Bu ülkede elindeki sermayeyi kumara yatırmadan, vurgunculuk yapmadan, üretici, sanayici olmak gerçekten çok zorlaştı. Sistemin tüketim üzerine kurulduğu bir yapıda, herkesin hedefindeki bu kesim kimi zaman çalışandan, kimi zaman iktidardan, kimi zaman da bankalardan darbe yiyor. Gerçek üreticiden bahsediyorum…
Akla mantığa sığmayan, hiçbir ekonomik temeli olmayan önerilerle ortaya çıkılırken, kimse ‘ihtiyacın var mı’ demiyor. Mesela Başbakan iken Erdoğan’ın ortala attığı ‘herkes yanına bir kişi alsın’ önerisi… O dönemde TOBB Yüksek İstişare Kurulu’nda oylandı ve yüzde 99 ile reddedildi.
Esasen zaten hiçbir iktisadi temeli yoktu. Laf olsun torba dolsun cinsinden bir öneriydi. Tıpkı 2001 krizinde Rahmetli Başbakan Ecevit’in döviz rezervini nakit zannetmesi kadar da ayakları yere basmıyordu.
Şimdi ısıtılıp tekrar insanların önüne konuldu. Elbette o dönemde TOBB YİK’in reddinin ardından Maliyece basılan 16 tane TOBB şirketi gerçeğini de hatırlatmakta fayda var. ‘Herkes yanına bir kişi alsın.’ Bazı kendini bilmez dernek başkanları çıkıp bunu yağcılık babından da destekliyor. Al yanına birini desen, bin dereden su getirir.
Dünya pazarları daralmış, iç pazar ithalatçıya teslim edilmiş, tüketici gırtlağına kadar borca batmış, hiçbir destek sağlanmadan işçilik maliyetleri yüzde 30 arttırılmış, hâlâ ‘al yanına birini’ ısrarı.
Esnafı, KOBİ’si destek almaya gider, vereceklerinden çok teminat isterler. En ufak bir ekonomik dalgalanmada gırtlaklarına çökerler. İş yapamadığını kabul etmezler, salma vergiler çıkarırlar; sonra da ‘istihdama katkı sağla’. Ne güzel dünya…
Peki ya çiftçinin durumuna ne demeli? Verilen destekten daha fazlasını ÖTV olarak cebinden alırsın, sonra da, gerçek olmadığı halde istihdamdaki artışın merkezi yaparsın. Peki istihdam tarımla artıyorsa, bu kadar haciz altındaki çiftçi nereden çıkıyor?
Şimdi daha da garip bir şey oldu. Bakanlar Kurulu kararı olarak Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre elektrik borcu olana destek verilmeyecek. Neresi garip derseniz açıklayayım. Elektrikte dağıtım özelleştirildi. Zaten bu mesele yeterince çarpıkken, şimdi iktidar özel şirketin alacağının peşine düştü.
Borç alacak ilişkisi iki kişi arasındadır, devleti ilgilendirmez bu bir. Kaçak elektrik kullanımını önleyemeyen iktidar, dönüp ‘buradayım’ diyene bu baskıyı yapamaz iki. Eğer müdahale ediyorsa da, özelleştirme meraklısıyım, serbest piyasadan yanayım diyemez üç.
Neresinden bakarsanız bakın ucube bir uygulama. Madem hiçbir şey vermeden sürekli gerçek üreticiden bir şey istiyorlar, şu sorunun da yanıtını versinler. Nereden bulup verecek? Trilyonluk gayrimenkul alanlarda aramadığınız şartları üretenden mi soracaksınız?
Verelim o zaman hepsine birer darphane, para basma hakkına sahip olsunlar ve istekleriniz karşılansın. Çünkü bu durumun mantığı yok. Kazanmadan kimse veremez. Gidip Gelir İdareleri’nin duvarındaki yazıyı okuyun.
Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır. Yani vergilendirme için önce bir kazanç olması lazım. Yoksa bu alanda da Osmanlı hayranlığınız tuttu da Aşar ya da salma vergi sistemine mi geçtiniz?