Siyaset niye vardır? Neden ekonomik göstergeler iktidarların zenginliğini değil de, Millet’in refahını göstermek zorundadır? Niçin hesap verilebilirlik, şeffaflık önemlidir? Çünkü demokrasilerde esas olan insandır.
Hedef zengin, güçlü, baskıcı iktidarlar yaratmak mıdır; yoksa zengin, mutlu ve güçlü bir Millet’ten teşekkül devlet yaratmak mıdır? Kim, kimin için vardır? Ne yazık ki bizim gibi gelişmekte olan diye kandırılan, aslında gelişmemiş ülkelerde insanlar, siyaset ya da yöneticiler için var zannedilir.
Türkiye adına sizin şahsi cevabınız nedir; bilmiyorum, ama bilimsel bir araştırma ülkemizin toptan durumunu ortaya koyuyor. Uluslararası Şeffaflık Derneği ‘Türkiye Şeffaflık Analizi Raporu’nu açıkladı.
Medya ve muhalif gruplar için Türkiye’de baskıcı tutumun neredeyse günlük hayatın bir parçası haline geldiğini ortaya koyan raporda sunulan bulgular, bu ülkeyi yönetenlerin rakamları neden insana tercih ettiğinin de tercümesi gibi.
Eğer bir dernek bu saptamayı yaptıktan sonra, bunun kendileri için açıklayabildikleri son şeffaflık analizi olabileceği endişesini paylaşıyorsa, durum aslında çok da karmaşık olmaktan çıkıyor ve fotoğraf netleşiyor.
Kanıtlanamasa da yolsuzluk duygusunun buram buram hissedildiği ülkede, yolsuzluk algısı 2 senede 13 basamak geriliyorsa, sosyal medya alanında dünya genelinde şampiyon olunuyorsa, açık yönetim, adalet, basın özgürlüğü endekslerinde dibe batılıyorsa, hukukun üstünlüğü en çok zarar gören kavram olarak ortaya çıkıyorsa, sizce de durumda bir terslik yok mu?
Rapor da zaten Türk insanının bu manzara karşısında en çok kendisiyle yüzleşmesi gerektiğine atıfta bulunuyor. Zira tespit çok acı: ‘Türkiye’de kurum, değerler ve insan hakları büyük bir gümbürtüyle çöküyor.’ Neden biliyor musunuz? Çünkü insan unutuldu.
Birey yaratamadığınız toplumlarda ait yaratırsınız. İşte ülkemizde yaşanan tam da bu ve kutuplaşma da bunun en açık göstergesi. Ülke, gölgesinden korkan bir yönetim anlayışı içinde ekonomiden siyasete, hukuktan spora her alanda büyük bir paranoyanın gölgesinde yönetiliyor, daha kötüsü bunu git gide normalleştiriyor. Kanıt mı?
Beşiktaş, büyük bir fedakârlık göstererek inşaatını tamamladığı stadyumuna kavuştu. Öncelikle hayırlı olsun. Normal olarak açılışın ilk maç ile birlikte, büyük bir karnaval havası içerisinde kutlamalarla yapılması gerekirdi.
Çünkü o stadyum, Başkan Fikret Orman’ın konuşmasında ballandıra ballandıra anlattığı gibi etkin ve yetkin kesimlerin değil, olmayan bir projeye, takımına inanarak ‘feda’ ile, peşin alınan kombine biletlerle Beşiktaş Camiası’nın eseri. Peki, ne oldu?
Maç 11 Nisan Pazartesi günü Bursaspor ile… Ama kendi vatandaşıyla bir araya gelemeyen, başına gelebilecek tepkilerden korkanlar, kendilerine özel açılış yaptırdılar ve kendi taraftarının arkasında duramayan Beşiktaş yönetimi de, rahatsız edici bir methiye zinciri içinde buna alet oldu.
Sonuç ne? İnsansız stadyum açabilecek noktaya bile geldiysek, zaten konuşacak bir şey kalmamış demektir.