Dağlıca’da şehit olan kardeşlerimize Yüce Rabbimiz’den rahmet diliyor, ailelerine, annelerine, babalarına ve sevenlerine sabır ihsan ediyorum.
Çok zor günlerden geçiyoruz. Ülke yangın yerine dönmüş durumda. Görünen o ki dilediğimiz rahmetler, başsağlığı mesajları, sabır telkinleri bitmeyecek.
Allah’ın laneti terörü destekleyenlerin ve terör örgütü PKK’nın üzerine olsun.
Etrafımdan biliyorum ve kendim de tecrübe ediyorum. Televizyon açmaya korkuyoruz artık. O ekranlara bakarken iğrenme duygusu ister istemez benliğini kaplıyor. Ülkede kumpasların, algı yönetiminin, şehitler üzerinden rant peşinde koşmanın bini bir para. “Bu hallere nasıl geldik” sorusunu herkes kendi objektifinden bakarak cevaplıyor. Gri renk kalmadı. Ya siyah ya da beyaz. İnsanlar bölündü, toplum bölündü. Aynı ailenin fertleri bir siyasi tartışmaya girdiklerinde boğaz boğazalar. Kutuplaşma öyle boyutlara ulaştı ki, tahammül kalmadı. Sevgi, anlayış, yardımlaşma, fedakârlık ve buna benzer sözcükler artık hiç kullanılmıyor.
Yelkeni parçalanmış gemi gibi
Bu siyasi yapı bu şekilde devam edemez artık. Sürdürülebilir değil. Hukuk ve adalet yerin taa derinliklerine gitti. Hiç kimse hiç kimseye güvenmiyor. Herkes birbirini suçluyor. Ekonomi adeta dalgalı denizde yelkenleri parçalanmış, motorları durmuş bir gemi gibi oradan oraya savruluyor.
İş dünyası güven ortamı ister. İş dünyası önünü görebilmek ister. İş dünyası istihdam yaratmak, üretim yapmak, ülkeyi büyütmek için istikrar ister. Şu an bırakın önünü, burnunun dibini bile göremeyen, borçlandığı doların her gün rekorlar kırdığı bir ortamda gecelerini uykusuz geçiren ve sesini asla çıkaramayan bir iş dünyası kesimi var. Korku dağları sarmış durumda.
Bugün Gazetesi’ndeki köşe yazımın devamı için TIKLAYINIZ.