Elbette halk oylamasının vaki sonuçlarının, finans sistemine yansımalarının var sayımlarından, dem vuruyoruz!
Aslında bizim bu konuda yerli olarak oy hakkımız var ama yabancının oy hakkı yok…
O nedenle biz oy kullanacağız yabancı bu sonuca göre tavır alacak. Bu neden çok önemli derseniz? Hepimiz çok iyi biliyoruz ki biz bütçesi fazla veren bir ülke olmadığımız gibi bütçe açığı fazla ve bu açığı her yıl yabancıdan borçlanarak kapamak zorunda olan bir ülkeyiz!
Demek ki çıkan sonucun şekline göre yabancı tavrını alacaktır. Yabancının hatta yerli bile olsa yatırım ve finans kurumlarının paraları, emanettir ve bizzat kendilerinin kazandıkları birikimler değil, ona güvenip emanet eden ve yasalarla korunan, yabancı, yerli birikimcilerin parasıdır(!)bunu çok iyi anlamamız gerekir…
Bunu neden önemsiyoruz?
Paranın bir yerden diğer yere gitmemesi için bulunduğu yerin çok güvenilir olması ve uluslar arası hukuksal güvencelerin geçerli olması gereklidir…
Bir ülkede bankaların, finans kuruluşlarının, borsanın, hazine kağıtlarının ve yatırımcıların çoğunlu yabancılardan oluşuyorsa? Bu anca berrak bir ortamda kalıcı olabilir. Aksi durumlarda mutla güvenli limanlara demirleyecektir.
Böyle bir durumda elbette borsanın düşmesi, dövizin ve altının yükselmesi ile yerel paraların değer kaybetmesi elzemdir!
Hali hazırda mevcut yabancı kalıcılığı ise her halde halihazır da ki sisteme olan güvendendir. 16 Nisan sonrasında durum değişmediği taktir de muhtemelen bu güne kadar çıkan yabancı sermaye geri dönecek ama tersi durumda acele etmeyip enine boyuna durumu değerlendirip ona göre bir karar verecektir ki bu da ekonomik sıkışıklıkların artarak devam etmesini sağlayacaktır…
Sözün özü;
Para ürkerse, para sahibi panikler, ekonomi ise kriz geçirir!