Sıfır sorun politikası… Ekonomiden siyasete her alanda özellikle komşularla Ahmet Davutoğlu tarafından gündeme getirilen, Türkiye’nin siyaseti belirleyen çizgi olarak öne çıktı. Fikir olarak son derece doğru, yerinde ve önemliydi.
Fakat eksik olan bir şey vardı. Özgün politika… Niyeti böyle koyup, uygulamayı başkalarının çıkarlarına göre dizayn ettiğinizde de bugün geldiğimiz nokta elde kalıyor. Politika namına hiçbir şey, ama etkisiz eleman sıfır, cepte…
Peki gerçekten cepte kalan sıfır mı? Yunanistan ile ilişkileri geliştirip, bize ait olan iki adayı verdiğinizde ve vermemiş gibi davrandığınızda sorun çıkmıyor. 12 mil meselesine itiraz etmediğinizde problem olmuyor. Bugünlerde Yunanlılar’ın el koyduğu iki ada ile ilgili konuşan var mı? Utanmasalar, ‘verdik gitti’ diyecekler.
Kıbrıs konusunda ‘ver kurtul’ siyaseti izlediğinizde ve bu uğurda KKTC Halkı’na baskı yaptığınızda, devlet politikanızı günlük çıkarlara kurban ettiğinizde mesele kalmıyor. Sizden iyisi yok. Annan Planı’ndan Rauf Denktaş operasyonuna kadar yaşananlar bunun en açık kanıtı… Şimdi de ABD adına AB’ye posta koyuluyor. Verilen tavizler ise cepten gidiyor.
Ermenistan ile açılım yapmak niyetiyle yola çıkıp, son söyleyeceğinizi ilk söyleyerek ‘kapıları açmaktan bahsedip’ sonra da yan çizerseniz elinizde kırılmış bir Azerbaycan kalır. Sonra da Azeri kardeşlerimiz enerji politikalarında bize ters tutum takınınca ‘neden’ diye sorarsınız. Oysa yanıtı Ermenistan’a yaranmak için maçta çöpten toplanan Azeri bayraklarında saklıdır.
Rusya ile tasvip etmesem de nükleer tesis anlaşmasına gidersiniz, el sıkışıp sonra alternatif arayışına geçersiniz, komşu bu işe bozulur ve fiyatı arttırır. Herkese aynı sözleri verip, hiçbirini tutmazsınız, daha da kötüsü hangi sözleri verdiğinizi kamuoyuyla da paylaşmazsınız.
Irak’ın toprak bütünlüğü, Türkiye’nin esas politikası iken, kuzeyde kurulan sözde devleti tanımaya, ekonomik ilişkiler geliştirmeye başlarsınız, İran dahil tüm komşularınızla papaz olursunuz.
Nükleer takas fikrini çalıp, uygulamaya geçirip, komşunuzu kurtarayım derken yarı yolda bırakırsınız, ağabeylerinizle sorun çıkmaz ama komşunuzla problem yaşarsınız. Can ciğer kuzu sarması Suriye ile ‘kardeşlik’ muhabbeti geliştirir, ama zora geldiğiniz gün dünyanın gözü önünde satarsınız.
Ne olur birileri açıklasın. Bu nasıl bir sıfır sorun politikasıdır. Bir ülkenin bir strateji uygulaması için iki şart vardır: Birincisi ne yaptığını biliyor olması, ikincisi uygulanan siyasetin kendine ait olması.
Şimdi tekrar soralım: Sıfır politikasıyla çıkılan yolculukla, geldiğimiz noktada ne kaldı? Sıfır, elde var eksi. Bu nasıl bir matematik?