Bir kabahatli daha çıktı ‘’enflasyon’’a düş diyoruz, düşmüyor, laf dinlemiyor ve ha bire yükseliyor…
Bakın dolarda en sonun da tırstı ve gerisin geri, korku belası düşmeye başladı!
Elin yabancı parası, korkup önünü ilikliyor ama bizim enflasyon(!)efelendikçe efeleniyor…
Hadi enflasyonun kabadayılığı, esip kükremesi, koftan diyelim ama mevduat faizleri de karşısına dikilip, ben burada iken, sen de kim oluyorsun diyemiyor…
Neden?
O hepsinde korkak ve sindirilmiÅŸ vaziyette!
Sıkıysa sokağa çıkmaya kalksın, yer yerinden oynuyor ve apar topar, gerisin geri çat kapı içeride
Çıkıp çıkacağına bin pişman hatta hain ilan ediliyor…
Åžimdi ne olacak?
Dolar neden geri çekiliyor?
Borsa nereye gider?
Mevduat faizleri ne olacak?
Bono ve tahvil faizleri daha da çıkar mı?
Altın yataya mı girdi?
Diye, bir değerlendirme yapalım derken, anayasa değişiklikleri ve referandum için siyasiler meydanlara çıkıverdi!
Şöyle bir kulak kabartalım, neye evet, neye hayır diyeceğimizi, belki daha iyi anlarız derken, en büyük yanılgıyı da burada yaşadık…
Tüm söylemler, maddeler üzerine değil de, vaade dayalı ve futbol takımı tezahüratı düzeyinde kaldı…
Hadi ‘’hayır’’ için bir gerekçeye ihtiyacımız yok, zira hayır dediğimiz zaman, bildiğimiz bir sistem ve uygulama ve de en azından, geçmişi olan, yerleşmiş yönetim ve kurumlar aynen yerli yerinde kalacak ama ya ‘’evet’’ in sonunda neler ve nasıl değişime uğrayacak? İşte bu biraz karışık ve anlaşılmaz gözüküyor gibi!
Savunmak için söylenen tek şey ise ‘’yürütmenin’’ daha hızlı olacağı tez olarak ortaya atılıyor…
Yürütmenin zorlandığı ya da yavaş çalıştığını ise anlamakta zorlanıyoruz!
Neden mi?
Bakın, on beş yıllık geçmişteki oy çoğunluğu ve istikrarlı tek parti yönetimine ve yapılan özelleştirmelere?
Hangisinde zorlanılmış ve dirençle karşılaşılmış ki?
Ekonomik kararlarda ki rahatlıklar, yapılaşmalarda ki özgürlükler, krediler, dış borçlanmalar, faize ve dövize yapılan müdahalelerde, ne gibi engeller oluştu ki ‘’yürütme’’ hızlanacak deniyor?
Bakın, OHAL de, yarıyılını geride bıraktı ve bu ortamda bile ‘’varlık Fonu’’ ile ülkenin son kalan milli kurumları da, devrediliverdi!
Fon yönetimi de açıklandı…
Yani şimdi, yeni değişiklikler ‘’ yürütmeyi’’ bundan daha hızlı hale getirecekse?
Vay halimize…
Allah göstermesin, ya şoför hata yapar ya da bu hızla önümüze bir şey çıkarsa?
Yandı gülüm keten helva…
SaÄŸ kalana aÅŸk olsun!
Acaba, gerçekten sorun yürütmenin hızında ya da yürütmenin yetkilerinin azlığında ve ya çift başlılığında mıdır?
Yoksa yürütmede ki beceri ve liyakatin öne çıkarılmamasında ya da yeterliliğinde midir?
İşte bu karar vermede ki en önemli etken ve cevap bulunması gereken soru olsa gerekir ki yapılacakların, çözüme hizmet mi edeceği yoksa sorunların katlanarak devam mı edeceğine kani olalım!