Gelişmiş ülkelerin türev kaynaklı sanal ekonomiyle, spekülatörler tarafından soyulmasının üzerinden 3 sene geçti. Bu zaman zarfında ortaya çıkan zarar bir türlü telafi edilemiyor. Geçen sürede gelişmiş ülkeler bir bataklık içindeymişçesine debelendikçe içeri battılar.
Ne verilen teşvikler yarar sağladı, ne de ortaya koydukları paketler… Özellikle Avrupa’da gece yarısı operasyonlarıyla çıkarılan önlem paketleri, kağıt üzerinden kalmaktan ve kadük olmaktan kurtulamıyor.
Çünkü insanlar hep aynı soruyu soruyorlar: “Neden olmadığımız bir soygunun faturasını, biz neden ödeyelim?” Şükürler olsun ki, bunu sormayan tek ülke Türkiye… Ama acele etmeyin muhtemelen 2012’deki ekonomik gelişmelere paralel, burada da sesini yükseltenlerin sayısı artacaktır.
Bilhassa gelişmiş ülkeler ne yaptıysa çare olmadı. Halklarını rahatlatmak için sundukları tüm teşvikler, yine aynı çevreler tarafından hortumlandı. İşsizlik, geçim sorunu, sosyal güvenlik gibi konulardaki sıkıntılar giderilemedi. Son olarak sadece Fransa’nın sosyal güvenlik açığının 30 milyar Avro’yu bulduğu açıklandı.
Peki düzelme ihtimali var mı? Bunun yanıtı vermeden önce genel duruma bakmak gerekiyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet, küresel dünyada ve Avro Bölgesi’nde ekonomiye yönelik tehditlerin yoğunlaştığını açıkladı. Belirsizlik vurgusu da cabası…
OECD’nin ‘Geçici Ekonomik Değerlendirme’ raporunda, hükümetlerin kemer sıkma politikaları, düşen tüketici ve iş dünyası güveni göz önüne alındığında gelişmiş ekonomilerdeki ekonomik büyümenin yılın ikinci yarısında yavaşlayacağına dikkat çekildi.
Görülüyor ki, gelişmiş ülkelerin krizi daha da derinleşecek. Peki çözüm? Soygunu gerçekleştirenleri yakalamaya ve kamuoyuyla paylaşmaya cesareti olmayanlar, klasik metodu uygulamaya karar verdiler. Faturayı başkasına yıkmak…
Zaten Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yürütülen sahte ‘Arap Baharı’nın da tercümesini bu oluşturuyor. Şimdi G8 ülkeleri ekonomi bakanları ve merkez bankası başkanları Fransa’nın Marsilya kentinde toplanıyor. Ne konuşacaklar dersiniz? Bu sahte ekonomik yaklaşımın gitmeyeceğini mi? Dünyada daha adaletli bir ekonomik model oluşturulmasını mı? Türev piyasalardan kaynaklı soygunun nedenleri ve bir daha gerçekleşmemesi için alınması gereken önlemleri mi? Yanıt; hiçbiri…
Gündemlerinde Arap Baharı’nı yaşayan ülkelere yapılacak yardımlar var. Ne kadar da yardım severler değil mi? Peki bunun temelini ne oluşturuyor? Fransa’nın kıyı kenti Deauville’de yaptıkları son zirvede, Arap baharını yaşayan ülkelerin özgür ve demokratik toplum geçiş süreçlerine yardımcı olmak amacıyla bu işbirliği sürecinin başlatılması kararı…
Yeni Marshall yardımları olarak nitelendirilecek ve bu ülkeleri daha çok borç batağına sokacak bir sistemi uygulamaya geçirecekler. Marshall yardımlarının şartlı verildiğini hatırlatmama sanırım gerek yok. Bu gerçeği Türkiye yaşayarak öğrendi.
Önce Dünya bankası ve bazı uluslararası finans kuruluşları devreye girecek, sonra da Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası… Nasıl bir kalkınma yaşanacağının sağlamasını ise Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Türkiye performansından yapabilirsiniz.
Bu uğurda çıkarılacak yeni savaşlardan, oluşturulacak yeni sınırlardan söz etmeye bile gerek yok. Onlar uygulama aşamasının detayları olarak görülüyor. İşin özü şu: Doğada birinin avlayıp hepsinin yediği dört ayaklı kediler vardır. Şimdi de dünyanın iki ayaklı büyük kedileri yeni kurbanların peşine düştü. Üstelik demokrasi ve hak söylemleriyle…
Peki uygulamayı nasıl yapacaklar. Aktörlerden biri gırtlağına kadar borca batmış Türkiye olacaktır. Aktör derken, taşeronluktan bahsediyorum. Sonuçta emin olun filmin esas çocukları kazanacak, figürana da akıttığı kanı temizlemek, yani faturasını ödemek düşecektir.
Nitekim G8 Zirvesi’nin önemli bir misafiri de olacak. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan… İlginçtir Sayın Babacan Deauville Ortaklığı çerçevesinde, Arap Baharı’nı yaşayan ülkelere yönelik politikaların tartışılacağı oturumda yer alıyor. Tüm bunlara Başbakan’ın Kuzey Afrika gezisini de ekleyin, tamam. Bence manzara açık ama ben yine de fotoğrafın tamamını yorumlarınıza bırakıyorum.
Peki siz tüm bunları medyada nasıl okuyup, seyredeceksiniz? İnsanlık adına hareket eden, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun yeni lideri Türkiye çerçevesinde… Yiyen yer, yemeyen soda içsin… Çünkü ikinci büyük soygun için düğmeye basıldı.