Çetin Ãœnsalan – Züğürt tesellisi  

Rusya, Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlardan büyük zarar gördü. Ne oldu? Enflasyonda ciddi bir yükselme riski bulunuyor ve pazarda fiyatlar ateş pahası… Öncelikle dış ticaret hacmimize baktığımızda iki ülke arasında bizim satım ile oluşturduğumuz rakamlar, Rusya’yı batıracak cinsten değil.

 

Sadece doğalgaz almazsak çok ciddi bir darbe görür. Orada da, geçtim alternatif gaz teminini, al ya da öde anlaşmasını nasıl aşacağımız büyük bir muamma. Mesele uluslararası dava konusu olursa, çatır çatır o parayı bizden tahsil ederler.

 

Öncelikle tekrar hatırlatayım. Kavganın kazananı olmaz. Mutlaka iki taraf da zarar görecektir. Fakat medyamızın Rusya ‘battı mahvoldu’ söylemlerinden gına geldi. Sana ne, sen kendine baksana…

 

Ama yok, komplekse batmış bir travma içinde, ‘gördün mü nasıl zarar gördü’ söylemi içerisindeyiz ve zararın ciddi olup, olmadığı da tartışılır. Bugünü düşünenler ile, yarını kurgulayanların maliyet hesabı aynı olmaz. Fakat biz gazla yönetiliyoruz ya, yine kendimize pay çıkarmanın yollarını arıyoruz.

 

Rusya’ya ne olduysa oldu; bana ne? Ben kan ağlayan turizmcimi görüyorum. Ben kara kara düşünen çiftçime bakıyorum. Ben bu pazara mal satan küçük ve orta boy işletmelerimin durumuyla ilgileniyorum. Bırak kendi sorununu Rusya düşünsün.

 

Fakat bizim huyumuz bu. Adam hastanelik olacak derece dayak yer. ‘Ne oldu’ diye sorarlar; ‘sen bir de karşıdakinin durumunu gör’ denir. Cem Yılmaz gösterilerinde anlatır. ‘Bana ciddi konulardan bahset dediler. Ölümden bahsettim. Herkes beni şu psikolojiyle dinledi. Ben ne öleceğim yanımdakine diyor.’

 

Ä°ÅŸte Türkiye’nin durumu tam da bu… Magazin kültürü içerisinde baÅŸkalarının hayatıyla ilgilenip, kendi durumuna bakmayan, tuttuÄŸu takımın milyon dolarlarca futbolcu almasıyla övünüp iÅŸsiz gezen, oy verdiÄŸi partinin aldığı sonuçla gururlanıp, akÅŸam evine çorba götüremeyen, kendi gerçeÄŸiyle yüzleÅŸmeyi beceremeyen insanlar topluluÄŸu olduk.

 

Siyasi partiler de böyle. Kendi aldığı sonucu bırakıp, başkalarının durumunu yorumlayan, köşeye sıkıştı mı ‘anlaşılmadığını’ iddia eden, kaybettiğini bile kazanmış gibi göstermeyi becerebilen, ama hiçbir zaman gerçekle yüzleşmeyen bir millet haline geldik.

 

Bunları yazıp çizdiğinizde ve olasılıkları gündeme getirdiğinizde de sizi ‘komplo teorisi’ kurmakla suçlarlar. Örnek mi? ‘Üçüncü havalimanı demeyin, birincisini kapatacaklar’ dedik; komplocu olduk.

 

Alın size itiraf: Nihat Özdemir Atatürk Havalimanı’nın kapatılacağını açıklıyor. Ses var mı; yok… Bunun gibi yüzlerce örnek var. Bir hayal ülkesinde yaşayıp, işkence çeken insanların ‘o kadar da değil’ duygusu içerisinde, ağzı burnu dağılana kadar sopa yediği bu memlekette, hep ‘onunla’ ilgilenmeye devam ediyoruz.

 

Tekrar başa dönersek… Rusya zarar etmiş; bana ne? Sen evindeki yangına bak; karşı binada açık kalan ışıkla yapılan müsrifliği sonra eleştirirsin.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir