Önümüzde sadece halk oylamasına kadar geçecek iki aylık dönem değil, ondan sonrası da çok belirsizlikler taşıyor.
Diyelim ki halkoylaması hayırla sonuçlandı ya da evetle…
Ne deÄŸiÅŸecek?
En az iki yıl daha, meclis aritmetiği bu şekilde, yani iktidarın istediği kanunları, hiç bir partiye ihtiyaç duymadan çıkaracak güçte olacak…
Eğer evet çıkarsa?
Ayrıca birde bu iki yıllık süreçte, devlet yönetiminin yeniden yapılanması, uygulamalarda yer alacak.
Bu uygulamalar da, elbette gene şu andaki iktidarın siyasi gücü ve isteği doğrultusunda gelişecek!
Üstelik tüm bu değişimleri yaparken, anayasa değişikliğinde olduğu gibi başka bir partinin oy desteğine de(!) ihtiyaç duyulmayacak…
Oh ne güzel işte diyebilirsiniz ama bu gelişmeler ve yeni yapılanmalarla birlikte, büyük toplumsal tartışmaları beraberinde getirirse ne olacak?
Ayrıca halk oylaması ve bu sistem kinine göre rejim değişikliğini de kapsayanı, genel seçimlerden de önemli.
Nitekim iktidar meclisteki oylamadan sonra, seçim söylemlerine ve eylemlerine başladılar bile…
Buda seçmeni, hoş tutmanın ve harcama musluklarının açılmasının en bariz göstergesidir. Ayrıca uzun süredir TSK içeride, özellikle de ülke sınırları dışında bir mücadele içinde ve bunun birde henüz açıklanmayan bir ekonomik kaybı ve harcaması, bütçeye yansıması olacak elbette…
Özetle ne halk oylaması nede önümüzde ki değişen dünya siyaseti ve de küresel ekonomik büyük çalkantılar, yatırımların artacağını ve yabancı sermayenin giriş yapacağı yönünde bir ümit vermektedir.
Önümüzde ki süreçte döviz ve altının konumunu koruyacağı ve de eninde sonunda faizlerin yükseleceğidir.
Borsadaki yükselişin ana nedeni de, ekonomik mi yoksa TL değer kaybı nedeni ile hisselerin dövize kaşırı ucuzlamasından mıdır?
Bunu da göz ardı etmemek gerekir!