Türkiye’de işsizlik diye bir sorun yok değil mi? Rakamların söylediklerine inanırsınız, inanmazsınız sizin bileceğiniz iş ama ben çocuğuna iş isteyen çaresiz ana-babalardan bunaldım ve yüreğim acıyor.
Okuldan yeni mezun olan ya da işten atılan insanların yaşadıkları çaresizlik, insanın elini kolunu bağlıyor. Daha önce oğluna ya da kızına bir imkân olursa diye girişimde bulunan ebeveynler her fırsatta bana şunu soruyorlar. “Beni unutmadın değil mi?”
Elbette bunların içinde iş olanağı çıkan da çıkmayan da oluyor. Ama dramatik durum insanların çözüm mekanizmasını şaşırmış olmaları… Başbakan ne diyor? “Türkiye’de işsizlik hızla azalıyor.” Peki madem azalıyor da, ortadaki işsizler kim?
Büyümede ithalat ve sıcak para rüzgârını arkasına alarak dünya ikinciliği yakaladığından böbürlenen Türkiye, ağustos ayında 66 milyon TL’lik işsizlik ödeneğini kimlere aktardı? Üstelik bunlar sadece kayıtlı çalışıp, işsizlik fonundan yararlanma hakkı edinen 42 bin 619 kişi…
Madem bu ülkede işsizlik diye bir sorun yok, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ifadesiyle kendisine milletvekillerinin ve hatta bakanların bile çocukları için başvurmalarının sebebi ne?
Aslında bu tartışmaların hepsi boş… İster kabul edin, ister etmeyin. Bu ülkenin bir numaralı sorunu işsizliktir ve sokaklar işsiz kaynıyor. Peki diyeceksiniz ki ‘nasıl büyüyoruz?’
Bu ülkede sıcak para miktarı 105 ile 120 milyar dolar arasında geziniyorsa, ilk 7 ayda ülkeye giren kaynağı belirsiz 10,6 milyar dolar varsa, cari açık 7 ayda geçen yıla göre yüzde 113 artıyor, bugün itibariyle 50 milyar dolara, yıllık bazda da 75 milyar dolara dayanıyorsa o ülkede kimseye iş bulamazsınız.
Çünkü bu ülke üretmeden, tüketerek büyüyor. Daha doğru bir tabirle tükenerek büyüyor. Birileri çıkıp ‘başarı ekonomi palavrası’ sıkarken, söylenenleri doğru kabul edip, açıklanan işsizlik rakamlarına inanıp, ‘beni unutmadın değil mi’ diye vatandaşa sesleniyorum.
Elbette gençlerimiz için hepimiz elimizden geleni yapalım. Fakat araya birilerini koyup, iş arayacağınıza ekonomi yönetiminin, kabinenin, hatta Başbakan’ın kapısına dayanın. Muhatabınız ben, Ali, Veli, Fatma ya da TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu olmasın.
Gidin ve dünyanın en yanlış zamanda, yanlış politikalarını uygulayanları sorgulayın. Gelen kömürü reddedip, ‘bize iş ver, iane değil’ yanıtı verin. Kısacası vatandaş olun.
Kimsenin ‘hamili kart yakınımdır’ sözüne ihtiyacınız yok. Siz asilin ta kendisisiniz. Gidin ve bizleri bu duruma düşürenlerden hesap sorun. İşte o gün, bu ülkenin kaderinde en büyük kırılmayı sağlayacaksınız.
Aksi takdirde siz dost kapılarında çocuğuna iş ararsınız, birileri yalan yanlış bilgilerle ülke yönettiğini iddia etmeye devam eder. Ne olur vatandaş olup, hakkınızı arayın.