Şikelisinden Gerçek Dalgalı Kura Geçiş

Son dokuz aylık dönem içinde Türk Lirası’nda yaÅŸanan deÄŸer kaybının yüzde 27 düzeyini aÅŸması baÅŸta etkili ve yetkili kesimler olmak üzere herkesi tedirgin ediyor. Çok uzun bir sürede oluÅŸarak kemikleÅŸen alışkanlıkları deÄŸiÅŸtirmek ve gerçekleri olması gerektiÄŸi gibi anlayarak kabullenmek kolay olmuyor. Piyasayı sakinleÅŸtirmek veya kısa vadede yönlendirmek amacı ile yapılan yorumların döviz piyasası üzerindeki etkisi sınırlı olmaktan öteye gidemiyor. BaÅŸbakan “orta yolu buluruz” diyor, Türkiye Ä°hracatçılar Merkezi ve Ä°stanbul Sanayi Odası anketlerinde buna uygun sonuçlar çıkıyor! Merkez Bankası BaÅŸkanı, Türk Lirası’nın yüzde 5-10 kadar düşük deÄŸerli olduÄŸunu iddia ediyor, her iÅŸ günü artan miktarlarda döviz satıyor. Fakat tüm yönlendirme giriÅŸimlerine ve dövizde herhangi bir likidite sıkıntısı yaÅŸanmamasına raÄŸmen sepet bazında kur yükseliyor, Türk Lirası deÄŸer kaybediyor. Ne oluyor, bundan sonra ne olacak soruları kulaklarda çınlamaya devam ediyor ve sorulan yanıtlar pek kimseyi tatmin etmiyor ve çok kısa vadeli bir rahatlama dışında ise yaramıyor.

En son söyleyeceÄŸimizi baÅŸtan dile getirelim: Zorunlu olarak gerçek dalgalı kura geçiliyor. 2001 yılı Mart ayından 2010 yılı sonuna kadarki uygulama daha farklı idi; kısa vadeli faizler, döviz kuru ve enflasyon beklentilerini yönlendirmek amacı ile kullanıldığı için adı dalgalı olan fakat kendisi öyle olmayan bir uygulama söz konusu idi. Fakat artık öyle olmuyor. Türk Lirası’nda yaÅŸanan deÄŸer kaybına raÄŸmen kısa vadeli faizler yükseltilemiyor, hatta düşürmek zorunda kalınıyor. EÄŸer bu mecburi deÄŸiÅŸiklik yapılmamış olsa idi kısa vadeli faizlerdeki eÄŸilim döviz kurunda yaÅŸanan yükseliÅŸe paralel olurdu ve devlet iç borçlanma senetlerindeki bileÅŸik getiri yüzde 8’lerde olamaz, olumsuz eÄŸilimlerin süratle etki alanını geniÅŸleterek yıkıcı olması önlenemezdi!.. Gerçek dalgalı kur uygulamasında döviz kuru doÄŸrudan veya dolaylı bir enflasyon çıpası deÄŸildir ve arz-talep koÅŸullarına göre piyasada oluÅŸur; piyasa deÄŸeri olması gereken deÄŸerin çok üzerinde veya altında olabilir, öngörülemeyen büyük dalgalanmalar yaÅŸanabilir. Özkaynaklarının çok üzerinde kur riski taşıyan kurum ve sektörlerin büyük bir tehdit altında olduÄŸu, geleceklerine iliÅŸkin belirsizliÄŸin önceki döneme göre çok yüksek olduÄŸu söylenebilir.

Döviz piyasalarımızdaki arz-talep dengesi ise bozuktur ve kısa vadede düzelmesi söz konusu deÄŸildir. Son aylardaki verileri dikkate alır isek, iÅŸ günü basına düşen cari açık rakamı 350 milyon dolar düzeyindedir. Türkiye büyük dış açığı ve yeni politika seti ile sıcak para açısından cazip bir ülke deÄŸildir. Özel sektörü net döviz borcu 100 milyar doların üzerindedir ve bir an önce bu riskin azaltılması gerekmektedir. Son dokuz ayda sepet bazında Türk Lirası’ndaki deÄŸer kaybının yüzde 27’yi aÅŸmış olmasına raÄŸmen bu tablo pek deÄŸiÅŸmemiÅŸtir. Merkez Bankası’nın ihale ile sattığı cüzi miktarlardaki dövizle bu dengesizliÄŸin düzelmesi mümkün deÄŸildir. Sözlü ve fiili müdahalelerin amacının, paniÄŸi önlemek ve daha yumuÅŸak bir geçiÅŸi mümkün kılmak olabilir. Etkili ve yetkili kesimlerin önemli bir kısmı baÅŸta olmak üzere, iÅŸ dünyasının büyük bir kısmını bu durum konusunda yeterli bilinç ve farkındalığa sahip olmadığı söylenebilir. YumuÅŸak geçiÅŸ amacı ile gündeme gelen söylem ve eylemlerin eksik veya yanlış yorumlanması, tutarlı kararlar alınmasını engelleyen bir deÄŸiÅŸken olarak karşımıza çıkıyor olabilir.

Daha önce yapılan yanlış tercihler nedeniyle köşeye sıkışmak, birbirinden olumsuz seçenekler arasında kısa vadede daha az zarar verecek olana yönelmek zorunda kalmak hoş bir durum değil. Hele hele iş dünyası ve toplumun büyük kısmı durumu bilmiyor ve durumun daha iyiye gittiğini sanarak hayal dünyasında yaşıyorsa, gerçekleri hazmetmenin çok daha zor ve sancılı olacağını hesaba katmak gerekiyor. Bu yazıda dile getirdiğimiz şekildeki politika değişikliği daha önceden öngörülmüş olsa cari açık ve ezöl sektörün net döviz borcu yanı sıra toplam kredi hacmi düzenli olarak yeni rekorlar kırar mıydı?

Sürdürülebilir olmayan eğilimler sonuna kadar zorlanır, sonra da çaresizlik bataklığında çırpınarak mucize arar mıydı?

Evet, çok uzunca bir süredir yanlış yapanları ödüllendirip, doÄŸru yapanları cezalandırarak, sorunları ağırlaÅŸtırdık ve sürdürülebilirliÄŸin sınırlarını zorladık. Asıl önemlisi bu durumun deÄŸiÅŸmek zorunda olduÄŸu bir döneme geldik, hacmi önemli miktarda azalan doÄŸru yapanları ödüllendirip, tam aksine belirleyici gücü artan yanlış yapanları cezalandırmanın önümüze koyacağı faturayı nasıl ödeyeceÄŸimizi bilmiyoruz; ancak baÅŸka ÅŸansımız kalmadığını görüyor, fakat anlamakta zorlanıyoruz!.. Hiçbir ÅŸeyin eskisi gibi olamayacağı bir rotada ilerlemek zorundayız; ama her ÅŸeyin eskisi gibi olabileceÄŸi hayaliyle yürüyor, yapılması gerekenleri ihmal etmekte ve yapılmaması gerekenleri yapmakta ısrar ediyoruz. Günü kurtarmak ve sorunları ağırlaÅŸtırmak konusunda ısrarlı olmasa idik, siyasi irade ve Merkez Bankası döviz kuru üzerinde kısmen etkili olabilirdi! Ama böyle olamayacak, Türk Lirası dalgalı bir ÅŸekilde dÄŸer kaybedecek, eski tercihlere dönülmesi sonucu deÄŸiÅŸtiremeyecek… Herkesle dalga geçen ÅŸikeli dalgalı kurdan, gerçek dalgalı kura geçiÅŸin hazmedilmesi kolay olmayacak.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir