Hepimiz açısından her anlamda oldukça zorlu geçen bir yılı “daha” geride bırakıyoruz.
Yıl sona ererken geçen döneme ilişkin akılda yer eden gelişmeleri derleyip toparlayarak bunlara dair kısa da olsa bir muhasebe yapmak; hem nelerle karşılaştığımızı hatırlamak hem de nereye doğru gittiğimiz hakkında ayakları yere basan bir değerlendirme yapmak açısından oldukça yararlı oluyor. Sadece ekonomiye, finansal piyasalara, siyasete ya da diğer alanlara dair değil, şapkayı önümüze koyup kişisel olarak da geçen yılda yaşananları düşünüp gelecek döneme ilişkin beklentilerimizi, hedeflerimizi ve planlarımızı şekillendirmek açısından da önemli bir fırsat aslında sona eren ve başlamakta olan yeni dönemler…
2016 yılını aslında en güzel şekilde özetleyen soğuk ve sert bir havanın olduğu, belki de, çok daha iyi günler yaşamanın herkes tarafından en yoğun şekilde temenni edildiği yeni yılın arifesinde Türkiye Ekonomisi ve Finansal Piyasalarında geride kalan yıl boyunca yaşanan gelişmeleri mümkün olduğunca detaylarda boğulmadan ve kronolojik olarak ele almaya çalışacağım.
2016 öncesine dair hafızamızı tazeleyelim
- Son 10 yılda küresel ekonomideki en büyük kırılma ABD’de 2007 – 2008 döneminde konut piyasasında oluşan balonun 15 Eylül 2008 tarihinde yatırım bankası Lehman Brothers’ın iflasıyla patlaması ve bunun küresel ekonomik krize dönüşmesi oldu. 2008 Küresel Ekonomik Krizi olarak tanımlanan bu sürecin en olumsuz etkileri bir yıl gecikmeli olarak 2009 yılında Türkiye Ekonomisine ve Borsa İstanbul tarafına yansıdı.
- Endekste, 2009 yılında görülen diplerin ardından (2011 yılında etkilerini en ciddi şekilde hissettiren Avrupa Borç Krizi’ni bir kenara bırakırsak) 2013 yılı ortalarına kadar ağırlıklı olarak önemli bir yükseliş trendi gözlendi.
- Ekonomik açıdan son derece olumlu bir başlangıç yaptığımız 2013 yılı ortalarında bu yükseliş trendi sona erdi ve neredeyse tam zıt bir resim ortaya çıktı. Bu sebeple son küresel krizden bu yana olan süreci bir anlamda “Mayıs 2013’ten Önce(M.Ö. 2013)” ve “Mayıs 2013’ten Sonra(M.S. 2013)” olmak üzere 2 ayrı dönem olarak ele almak mümkün.
- 2013’ün ilk yarısı, genel manada, son derece olumluydu bizim açımızdan. Mayıs’a kadar olan süreçte; IMF, Dünya Bankası ve önemli yabancı ekonomik otoriteler Türkiye adına methiyeler düzmekte; not artışları (yatırım yapılabilir ülke notuna sahip olma süreci), 3. Köprü, 3. Havalimanı, Marmaray, Olimpiyatlar vs. işaret edilerek Türkiye parlayan bir yıldız olarak görülmekteydi… Özetle, hikayesi olan bir Türkiye Ekonomisi’nde Türk Varlıkları da ciddi bir ralli gerçekleştirmekteydi.
Ta ki Mayıs’a kadar…
- 22 Mayıs 2013 tarihinde Amerika Merkez Bankası (Fed) eski Başkanı Ben Bernanke, krizden çıkabilmek adına her ay küresel piyasa havuzuna akıttıkları 85 milyar dolarlık musluğunu ne zaman kısmaya başlayacaklarına dair ilk ciddi sinyali verdi. “Taper Tantrum” olarak da anılan bu süreç bir anlamda kriz sonrasında görülen düşük faiz – bol likidite döneminin sonuna gelindiğinin sinyaliydi. Bu bolluk döneminde gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akışının, Fed’in para politikasında normalleşmeye başlamasıyla birlikte tersine döneceğini ilanıydı aslında.
- Ne olduysa bundan sonra oldu aslında diyebiliriz. 2016 yılına gelene kadar yaşanan belirsizliği artırıcı gelişmeleri başlıklar hâlinde sıralamak gerekirse;
- 2013
- Gezi Olayları (28 Mayıs 2013),
- 17 – 25 Aralık Süreci (Aralık 2013),
- 2014
- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) şok faiz artırımı (28 Ocak 2014),
- Yerel Seçimler (30 Mart 2014),
- Cumhurbaşkanlığı Seçimi (10 Ağustos 2014),
- 2015
- Çin’in sene başında yatırım ve ihracata dayalı ekonomik büyüme modelinden iç tüketim dayalı modele geçmesi, Ağustos ayında Çin Merkez Bankasının yuanın günlük referans kurunu düşürmesi ve Çin Şanghay Borsası’nın bir günde % 8.5 civarında düşüş göstermesi – Kara Pazartesi (24 Ağustos 2015)
- 1’i hükümet kurulamaması nedeniyle tekrar olmak üzere 2 Genel Seçim (7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015),
- Sınır ihlali gerçekleştiren Rus uçağının düşürülmesi (24 Kasım 2015),
- Fed’in yaklaşık 10 yıl aranın ardından ilk defa faiz artırımına gitmesi ve Fed yöneticilerinin 2016 yılında 4 faiz artırımına gidilmesine yönelik beklentileri (16 Aralık 2015)
- 2013
Bunlara ek olarak, TCMB ile siyasi kanat arasında yaşanan gerginlik, belirsizliği artırıcı iç-dış siyasi ve ekonomik gelişmeler (özellikle Çin ve petrol fiyatları kaynaklı büyüme endişeleri), artan jeopolitik riskler ile terör olaylarını da unutmamak gerekir. Rusya’yla gerilen ilişkiler, Fed’in faiz artırım sürecine dair endişeler, Çin’deki yavaşlamanın küresel büyümeye dair ortaya çıkardığı korkular, “petrol fiyatları 20 dolar olur mu” soruları ve S.Arabistan – İran gerginliği arasında 2016 yılına giriş yaptık.
Gelelim 2016’da öne çıkanlara…
2016 yılında hem yurtiçi hem küresel ekonomik ve siyasi gündem gerçekten baş döndürücüydü. Hem iç hem de dış dinamiklerde meydana gelen gelişmeler yılın genelinde piyasalar üzerinde ciddi bir belirsizlik ve stres kaynağı oldu. Yılın çok önemli bir bölümünde iç ve dış siyasi gündemin ekonomi gündeminin önüne geçmiş olması da bu durumun en önemli nedenlerinden biri olarak görülebilir. Yıl boyunca öne çıkan gelişmeleri kronolojik sırada burada vermeyi düşünüyordum. Ancak liste o kadar uzadı ki yazının akışını bozmaması açısından bu listeyi sona ekledim; dileyenler yazının en alt bölümüne bakabilirler.
Ancak, en özet başlık hâlinde denebilir ki;
- Yıl hem iç hem dış dinamik kaynaklı belirsizliklerle başladı ve Avrupa Bankacılık Sistemine ilişkin artan güven sorunu gündemi önemli bir süre meşgul etti
- Şubat – Nisan arası Japonya Merkez Bankası (BoJ)’nın rekor düzeydeki varlık alım programına ek olarak negatif faize geçmesi, Fed’in sene başındaki 4 faiz artırım beklentisini 2’ye düşürmesi ve TCMB Başkan değişiminin genel olarak sorunsuz geçmesi sayesinde borsa açısından yılın en olumlu dönemi oldu.
- Mayıs itibariyle ise şoklar ağır basmaya başladı
- Mayıs’ta Başbakan değişti
- Haziran’da “Brexit” oldu
- Temmuz’da hain darbe girişimi yaşandı, OHAL ilan edildi, S&P notumuzu indirdi
- Ağustos’ta Fırat Kalkan Operasyonu başladı, Ana Muhalefet Partisi liderine suikast girişiminde bulunuldu
- Eylül’de yatırım yapılabilir ülke notumuzu kaybettik
- Ekim’de Musul Operasyonu başladı, OHAL uzatıldı, Başkanlık Sistemi tartışmaları hızlandı
- Kasım’da Trump ABD’nin yeni başkanı seçildi, Avrupa Parlamentosu Türkiye ile müzakerelerin dondurulmasına yönelik tavsiye kararı aldı, sınıra askeri sevkiyatlar hızlandı, ifade vermeye gitmeyen vekiller göz altına alındı
- Aralık’ta İtalya’da Anayasa Referandumu’ndan “Hayır” kararı çıktı, İtalya Başbakanı istifa etti, Türkiye’de Rus Büyükelçisi’ne suikast yapıldı, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” için hazırlanan Anayasa’da değişiklik yapılması metninin Komisyon görüşmeleri tamamlandı, ABD ülkesindeki Rus Diplomatları sınır dışı edeceğini açıkladı…
Tüm bu olumsuzluklara ek olarak 2016 yılının tamamına yakın bir dönemde ülkemizin farklı noktalarında bombalı saldırılar gerçekleştirildi. Yıl boyunca can kaybına yol açan bombalı eylemin yapılmadığı tek ay Temmuz oldu; onda da şüphesiz yıla damgasını vuran olay olan hain darbe girişimi yaşandı. Şükür ki, başta milletimizin ve gerçekten bu vatanın evladı olan şerefli asker ve polislerimizin sayesinde büyük bir felaketin kıyısından döndük. Özellikle, ABD Başkanlık Seçimi sonrasında doların küresel olarak ciddi bir yükseliş gerçekleştirmesi ve dolar/TL’de arka arkaya gelen rekorları da unutmamak gerekir.
Peki hiç mi olumlu birşey olmadı derseniz; oldu… Ama tüm bu şokların gölgesinde kaldı…
Özellikle 15 Temmuz sonrasında muhtemel negatif etkilerin minimize edilmesi açısından ilgili otorite ve politika yapıcıların attığı hızlı ve yerinde adımların da ayrıca hakkını teslim etmek gerekir. Ekonomiyi destekleme ve finansal istikrarı koruma doğrultusunda gerçekten önemli adımlar atıldı. Uzun vadeli perspektif açısından, tüm bu toz dumanın arasında, bana göre ilerleyen yıllarda ciddi bir hikâye yaratma potansiyeli olan Türkiye Varlık Fonu kurulması kararı son derece kıymetlidir. Ayrıca, Haziran ayında Rusya ve İsrail ile olan ülke ilişkilerinin normalleşmesine yönelik atılan adımları da gözden kaçırmamak gerekli. Son dönemlerde kur tarafında artan tansiyonun ardından birlikte gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantıları da devletin vatandaşlara “buradayım” mesajı vermesi açısından bir diğer pozitif unsur olarak not edilebilir.
2016 Yılı Türkiye Piyasaları Getirileri
Borsa İstanbul Mayıs 2013’te gördüğü tarihi zirveden bu yana geniş ancak yatay bir bantta dalgalanmakta. Öyle ki, endeks, yaklaşık son 3 yıldır 77 bin seviyesindeki orta noktadan maksimum 16 bin puan yukarı/aşağı sapma gösteren bir seyir içinde. Nitekim, 2016 yılını da bu orta noktaya yakın bir seviyeden tamamladık.
2016’da Temel Makroekonomik Göstergeler ve Para Politikası
Ekonomik Büyüme
- Tüm şoklara karşın Türkiye Ekonomisi’nin 2016 yılını yaklaşık % 2.5 civarında bir büyümeyle tamamlamasını bekliyorum
- çeyrek itibariyle Türkiye Ekonomisi’nin 27 çeyreklik büyüme serisinin bozulması ve hesaplamada yapılan revizyon son dönemlerde en çok konuşulan konulardan biri oldu.
- Hesaplamada yapılan revizyonu olumlu buluyorum, çünkü;
- Diğer ülkelerde kullanılan yöntemle yapılan hesaplamalar daha sağlıklı bir karşılaştırma imkanı sağlayacak
- Önceki yöntemde reel büyüme için sabit bir baz yıl seçilip fiyatların o yılda sabit kaldığı varsayımıyla enflasyondan arındırma yapılıyor ve büyüme hesaplanıyordu; ancak önceki baz yıl olan 1998 yılındaki fiyatların bireylerin ve kurumların üretim-tüketim kararları üzerinde yarattığı algıyla bugünkü fiyatların oluşturduğu algı bir değil. Yeni yöntemde sürekli bir önceki yılın ortalama fiyatları üzerinden enflasyondan arındırma yapıldığı için yakın dönemdeki gelişmelere üretici ve tüketicinin kararları üzerinde yarattığı algı yani ekonomik büyümenin seyri çok daha sağlıklı ölçülebilecek
- İktisadi faaliyetteki yavaşlamaya karşın destekleyici yönde atılan adımların kademeli etkilerini son çeyrek büyüme verisi itibariyle görmeye başlayacağımızı düşünüyorum
- Hesaplamada yapılan revizyonu olumlu buluyorum, çünkü;
Enflasyon
- Yılın bir bölümünde enflasyon sepetindeki ağırlıkların değiştirilmesi gerektiğine yönelik bir tartışma yaşansa da, uluslararası standart ölçümlerle uyumlu hareket edilmeye devam ediyor
- Önceki yıla nazaran yılın ilk yarısında kur tarafında gözlenen görece sakin seyir, Rusya ile yaşanan gerilimin gıda fiyatları üzerinde oluşturduğu aşağı yönlü baskı, petrol fiyatlarında yılın genelinde radikal bir sıçrama görülmemesi, iktisadi faaliyette yani talepte görülen yavaşlama enflasyondaki düzelme eğiliminin sürmesini sağlayan en kritik unsurlar oldu.
- Ancak, son dönemde yapılan vergi artışları, özellikle yılın son dönemlerinde kur tarafında gözlenen sert yükselişin muhtemel gecikmeli etkileri, Rusya’yla normalleşen ilişkiler nedeniyle Gıda fiyatları kaynaklı görülmesi muhtemel baz etkisi, OPEC ve OPEC dışı ülkelerin petrol arzını kısma konusunda anlaşma sağlamasıyla petrol fiyatları kaynaklı olumlu etkinin sınırlanacak olması gibi unsurlar nedeniyle 2017 yılının ilk yarısında enflasyon tarafında önemli bir yükseliş görülmesi (belki yeniden çift hanelerin görülmesi) yüksek bir olasılık. 2016 yıl sonu enflasyonun % 7.84 seviyesinde tamamlanmasını, 2017 yılının da buna yakın seviyelerde tamamlanacağını düşünüyorum.
İşsizlik
- İktisadi faaliyetteki yavaşlama işsizlik oranının çift hanelerde seyretmesine yol açmakta. Büyüme tarafında toparlanma görülmedikçe işsizlik tarafındaki yüksek seyrin devam etmesi beklenebilir.
Cari Denge ve Bütçe Dengesi
- Enerji maliyetlerinde önemli bir bozulma olmaması, iktisadi faaliyetteki yavaşlama ve Avrupa Bölgesi’ndeki sınırlı toparlanma cari açıktaki artışı sınırlasa da, yılın genelinde artan jeopolitik riskler ve terör olaylarının etkisiyle Turizm kaynaklı gelirlerdeki düşüş cari dengedeki toparlanma eğilimini olumsuz etkiledi.
- Petrol arzı konusunda anlaşma sağlanması nedeniyle enerji maliyetlerinde görülebilecek artışlar cari açığı bir miktar artıcı etkide bulanabilir
- En güçlü olduğumuz taraf hâlen Bütçe Dengesi. Ekonomik Büyümeyi destekleme kapsamında sınırlı bozulma görülebilir ancak buradaki sağlıklı görüntünün sürmesini bekliyorum
Para Politikası ve Kredi Büyüme Eğilimi
- TCMB Mart – Eylül 2016 döneminde para politikasında sadeleşme kapsamında ölçülü faiz indirimlerine devam etti. Ağırlıklı olarak kur tarafında yaşanan gelişmeler nedeniyle Ekim ve Aralık ayında herhangi bir değişikliğe gitmezken Kasım ayında 34 ay sonra ilk kez faiz artırımına gitti.
- TCMB’nin gelecek yıldan itibaren toplantı sayısının 8’e indirilmesine yönelik çalışmalar devam ettiği için gelecek yılki toplantı takvimi halen netlik kazanmış değil. Bunun olumsuz bir görüntü oluşturduğunu düşünüyorum. Ama en azından yılın son gününde ve bu yazının hazırlandığı sırada TCMB Ocak 2017 toplantısının ayın 24’ünde yapılacağını açıkladı.
- TCMB’nin yaptığı ölçülü faiz indirimleri, enflasyon tarafındaki düzelme eğilimi ve ekonomiyi destekleme yönünde atılan adımlar sayesinde kredi ve mevduat faizlerinde de düşüş görüldü.
- Maktoihtiyati tedbirler ve iktisadi faaliyetteki yavaşlama kredi büyüme eğilimini sınırlandırmaya devam etse de; yıl boyunca özellikle de 15 Temmuz sonrası atılan adımların olumlu etkileri görülmeye başlandı.
Yaşanan önemli şokları alt alta yazdığımızda ortaya son derece karamsar bir tablo ortaya çıkmakta. Ancak, tam bu noktada altını çizerek ifade etmek gerekir ki; yaşanan bunca olumsuzluğa rağmen Türkiye Ekonomisi ve Türkiye Piyasalarının halihazırda bulunduğu seviyeler, ekonomimizin ne kadar güçlü temellere dayandığının da en büyük ispatıdır. Başta 2016 yılı olmak üzere, yaklaşık son 2-3 yıllık dönemde yaşadıklarımız önceden bize sıralanmış olsaydı, herhalde hiç kimse ne ekonominin ne de finansal piyasaların bu seviyelerden yılı tamamlayabileceğini hayal dahi edemezdi. Her zaman olduğu gibi, felaket tellallığı yaparak mevcudu daha kötü göstermeye çalışmanın da mevcudu abartıp tozpembe bir tablo çizmeye çalışmanın da hiçbir faydası yoktur; aksine ciddi zararları vardır. Dolayısıyla, enseyi karartmadan, ama “bize bir şey olmaz”a da yaslanmadan; hatalarımızdan ders çıkartıp, eksiklerimizi tamamlayıp, “nasıl daha iyiye gidebiliriz”in cevabını arayıp, daha önemlisi çalışıp uygulayıp hep daha ileri gitmemiz lâzım. Bu yıl yaşanan şokların bize verdiği en büyük ders de sanırım kişisel çıkarları, öncelikleri kenara bırakıp milletçe kenetlenmenin, “bir” olmanın bizim için ne kadar hayati bir önem taşıdığını göstermesi oldu. En kötüsünün gerçekten geride kaldığı ve en az bugünkü temennilerimiz kadar güzel günlerin görüleceği sağlık, huzur ve mutluluk dolu bir yıl olması dileklerimle…
Erol Gürcan
2016 Yılında Ekonomi Gündeminde Öne Çıkan Gelişmeler
- Ocak
- Yıllık 80 trilyon yenlik varlık alımı programı uygulamakta olan Japonya Merkez Bankası (BoJ) 16 Şubat itibariyle geçerli olmak üzere negatif faize geçme kararı aldı (29 Ocak 2016)
- Şubat
- Avrupa Bankacılık Sistemine İlişkin Endişeler (Özellikle 2015 yılında 6.8 milyar euro zarar eden ve yaklaşık 35 bin çalışanını işten çıkarmayı planladığını açıklayan Deutsche Bank’ın şartlı dönüştürülebilir tahvil (CoCo) kupon ödemelerini yapamayabileceğine dair endişeler)
- Mart
- Avrupa Merkez Bankası (ECB) politika faizini % 0.05’ten % 0’a, mevduat faizini -%0.3’ten -%0.4’e indirdi; aylık 60 milyar euro düzeyindeki varlık alım programını 80 milyar euroya yükseltti (10 Mart 2016)
- Sene başında 2016 yılı için 4 adet faiz artırımı beklentisi olan Fed üyelerinin beklentileri 2 adet faiz artırımına düştü (16 Mart 2016)
- TCMB, gecelik borç verme faizi olan faiz koridorunun üst bandını %10.75’ten % 10.50’ye çekerek 13 ay sonra ilk kez faiz indirdi (24 Mart 2016)
- Nisan
- 5 yıllık görev süresi dolan TCMB Başkanı Erdem Başçı görevini Para Politikası Kurulu (PPK) üyelerinden Murat Çetinkaya’ya devretti ( 19 Nisan 2016)
- Mayıs
- Hükümet’in Başbakanı Ahmet Davutoğlu istifa etti (5 Mayıs 2016), 65. Hükümet’in Başbakanı Binali Yıldırım oldu (22 Mayıs 2016), yeni kabine açıklandı (24 Mayıs 2016)
- Haziran
- Kasım 2015’te sınır ihlâli yapan Rus uçağının düşürülmesiyle gerilen Türkiye-Rusya ilişkilerinde normalleşme süreci Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus Günü nedeniyle gönderdiği tebrik mektubunda Rusya Devlet Başkanı Putin’e hitaben “yakın zamanda Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hak ettiği seviyeye yükselmesini diliyorum” mesajıyla başladı. (12 Haziran 2016)
- 2010 yılında Türkiye’den yola çıkan Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda İsrail askerleri tarafından yapılan baskın sonrasında askıya alınan Türkiye ve İsrail arasında ilişkilerin normalleştirilmesi için yürütülen müzakerelerde anlaşmaya varıldığı duyuruldu (27 Haziran 2016)
- ECB varlık alım programı kapsamında şirket tahvili almaya başladı (22 Haziran 2016)
- İngiltere’nin Avrupa Birliği Üyeliği’ne devamına yönelik yapılan referandumdan “Hayır” kararı çıktı – Brexit (23 Haziran 2016)
- Temmuz
- Hain Darbe Girişimi (15 Temmuz 2016)
- Moody’s, Türkiye kredi notunu “Negatif” izlemeye aldı (18 Temmuz 2016)
- 3 ay süreyle geçerli olmak üzere Olağanüstü Hal (OHAL) ilân edildi (20 Temmuz 2016)
- S&P, Türkiye’nin “BB+” ile yatırım yapılabilir seviyenin 1 kademe altında olan yabancı para cinsinden uzun dönem notunu 1 kademe daha indirerek “BB”ye çekerken, not görünümünü “Durağan”dan “Negatif”e revize etti (20 Temmuz 2016)
- Ağustos
- Uçak krizi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk Rusya ziyareti ve Rusya Devlet Başkanı Putin’le ilk yüz yüze görüşmesi gerçekleşti (9 Ağustos 2016)
- Fitch, Türkiye kredi notunu “Negatif” izlemeye aldı (19 Ağustos 2016)
- 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında en kapsamlı sınır ötesi askeri harekât olan Fırat Kalkanı Operasyonu başladı (24 Ağustos 2016)
- Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik suikast girişimi yapıldı (25 Ağustos 2016)
- Eylül
- BoJ, getiri hedeflemesi koyarak negatif bölgedeki 10 yıllık tahvil faizlerini 0 seviyesine yakın seviyede tutacak şekilde varlık alımı yapacağını açıkladı (21 Eylül 2016)
- Moody’s açıklama: “Darbe girişiminin Türkiye Ekonomisi üzerinde yarattığı şok büyük ölçüde atlatıldı” (21 Eylül 2016)
- Moody’s, Türkiye’nin “Baa3” ile yatırım yapılabilir seviyede olan kredi notunu 1 kademe indirerek “Ba1” seviyesine çekerken, not görünümünü “Durağan” olarak belirledi. Böylelikle, birçok önemli uluslararası fonun yatırım kriterleri arasında yer alan 2 farklı kredi derecelendirme kuruluşundan “yatırım yapılabilir” seviyede nota sahip olma şartı Türkiye açısından yitirilmiş oldu (23 Eylül 2016)
- Ekim
- İngiltere Başbakanı Theresa May, AB’de ayrılma (Brexit) sürecini en geç Mart 2017’nin sonunda resmen başlatacaklarını açıkladı (2 Ekim 2010)
- OHAL’in 19 Ekim tarihi itibariyle 17 Ocak 2017 tarihine kadar 90 gün daha uzatılacağı açıklandı (3 Ekim 2016)
- Rusya Devlet Başkanı Putin Uçak Krizinin ardından ilk Türkiye ziyaretini gerçekleştirdi, başta enerji olmak üzere önemli anlaşmalar imzalandı (10 Ekim 2016)
- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup toplantısında yaptığı konuşma Başkanlık Sistemi tartışmalarını yeniden başlattı (11 Ekim 2016)
- Musul Operasyonu başladı (17 Ekim 2016)
- TCMB, Mart ayında başladığı para politikasında sadeleşme kapsamında yaptığı ölçülü faiz indirimlerine 7 ay sonra ilk kez ara verdi (20 Ekim 2016)
- Kasım
- Milli Savunma Bakanı Fikri Işık sınıra yapılan askeri sevkiyata ilişkin olarak: ” Türkiye her türlü ihtimale önceden hazırlık yapmak durumunda” açıklamasını yaptı (1 Kasım 2016)
- Çağrıldığı hâlde ifade vermeye gitmeyen milletvekilleri gözaltına alındı (4 Kasım 2016)
- S&P, Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin 2 kademe altı olan “BB” düzeyinde tutarken not görünümünü “Negatif”ten “Durağan”a yükseltti. (4 Kasım 2016)
- ABD Başkanlık Seçimini kampanya döneminde yaptığı radikal vaatlerle dikkat çeken Donal John Trump kazandı (8 Kasım 2016),
- Dolar/TL tarafında üst üste gelen rekorların ardından Ekonomi Koordinasyon Kurulu Başbakan Yıldırım Başkanlığı’nda (18 Kasım 2016) ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkanlığı’nda (23 Kasım 2016) toplandı
- 15 Temmuz süreci sonrasında AB ile ilişkilerde artan gerilimin ardından Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılan tam üyelik müzakerelerinin “geçici” olarak dondurulmasına ilişkin tasarıyı 37 oya karşı, 479 oyla kabul etti (ve 107 çekimser oy). Tavsiye niteliğindeki kararın hukuki bir bağlayıcılığı bulunmamakta (24 Kasım 2016)
- TCMB 34 ay sonra ilk kez faiz artırdı (24 Kasım 2016)
- Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) 2008 yılı sonrasında ilk petrol arzını kısma konusunda anlaşma sağladığı. Anlaşmaya göre Ocak 2017 itibariyle günlük arz 1.2 milyon varil düşürülerek 32.5 milyon varile çekilecek (30 Kasım 2016)
- Aralık
- Ekonomi Koordinasyon Kurulu Başbakan Yıldırım Başkanlığı’nda bir kez daha toplandı (2 Aralık 2016), ekonomiyi ve finansal piyasaları destekleyici yönde alınan kararlar 8 Aralık 2016 tarihinde açıklandı
- İtalya’da yapılan Anayasa Referandum’undan “Hayır” oyu çıktı, İtalya Başbakanı Renzi istifa etti. (4 Aralık 2016)
- ECB daha önce Mart 2017’ye kadar sürdüreceğini açıkladığı aylık 80 milyar euro seviyesindeki varlık alım programını Nisan 2017’den itibaren aylık 60 milyar euro olmak üzere Aralık 2017’ye kadar uzattığını açıkladı (8 Aralık 2016)
- Rusya’nın Ankara Büyükelçisine yönelik suikast gerçekleştirildi (19 Aralık 2016)
- Suriye’de yaklaşık 5 yıldır devam eden iç savaşta Türkiye ve Rusya’nın garantörlüğünde rejim ordusu ve muhalif gruplar arasında ateşkese varıldığı açıklandı (29 Aralık 2016)
- ABD, siber saldırı suçlamaları nedeniyle 35 Rus diplomatın sınır dışı edileceğini ve 2 Rus temsilciliğini kapatacağını açıkladı (29 Aralık 2016)
- 21 maddelik Anayasa Değişikliğine teklifine ilişkin 20 Aralık’ta başlayan Anayasa Komisyonu görüşmeleri, önergelerle 18 maddeye indirilerek sonuçlandı (30 Aralık 2016)