İki gözü, dört ayağı, bıyıkları var. Süt ve ciğeri sever, miyav diye ses çıkarır. Bilin bakalım bu ne? Bu tarifi yaptıktan sonra sorduğunuzun yanıtının insan olduğunu iddia edebilir misiniz? Edersiniz; ama aynı zaman da gülünç olursunuz.
İstanbul Finans Zirvesi’nde konuşan Maliye Bakanı Naci Ağbal ekonomik yorumunda son derece doğru tespitlerle durumu özetledi. Dedi ki:
“Başlarda global krizin etkilerinin en azından orta vadede giderilebileceğine ilişkin beklentiler vardı; ama 2016 yılında hala global büyüme hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin önünde önemli bir sorun olarak duruyor.
Burada ilk başlarda gelişmekte olan ülkeler global ekonomik büyümeye önemli bir katkı sağlasa da, özellikle 2013 sonrası dönemde gelişmekle olan ülkelerin de büyüme oranlarında aşağı yönlü gelişme meydana geldi. Bu dönemin genel karakteristiği düşük büyüme oranları, düşük enflasyon, işsizlik oranında genel anlamda artış, özellikle gelişmiş ülkelerde kamu borçlanma oranlarında yükselme, verimlilik artışında nispi azalma, özel sektör yatırımlarında beklenen artışın olmaması ve yine küresel ticaretin beklenen ölçüde genişlemediğini görüyoruz.”
Şimdi bu tespiti yapacaksınız; ama sonra dahil olduğunuz iktidar mensuplarıyla çıkıp Türkiye bunların hiçbirinden etkilenmemiş, yıllarca üretim yerine kontrolsüz tüketim ekonomisini tercih etmemiş gibi konuşacaksınız. Enflasyon problemi olmadığını, işsizliğinin artmadığını, verimliliğin azalmadığını, büyümenin yaşanacağını iddia edeceksiniz.
Küresel ticaretteki daralmayı bu sözlerle kabul edecek, ama öbür tarafta da dolmayan kapasiteler gerçeği varken, insanlara ekstra yatırım yapması için teşvikler uygulayacaksınız. Teşviklerin ne kadarı hedefine ve yerine ulaşıyor; o apayrı bir tartışma konusu.
Tüm gelişmekte olan ülkeler yaptıkları yanlışlar nedeniyle, sorunlu hale gelecek, ama siz olumlu ayrışacaksınız. Peki burada kriter ne? Hiçbiri gerçeği yansıtmayan, yansıtmadığı da vatandaş dışında herkes tarafından bilinen istatistiklere dayanacaksınız. Şimdi eğer bir konuda sorunumuzu çözeceksek, öncelikle problemlere karşı samimi bir davranış içinde olmalıyız.
Sorunu kabul etmeden çözüme ulaşamayız. Fakat devekuşu sendromu içinde sorunu yok sayıp, ondan sonra beylik laflarla dünya ekonomisi analizi yapmak, kusura bakmayın ama çok gerçekçi durmuyor.
Bir samimiyet testi de İstanbul Finans Zirvesi’ne… Eğer üretime geçildiği söylenirken, bir zirvede reel sektörün finansman modelleri, gerçekten konuşulmuyorsa, finansın bir enstrüman olduğu unutulup, halen sıcak para peşinde koşar görüntü vererek, ekonominin kendisi olarak sunuluyorsa, oradan iş çıkmaz.
Çünkü sorunlar da, yapılan yanlışlar da ortada. Artık şaka yapmayı bırakın da gerçeği konuşalım. Yoksa mı? “Şakacı pilot iniş yaparken, kuleye her seferinde ‘Bilin bakalım ben kimim’ der. Kuledikeler çok sinir olur. Bir gece pilot yine ‘bilin bakalım ben kimim’ deyince, kuledikeler de ışıkları söndürür ve şöyle der: Bil bakalım pist nerede?”