Bugün Suriye’de üç Mehmetçik Esad jetleri tarafından vurularak şehit, oldu, 10 kardeşim ise yaralı.
Anti-militarist bir ruha sahibim, içine FETÖ’yü sızdırdığı için TSK’ya büyük bir kızgınlık içindeyim, ama bu müesseseyi canım gibi severim. Türkiye gibi bir ülkede güçlü, Atatürk devrimleri ve demokrasiye inanan bir ordu olmadan bir gün ayakta duramayız. Eğer askerimizi kaybedeceksek, bunun bir anlamı olması şart. Suriye’de şehit vermeye başladık. Yakında Mehmetçiğ’i Irak’da da görmek şaşırtıcı olmayabilir. Bir çok muhalif yazar AKP’nin bölgesel tehditleri sınır-ötesinde karşılama düsturunu tamamen başkanlık yarışını kazanmaya yönelik bir propaganda hamlesi olarak görüyor. Katılmıyorum. Türkiye gerçekten varoluşsal tehditlerle karşı karşıya, ama askeri güç kullanmak bunlarla başetmenin en iyi çaresi mi, gelin birlikte tartışalım.
AKP’ye muhalif olduğumu herhalde bilmeyen yok. Ama IŞİD dağılırken, ortaya çıkan boşluğun nasıl dolacağı konusunda Ankara son yılların en gerçekçi okumasını yaptı. Suriye’de PYD-YPG Doğu’dan, Esad-Rusya ise Batı’dan nüfuz alanlarını genişletecek. Irak’da ise İran destekli Bağdat ordusu ve Şii milisler önce Sünnileri ezecek, sonra da Türkmenleri hatta güçleri yeterse Türkiye’nin kadim dostu Barzani’yi elimine ederek ülkeyi bir İran dominyonuna çevirecek. Son günlerde ABD intelijensiyası yeni bir tehlikeye dikkat çekti: Abadi ve Tahran HaşdiŞaabi ya da Popular Mobilization Units adı verilen Şii milisleri yedek orduya dönüştürmeyi ve Suriye’ye geçerek Lübnan’a kadar Şii kuşağı oluşturmayı tasarlıyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Paraanaliz.Com)