BU İŞTE BİR GARİPLİK YOK MU?
Dünyanın ve Türkiye’nin gözünün içine baka baka Suriye’de bir felakete doğru gidiliyor. Posta güvercini seviyesine düşürülen Türk dış siyaseti ise anlaşılmaz bir biçimde, olayın içine dahil oluyor.
Anlaşılmaz diyorum, zira ortaya atılan gerekçelerden hiç biri gerçekçi değil. Ne bizim iç meselemiz kabul edilen sav, ne orada demokratik bir ortam hedeflendiği, ne de gerçek hedefin oradaki insanları kurtarmak olduğu…
Uluslararası bankerlerin gemisine binen iktidar, şirket Amerika ve şirket Avrupa’nın verdiği rüzgârla Türkiye’yi adım adım bir anaforun içine itiyor. Şimdi bazıları diyecek ki ‘Ne alakası var, bizlerin kararlılığı ve ülkenin yüksek çıkarları bunu gerektiriyor.’
Durum böyle değil ya, yine de bir an için doğru olduğunu kabul edip, işin sağlamasını yapalım. Diyelim ki olay gerçekten ülkemiz için stratejik önem taşıyor. Bugüne ve geleceğe yönelik önemli kaygılar söz konusu. Eğer bu işte müdahil olmaz isek, geleceğe yönelik daha büyük problemler ile karşı karşıya kalacağız.
Siz bugüne kadar Suriye konusunda Başbakan’ı kiminle konuşurken gördünüz? Güvenlik zirvesini fiiliyata yönelik ekip olduğundan sayamayız. Mesela ana muhalefet ile buluştuğuna şahit oldunuz mu? Meclis’teki diğer partilerin temsilcileriyle?
Tatilde olan TBMM’nin olağanüstü toplantıya çağrıldığına tanık oldunuz mu? Meclis dışındaki partilerle buluştu da ben mi görmedim? Cumhurbaşkanı siyasetçileri topladı mı? Konuyla ilgili eski dışişleri bürokratları, büyükelçiler… Hangisi ile toplantı yapıldı?
Ekonomi ile ilgili toplantıları AKP Genel Merkezi’nde yaptığına göre belki Başbakanlık’ta tadilat vardır. En azından içi boş açılımlarla ülkeyi cehenneme çevirdiği Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde böylesi buluşmalar oldu mu?
Hepsini geçtim. Diyelim ki Başbakan diğer siyasi partilerin görüşlerine önem vermiyor. Onların meseleyi doğru algılayamadığını düşünüyor. Böyle bir şey olmaz ya, diyelim ki oldu. Kendi milletvekillerini ve parti temsilcilerini olağanüstü toplantıya çağırdı mı? Herhangi bir görüş alışverişi yaşandı mı?
Madem bu mesele bizimle ilgili, neden kimse ile görüşülmüyor? Az daha unutuyordum, özür dilerim. Türkiye için kritik önem taşıdığı iddia edilen Suriye meselesinde görüşülen birimler ve kişiler var.
Amerikan Dışişleri ve yetkilileri ile Amerikan Başkanı Obama… Daha 11 Ağustos 2011 tarihli Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan açıklama sıcaklığını koruyor. Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı Obama telefonla görüştü.
Peki Başbakan ne diyordu: ‘Bu bizim iç meselemiz.” O zaman adama sormazlar mı: ‘Madem öyle neden içte kimseyle konuşmuyorsun da, okyanus ötesi ile iletişim halindesin.”
Sizce de bu işte bir gariplik yok mu? Bence yok da, yapılan hamasete kanıp, söylenenleri doğru kabul ederseniz, böyle bir tuhaflık hissetmiş olmalısınız. Bence bunun bir tanımı var. Reddedilen ve etkileri şiddetle hissedilen tezkere… O zaman biz buna ‘1 Mart 2003 Sendromu’ diyelim.