Rizeli Havva teyzem elinde sopa, askere bas, bas bağırıyor
Mahkeme nedur…
Devlet kimdur…
Ha deyun baa…
Ah teyzem, vah teyzem demek ki
Bu acımasız sermaye, senin yeşil yaylalarına
Pırıl, pırıl akan derelerine kadar geldi dayandı!
Sen Ä°stanbul, Ankara betona yenilirken
Egenin güzel ormanları Kütahya suları, altın arayanların siyanürine teslim edilirken
Kaz dağları dünyanın en çok oksijeni olan havası kirlenirken, bilemezdin ki dönüp dolaşıp senide bulacaklar?
Şimdi buna sebep olan ihaleler tertipleyen siyasetçiler, hatta bölgenin milletvekilleri ortada yok(!) orada iş yapan para sahipleri de, ama sen oradasın, iş makinesi de orada, araya da askeri koymuşlar!
Aslında sen askere bağırıyorsun;
Makmeme deduğun neduuur…
Devlet kimduuur…
Deyim bana…
Hepsi benum benum…
Olur muhterem bacım, sende bize bi yol de bakalım;
‘’Son seçimlerde de dahil, ülkende bunca doğa tahribatı yaşanırken, verdiğiniz oylarla, Rize ve Artvin’den hangi partiden ve kaç vekil çıkardınız?’’
Ä°ÅŸte devlet odur!
Bunlar iyi günlerimiz
Sandığı dövemedikçe, dizimizi daha çok döveceğiz!
Eylem anında müdahale eden askere bir eylemci ne diyor?
Annen yaşında bir kadın, annene de böyle mi davranıyorsun?
Gördünüz mü, sermaye ve çıkar çevresi iki masum tarafı nasılda muhatap edip, karşı karşıya getiriyor?
Bu günün küçük ve kişisel çıkarları içi oy kullanan bireyler, bir gün gelir tüm milli çıkarlarını kaybederek, topluca büyük enkazın altında kalıp yok olurlar…
Ne güzel bir Anadolu deyişi vardır;
Elim kırılaydı da, yapmayaydım, vermeyeydim….
Atı alan Ãœsküdar’ı çoktan geçti ama genede atalarımızın dediÄŸi gibi, zararın neresinden dönülse kardır…
Bu nasıl bir ekonomik yazı derseniz?
Aslında, her kötü  ekonominin temelinde, ”siyasi stop los” yapmayı beceremeyen toplumsal davranış vardır!