Ülke ekonomisinde yaşananları, makyajlayıp yeni müjdeler sunuyormuş gibi çalışan, uyumlu (!) bir iktidar – medya gerçeğimiz var. Her gün bir müjde alıyoruz; ama sonuç var mı derseniz; yok.
Son numara kredi çekecek esnafın kefilden kurtarılacağı yönündeki açıklama. Nasıl olacak bu? Kredi Garanti Fonu (KGF), esnaf adına kefalet gerçekleştirecek. Öncelikle bunu yeni bir şeymiş gibi satmak, ya cehalet ya kötü niyettir.
Çünkü zaten KGF’nin faaliyet sahalarından biri bu. Defaten haberini yapıp, birkaç kere de TV programlarımda dönemin yetkilileri ağırladım. Sonra esnaf ya da KOBİ ile konuşuyorsunuz. Tüm sunulan olanaklara karşın, talep edene kapı duvar.
Şimdi kredi almak isteyen esnafın güvencesinin KGF olacağı söyleniyor. Zaten öyle olması gerektiğini detaylarıyla anlatmıyorum bile. Ama bu müjdeyi sunarken, gerekli şartlara baktığınızda, konunun ne büyük bir palavra olduğunu görüyorsunuz.
İşin reklamını bir kenara bırakıp şartlara bakalım:
“Esnaf ve sanatkârlar, çiftçiler, serbest meslek mensupları fonun teminatlarına başvurabiliyor. Vadesi geçmiş prim ve vergi borcu bulunmayanlar; iflas, fesih ve iflas erteleme sürecinde olmayanlar; başvuru yapabiliyor. Başvuru adresi ise Kredi Garanti Fonu şubeleri ve fonun ortaklık yaptığı bankalar…”
Yani borçsuz olmanız şartıyla bu olanaktan yararlanabilirsiniz. Şimdi adama sorarlar: Siz hangi ülkede yaşıyorsunuz? Daha birkaç gün önce ülkenin Maliye Bakanı, esnaf sayısını, üstelik 300 bin fazla gösterip, esnafın tamamının vergi yapılandırmasına başvurduğunu açıklamadı mı?
Bir ülkenin esnafının tamamının vergi yapılandırmasına başvuruyor olması övünülecek mi, utanılacak bir şey mi takdirlerinize bırakıyorum. Ama şu bir gerçek ki bırakın esnafı, istisnalar dışında Türkiye’de borcu olmayan vatandaş neredeyse yok.
Üstelik zaten hiçbir yere borcu olmayan kişinin kredi çekmek için Kredi Garanti Fonu’nun kefaletine de ihtiyacı yok. Şimdi soruyorum bu müjde mi? Hadi şartları öne süren banka olsaydı anlayacaktım.
Kredi Garanti Fonu kime ait? Ortaklık yapısına bakalım. Yüzde 32,1 hisseyle TOBB, yüzde 32,1 hisseyle KOSGEB, yüzde 1’in altında hisse paylarıyla MEKSA, TESK, TOSYÖV, yüzde 1,6 hisse paylaşımıyla 21 banka.
Yani KGF, en az yüzde 65 oranında hisseyle kamu ya da özel, reel sektör sivil toplum kuruluşlarına ait. En büyük gelir kaynakları da yine esnaf ve tacirden topladıkları paralar. Şimdi siz kimin parasıyla, kime şart koşuyorsunuz?
Herkese bedava para verilmesinden bahsetmiyorum. Ama kendi üyelerinizin durumuna bu kadar yabancı olmanızı, bu müteşebbislerin STK’larını ekonomi yönetiminin ve bankaların oyuncağı haline getirmenizi eleştiriyorum.
Bir de müjde sunuyorsunuz. KGF, kefil şartını ortadan kaldırıyor. Nasıl? Borçsuzsan… Tekrar soruyorum siz nerede yaşıyorsunuz ve kimin parasını, kimden saklıyorsunuz?