önlemlerle büyüme oranı olumsuz yönde yıl için yüzde 4-5’lere revize edilecektir. Küresel resesyondan çıkışın sinyalleri ortaya çıkarsa yüzde 6-7 yılsonu büyüme oranı yüzde 8’lerin üzerini bile görebilecektir.
Osman Arolat