Erol Gürcan – 2017 Yılı 1. Enflasyon Raporu Basın Toplantısından Notlar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bugün 10:30’da gerçekleştirdiği basın toplantısı ile yılın 1. Enflasyon raporunu yayınladı. Raporda, TCMB’nin para politikası kararlarına temel oluşturan iktisadi görünüm ile makroekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmeleri paylaşılmakta ve son üç aydaki gelişmeler doğrultusunda güncellenen orta vadeli enflasyon tahminleri ile para politikası duruşu sunulmaktadır. TCMB Başkanı’nın toplantı sırasında yaptığı açıklamalar piyasa ve özellikle kur tarafında çok önemli bir etki bırakmasa da; toplantının ardından kur tarafında bir miktar yukarı yönlü hareket geldiği görüldü.

Enflasyon tahminleri yukarı revize edildi…

Yılın ilk enflasyon raporuyla birlikte Ekim 2016 döneminde son rapora kıyasla 1.5 puan artışla 2017 yılsonu TÜFE tahmini % 8.0 seviyesine;  2018 yıl sonu TÜFE tahmini 1 puan artışla % 6 seviyesine revize edilirken; 2019 yıl sonu itibariyle TÜFE’nin % 5 seviyesinde istikrar kazanacağının öngörüldüğü ifade edildi. Yapılan yukarı yönlü revizeleri yerinde değerlendirmekle birlikte yıl içinde aşağıdan ziyade yukarı yönlü yeni revizelere ihtiyaç duyulabilme ihtimalini daha yüksek görüyoruz. Ancak, geleceğe ilişkin enflasyon beklentilerinin şekillendirilmesi ve yönetilebilmesi açısından açıklanan rakamların uygun olduğunu düşünüyoruz. Yıllar itibariyle bakıldığında TCMB’nin 2006 yılı itibariyle geçtiği açık enflasyon hedeflemesi rejimi kapsamında açıkladığı enflasyon tahminleri ile gerçekleşmelerin önemli ölçüde sapma gösterdiği görülmekle birlikte; yıllık ortalama enflasyon gerçekleşmelerinin TCMB tahminleri doğrultusunda ağırlıklı olarak aşağı yönlü bir seyir izlemekte olduğu da görülmektedir. Dolayısıyla, yıllık tahminlerin yakalanıp yakalanmamasından ziyade enflasyonun yıllar itibariyle TCMB hedeflerine yakınsayan bir seyir izliyor olmasını çok daha önemli olduğunu not etmekte fayda bulunmaktadır.

Sıkı Duruş Vurgusu öne çıktı…

TCMB Başkanı Çetinkaya’nın konuşması ve soru&cevap bölümünde yaptığı açıklamalarda; para politikasında atılan adımlardan ziyade politika duruşuna odaklanılması gerektiği, mevcut duruşun sıkı olarak korunduğu ve ihtiyaç duyulması hâlinde ilâve sıkılaştırma tedbirlerinin alınabileceği konusunda önemle vurgu yaptığı görüldü. Yapılan bu vurgunun önümüzdeki günlerde TCMB’nin yeniden piyasa tarafından bir teste maruz kalmasına yol açıp açmayacağını ise izleyip göreceğiz. Enflasyon tarafında kalıcı bir düşüş görülmedikçe, risk priminde ve oynaklıklarda azalma görülmedikçe mevcut sıkı duruşun sürdürüleceği ifade edildi. Ayrıca, yakın dönemde alınan para politikası önlemlerinin sağlıklı etkilerinin zaman içerisinde görülmesinin beklenmesi gerektiğini hatırlatarak, yine de, şimdiden oldukça kısa vadede olumlu sonuçların alındığı ifade edildi. Buna ek olarak, Finansal İstikrar Komitesi’nin özel sektör borçluluğuna ilişkin detaylı bir inceleme yaptığı ve alınmasının faydalı olabileceğini düşündüğü önlemlere ilişkin çalışma yürüttüğü; bu kapsamda yakın dönemde bazı açıklamaların gelebileceğinin sinyalini vermesi de dikkat çeken bir diğer unsurdu.

Enflasyondaki yukarı risk, faizler için de yukarı potansiyel oluşturuyor…

Bugünkü toplantıda verilen mesajlarla birlikte özellikle yılın ilk yarısında enflasyondaki ciddi yukarı yönlü riskleri de dikkate alarak 16 Mart 2017 gerçekleştirilecek olan yılın ikinci Para Politikası Kurulu toplantısında da faizlerde yukarı yönlü ayarlamalar yapılabileceğini değerlendirmekteyiz. Ancak, bu toplantıya kadar uzun bir dönem olması nedeniyle henüz net ve sağlıklı bir tahminde bulunmak mümkün görünmemektedir. Diğer taraftan, TCMB’nin mart ayındaki toplantısında; Fed’in hem ocak (31 Ocak – 1 Şubat) hem de mart  ayındaki (14 – 15 Mart) kararlarını ve bunların piyasalardaki yansımalarını gördükten sonra bir karar verecek olması da önemli bir takvim avantajı olarak not edilebilir.

Erol Gürcan

Basın toplantısı esnasında alınan önemli konu başlıklarına ait daha detaylı notlar aşağıda aktarılmıştır. Ayrıca, TCMB tarafından raporun tamamına burayı; TCMB Başkanı Çetinkaya’nın basın toplantısı sırasında yaptığı sunuma ise burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz. Yılın 2. Enflasyon Raporu 28 Nisan 2017 tarihinde yayınlanacak.

Önemli Rakamlar

Varsayımlar

  • Petrol fiyatları: Yakın dönem geliÅŸmeleri çerçevesinde Ekim Enflasyon Raporu’nda 54 ABD doları olarak varsayılan ham petrol fiyatı için 2017 yılı ortalaması 57 ABD dolarına yükseltildi.
  • Ä°thalat fiyatları: ABD doları cinsinden ithalat fiyatları, ham petrol dışındaki emtia fiyatlarının görece düşük seyrine baÄŸlı olarak 2017 yılı için sınırlı miktarda aÅŸağı yönlü güncellenirken; TL cinsinden ithalat fiyatlarında belirgin bir yukarı yönlü güncelleme oldu.
  • Gıda fiyatları: 2016 gıda enflasyonu öngörülerle uyumlu gerçekleÅŸirken; son dönemdeki olumsuz hava koÅŸulları ve TL’deki deÄŸer kayıplarının etkileri nedeniyle 2017 için bir önceki raporda % 7 olarak duyurulan gıda enflasyonu % 9’a revize edildi (Turizmdeki yavaÅŸlamanın gıda talebi üzerinde süregelen etkisi ve Gıda Komitesi kapsamında alınacak tedbirlerin yükseliÅŸi kısmen sınırlayacağı da göz önüne alınarak).
  • 2017 ve sonrası için tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefini aÅŸmayacağı ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı varsayıldı.
  • Maliye politikasının orta vadeli duruÅŸu için 2017-2019 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alınmakta. 

Orta Vadeli Öngörüler

Yukarıdaki varsayımlardaki değişiklikle birlikte;

  • 2017 yılsonu TÃœFE tahmininde;
    • Türk lirası cinsinden ithalat fiyatı varsayımlarındaki yukarı yönlü güncelleme 1.3 puan,
    • İç talepteki toparlanmanın önceki öngörüden daha yavaÅŸ olabileceÄŸine iliÅŸkin göstergeler nedeniyle çıktı açığındaki aÅŸağı yönlü güncelleme -0,4 puan ,
    • 2017 yılı gıda enflasyonu tahminlerindeki yukarı yönlü güncelleme 0,4 puan,
    • 2016 yıl sonu enflasyonunun önceki tahmine göre yüksek gerçekleÅŸmesi ve çekirdek enflasyon göstergelerindeki yükseliÅŸ 0,2 puan

olmak üzere toplam 1.5 puanlık yukarı revize yapılmıştır.

  • 2018 yıl sonu tüketici enflasyonu tahmininde;
    • TL cinsinden ithalat fiyatlarındaki artış 1 puan;
    • enflasyon eÄŸilimindeki yükseliÅŸ 0,2 puan katkı yaparken;
    • çıktı açığındaki aÅŸağı yönlü güncellemenin bu etkilerin 0,2 puanını telafi edeceÄŸi

değerlendirilerek 1 puanlık yukarı revize yapılmıştır. Buna göre, TÜFE’nin % 70 Olasılıkla;

  • 2017 yılı sonunda orta noktası % 8.0 olmak üzere % 6.6 ile % 9.4 aralığında,
    • Önceki: 2017 yılı sonunda orta noktası % 6.5 olmak üzere %70 olasılıkla % 5.0 ile % 8.0 aralığında,
  • 2018 yılı sonunda orta noktası % 6.0 olmak üzere % 4.2 ile % 7.8 aralığında,
    • Önceki: 2018 yılı sonunda orta noktası % 5 seviyesinde istikrar kazanacak,
    • 2018 yıl sonunda yüzde 6’ya gerileyeceÄŸi öngörümüsü enflasyona odaklı para politikası duruÅŸunun yanı sıra, birikimli döviz kuru etkilerinin ortadan kalkacağı ve iktisadi faaliyetin ılımlı seyredeceÄŸi bir görünüme dayanmaktadır.
  • 2019 yılında % 5.0 düzeyinde dengelenecek.
    • Önceki: Orta vadede ise % 5 düzeyinde

Öne Çıkan Noktalar

  • Küresel Görünüm
    • Kasım 2016’daki ABD seçimleri sonrasında küresel ekonomiye iliÅŸkin belirsizlikler artarak devam etti.
    • ABD’de destekleyici maliye politikasıyla büyümenin ivme kazanacağı ve Fed’in para politikasını öngörülenden hızlı sıkılaÅŸtıracağı beklentileri güçlendi.
      • Buna baÄŸlı olarak, yılın son çeyreÄŸinde;
        • GeliÅŸmiÅŸ ülke faiz oranlarında artışlar yaÅŸanır ve ABD doları deÄŸer kazanırken;
        • Kasım ayından itibaren sermaye akımlarının geliÅŸmekte olan ülkelerden geliÅŸmiÅŸ ülkelere yönelmesine yol açtı.
      • Yurtiçi Görünüm
        • Küresel piyasalarda yaÅŸanan oynaklığın yanı sıra, jeopolitik geliÅŸmeler ve belirsizlikler 2016 yılının dördüncü çeyreÄŸinde yurt içi finansal piyasaların dalgalı bir seyir izlemesine neden oldu.
          • Türkiye döviz kuru ve piyasa faizlerinde diÄŸer geliÅŸmekte olan ülkelerden olumsuz ayrıştı.
          • Bu dönemde, diÄŸer geliÅŸmekte olan ülkelerde olduÄŸu gibi Türkiye’den de portföy çıkışları yaÅŸandı ve tahvil piyasasındaki çıkışlar hisse senedi piyasasına göre daha belirgin oldu.
        • Para Politikası
          • 2016’da enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici politika duruÅŸu korundu.
            • YaÅŸanan birçok önemli ÅŸoka raÄŸmen 2016 yılı Mart ve Eylül ayları arasındaki dönemde koridorun üst bandı ölçülü adımlarla 250 bp indirilerek para politikasında sadeleÅŸme sürecine devam edildi.
            • Sonraki aylarda ağırlıklı olarak artan belirsizlik ve kur tarafında artan tansiyon nedeniyle ekim ve aralık aylarında faizlerde deÄŸiÅŸikliÄŸe gidilmezken; kasım ayında küresel belirsizliklerdeki artış ve döviz kuru hareketlerinin, enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını bozmasını engellemek amacıyla, bir miktar parasal sıkılaÅŸtırma gerçekleÅŸtirerek marjinal fonlama faizini 25 baz puan, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını ise 50 baz puan yükseltilerek 2008 yılından bu yana ilk kez konvansiyonel bir sıkılaÅŸtırma adımı atıldı.
          • 2017 yılının Ocak ayında ise, makro çerçeve ve iktisadi temeller deÄŸiÅŸmediÄŸi halde döviz piyasasında gözlenen aşırı hareketlilik karşısında dinamik ve farklı likidite araçlarını da içeren bir sıkılaÅŸtırma çerçevesini uygulamaya koyuldu.
            • 12 Ocak 2017 tarihinden bu yana 1 hafta vadeli repo ihalelerine ara verildi
            • 16 Ocak’tan itibaren marjinal fonlamanın da sınırlandırılmasının etkisiyle gerekli görülen günlerde sistemin fonlama ihtiyacının bir kısmını geç likidite penceresi borç verme faiz oranından karşılanmakta.
            • 17 Ocak’ta Türk Lirası ve döviz likiditesi yönetimindeki esnekliÄŸi ve araç çeÅŸitliliÄŸini artırmak amacıyla Türk Lirası Depoları Karşılığı Döviz Depoları piyasasını açıldı.
            • 24 Ocak tarihindeki PPK toplantısında ise döviz kurlarında gözlenen aşırı hareketliliÄŸin etkisiyle enflasyon görünümünde oluÅŸabilecek bozulmayı sınırlamak amacıyla parasal sıkılaÅŸtırmanın güçlendirilmesine karar verilerek; marjinal fonlama faizini 75 baz puan artırarak % 9.25’e, geç likidite penceresi borç verme faiz oranını ise 100 baz puan artırarak % 11’e yükseltildi.
          • TCMB, temel amacı olan fiyat istikrarı doÄŸrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecek. Ä°htiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaÅŸtırma yapabileceÄŸi gibi; döviz piyasasında iktisadi temellerle uyumlu olmayan saÄŸlıksız fiyat oluÅŸumları gözlenmesi halinde likidite araçları ile gerekli tedbirler alınacak.
  • Enflasyon
    • 2016 yılı Temmuz ayı sonrasında kademeli bir yavaÅŸlama eÄŸilimi sergileyen tüketici enflasyonu Kasım ayında yüzde 7 ile Ekim Enflasyon Raporu tahminlerinin alt bandına yakın gerçekleÅŸse de aralık ayında iÅŸlenmemiÅŸ gıda fiyatlarındaki oynaklık ve tütün fiyat ayarlamalarının da etkisiyle önemli bir oranda artarak yılı yüzde 8,53 ile tahmin üst bandının üzerinde tamamladı. Ä°ÅŸlenmemiÅŸ gıda ve tütün dışı enflasyondaki artış ise daha sınırlı oldu. Bu geliÅŸmede Türk lirasındaki deÄŸer kaybı ve vergi ayarlamalarının etkisi öne çıktı.
      • TL’deki belirgin zayıflamanın ilk yansımaları kur geçiÅŸkenliÄŸinin hızlı olduÄŸu enerji fiyatları üzerinde gözlendi. Bu etkiye ek olarak ham petrol fiyatlarının da yükselmesiyle enerji enflasyonu hızlı bir artış kaydetti. Döviz kurundaki artış temel mal grubu enflasyonunu da olumsuz etkiledi.
      • BaÅŸta tütün ürünlerine yönelik olmak üzere son dönemde yapılan vergi ayarlamaları enflasyon üzerinde belirgin bir yukarı yönlü etki yaptı. Kasım ayında otomobillerde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) düzenlemesi yapıldı; Aralık ayında ise alkollü içecek ve tütün ürünlerinin ÖTV oranı 2016 yılı Ocak ayındaki vergi artışının ardından ikinci kez yükseltildi. Böylelikle, 2016 yılında vergi ayarlamaları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyona katkısı tarihsel ortalamaların oldukça üzerinde gerçekleÅŸti.
        • Yılın son çeyreÄŸinde temel mal grubu fiyatları alt gruplar bazında farklılık arz etti;
          • giyim, mobilya gibi gruplarda enflasyon yavaÅŸlarken iç satışların nispeten güçlü olduÄŸu sektörlerde enflasyonda yukarı yönlü bir eÄŸilim kaydedildi.
          • Hizmet enflasyonu, gıda enflasyonundaki ılımlı görünüm ve talep koÅŸullarındaki zayıf seyre karşın, özellikle reel birim iÅŸgücü maliyetleri ve Ä°stanbul ili baÅŸta olmak üzere kiralarda yaÅŸanan artışa baÄŸlı olarak yüksek seyrini korudu.
          • Yılın sonuna doÄŸru üretici fiyatları kaynaklı baskılar belirginleÅŸti, özellikle Aralık ayında yayılım endekslerine göre fiyat artırma eÄŸilimi güçlendi. Bu görünüm altında, çekirdek göstergelerin ana eÄŸilimi Aralık ayı ile birlikte yukarı yönlü bir seyir izledi.

Özetle, yakın dönemde enflasyon görünümü iktisadi faaliyetin sınırlayıcı etkisine rağmen vergi artışları, güçlenen maliyet yönlü baskılar ve gıda fiyatlarındaki kısmi yükseliş sonucunda bozuldu.

  • Büyüme
  • Ä°ktisadi faaliyet yılın üçüncü çeyreÄŸinde dönemlik bazda daralırken (çeyreklik bazda -% 2.7, yıllık bazda – % 1.8), mevcut göstergeler dördüncü çeyrekte ana eÄŸilimde ılımlı bir toparlanmaya iÅŸaret etmekte.
    • 2016 yılının 3. çeyreÄŸinde, uzatılan bayram tatilleri ve Temmuz ayı ortasındaki olumsuzluklara baÄŸlı olarak gerçekleÅŸen iÅŸgünü kayıplarının faaliyet üzerinde olumsuz etkileri gözlendi. Bu sebeple, iktisadi faaliyetteki ana eÄŸilimin yavaÅŸlama yönünde olmakla birlikte açıklanan verilerin ima ettiÄŸi kadar zayıf olmadığını deÄŸerlendiriliyor.
      • Normal takvim etkilerine ek olarak, söz konusu iÅŸ günü kayıplarının da etkileri dışlandığında, üçüncü çeyrekte iktisadi faaliyetin yıllık bazda daralma yerine sınırlı bir büyüme kaydettiÄŸini tahmin ediliyor.
    • 2016 yılı son çeyreÄŸine iliÅŸkin göstergeler, iktisadi faaliyette, üçüncü çeyrekteki iÅŸ günü kayıplarının telafisine baÄŸlı teknik toparlanma haricinde ılımlı bir büyümeye iÅŸaret ediyor.
      • Alınan tedbir ve uygulamaya koyulan teÅŸviklerin etkisiyle artan kredi kullanımının yanı sıra, vergi ve döviz kuru artışlarının fiyatlara yansıyacağı yönündeki beklentiler dayanıklı tüketim mallarına talebi canlandırdı.
        • Ancak, dayanıklı mallar haricinde kalan ürünlere olan talep zayıf seyretti ve son çeyrekte özel tüketim talebindeki toparlanmanın sektörel yayılımı sınırlı kaldı.
      • Yatırımlardaki toparlanma ise tüketim harcamalarına göre daha yavaÅŸ oldu. Bu bilgiler ışığında, yurt içi talepte son çeyrekte yıllık bazda ılımlı bir artış öngörülmekte.
      • Önümüzdeki dönemde dış ticaret hadlerinin cari açık üzerinde süregelen olumlu etkisinin azalması beklenmekle birlikte, Rusya ile iliÅŸkilerin normalleÅŸmeye baÅŸlaması ve TL’deki deÄŸer kaybının net ihracata desteÄŸinin dönemlik toparlanmayı destekleyeceÄŸi deÄŸerlendiriliyor.
  • Cari Açık
    • Emtia fiyatlarının olumlu etkisinin önümüzdeki dönemlerde kademeli olarak azalması, ancak net mal ihracatındaki toparlanma ile iyileÅŸmenin devam edeceÄŸi deÄŸerlendiriliyor. Önümüzdeki dönemde, turizm görünümünde kayda deÄŸer bir iyileÅŸme sinyali olmamasına raÄŸmen, alınan destekleyici teÅŸvik ve tedbirlerin katkısıyla iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma eÄŸiliminin devam etmesi bekleniyor.
      • Son dönemde TL’deki deÄŸer kaybı ile diÄŸer iç ve dış geliÅŸmeler sonucunda belirsizlik algısının yükselmesinin, yurt içi talebi hem tüketim hem yatırım kanalından sınırlayabilmesi muhtemel.
      • Küresel büyüme görünümü ve geliÅŸmiÅŸ ülke para politikalarına iliÅŸkin belirsizlikler, sermaye akımlarının zayıf seyri ve jeopolitik geliÅŸmeler, yakın dönemde olduÄŸu gibi 2017 yılında da büyüme üzerinde aÅŸağı yönlü risk oluÅŸturmakta.
      • Öte yandan son dönemde alınan teÅŸvik ve tedbirlerin olası gecikmeli etkileri yukarı yönlü bir risk unsuru olarak belirtilebilir.
    • Cari denge tarafında iyileÅŸmenin sürmesi bekleniyor. Emtia fiyatlarındaki artışa karşılık, büyümedeki ılımlı görünümün önümüzdeki dönemde ithalat artışını sınırlayacağını tahmin edilmekte. Çevre ülkelerle normalleÅŸmeye baÅŸlayan iliÅŸkiler, Avrupa BirliÄŸi ülkelerinin talebindeki artışın devam etmesi ve jeopolitik geliÅŸmelerin sınırlayıcı etkilerine raÄŸmen ihracatın pazar çeÅŸitlendirme esnekliÄŸinin olumlu etkileriyle cari dengenin 2017 yılında iyileÅŸeceÄŸi öngörülüyor.

 

  • Kredi Büyümesi
    • Finansal sistemi destekleyici makroihtiyati politikalar, TCMB likidite tedbirlerinin gecikmeli etkileri ve kamu teÅŸvikleri sayesinde, son aylarda kredi kullanımında toparlanma eÄŸilimi gözlendi
      • 2016 yılının son çeyreÄŸinde,
        • Ticari kredilerin TL krediler kaynaklı olarak sınırlı bir oranda arttığını; tüketici güvenindeki kısmi toparlanma ve yapılan düzenlemelerin gecikmeli etkileriyle tüketici kredilerindeki artış eÄŸiliminin güçlenerek devam ettiÄŸi görüldü. Tüketici kredilerinin alt kalemlerine bakıldığında artışın genele yayıldığı görülmekte.
        • Önceki dönemlerde kredi ve mevduat faizlerinde görülen düşüş eÄŸilimi yurt içi ve yurt dışı finansman koÅŸullarındaki sıkılaÅŸmanın etkisiyle 2016 yılı son çeyreÄŸinde duraksadı ve kredi koÅŸullarındaki sıkılık devam etti. Öte yandan, küçük ve orta ölçekli iÅŸletmelere verilen TL kredi faizleri yılın son çeyreÄŸinde destekleyici kamu politikalarının etkisiyle geriledi.
  • Raporda çeÅŸitli güncel konulara iliÅŸkin analizlerin yer aldığı kutular
    • Kutu 1: Son Dönemde Küresel Belirsizlikler ve Etkileri – Sayfa 24
    • Kutu 2: TÃœFE ve Alt Gruplarda Ä°thalat Fiyatları ve Döviz Kuru GeçiÅŸkenliÄŸi Ãœzerine – Sayfa 39
    • Kutu 3: Türkiye İçin Bir Ä°ktisadi Belirsizlik Göstergesi – Sayfa 51
    • Kutu 4: Alternatif Göstergelerle Çıktı Açığına Bakış – Sayfa 55
    • Kutu 5: Reel Dış Ticaret Açığı ile Milli Gelir Ä°liÅŸkisinin Zayıflaması ve Kredi Büyümesi – Sayfa 60
    • Kutu 6: Açık Piyasa Ä°ÅŸlemleri Menkul Kıymet Portföyü Büyüklüğü ve Kesin Alım Ä°ÅŸlemleri – Sayfa 78
    • Kutu 7: Kamu Harcama Çarpanının Ä°ÅŸ Çevrimlerine Duyarlılığı Sayfa 87
    • Kutu 8: 2016 Yıl Sonu Enflasyon Tahminlerinin DeÄŸerlendirilmesi Sayfa 97

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir