Putin, Ukrayna meselesinde uzlaşı elde edildiği ve ateşkesin sağlandığını açıkladı. Öncelikle bölgemizde sıkıntı bir noktada tansiyonun düşmüş olması güzel. Ama beraberinde geriye dönük süreçte yaşananların, ileriye dönük okunması ihtiyacını da gündeme getiriyor.
Ukrayna ile gerilen ipler, batı ile Rusya arasındaki problemi tetiklemiş ve bu da petrol fiyatları üzerinden Ruslar’ın baskı altına alınmak istenmesiyle ipleri germişti. Bu siyasi rekabet petrol fiyatlarını geriletirken, dünya ekonomisindeki daralmanın, bu fiyatlamanın neresinde olduğunu çözmek mümkün değildi.
Nitekim sıkıntı yaşayan sadece Ruslar olmadı. Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu 4 ülke petrol gelirlerindeki azalma nedeniyle olumsuz notlamaya muhatap kaldı. Şimdi eğer kalıcı bir çözüm bulunduysa, siyaseten üzerine basılan petrol fiyatının yukarı yönlü bir seviyeye gelmesi muhtemel. Belki o zaman dünyadaki daralmanın buna olan etkisini de daha net okuyabileceğiz.
Peki, ama konu burada kapanıyor mu? Bazı başlıklara göz atmakta fayda var. Türkiye’nin enflasyon hedeflemesinde sarıldığı hikâye petrol fiyatları… Bu fiyatlar tırmanmaya başlarsa, sonuçları ne olur?
Belki alternatif pazarlar açısından bir rahatlama söz konusu olabilir; ama bu da cari açık sorununun tekrar kapımıza dayanması anlamına geliyor. Malûm Türkiye ihracat amaçlı üretim yaptıkça, dış ticareti olumsuz tetikleniyor. Çünkü aslında gerçekten problemini çözmedi.
Enerji politikalarına bakalım. Türkiye üzerinden gidecek hatlar müjde olarak sunulmuştu. Şayet Ukrayna meselesi kalıcı bir çözüme ulaşırsa, Rusya’nın bundan vazgeçme olasılığı nedir? Rusya’yı yakından tanıyan uzmanlar, bunun isterse ‘1 günde alınacak bir karar’ olduğuna, müjdenin verildiği süreçte vurgu yapıyordu.
Öte yandan Suriye konusu bizim adımıza tekrar gündeme gelecektir. Rusya’nın eş zamanlı yürüttüğü toplantılarda burada batılı ülkelerle hemfikir noktasına geldiği açık. Ama Türkiye’deki iktidarın Esad saplantısını biliyoruz. Bu süreç, nasıl şekillenecek? Bunun Türkiye’ye IŞİD üzerinden, Birleşmiş Milletler nezdinde sunulacak faturası ne olacak?
Enerji maliyetlerinin artması durumunda, dolar ve faiz arasında sıkışan üreticiyi yeni sorunlar bekleyecek mi? Doğalgazda alınan yüzde 6’lık indirim kalıcı olacak mı? Elektriğin yüzde 45’ini doğalgaz ile üreten Türkiye’de insanlara bu nasıl yansıyacak?
Irak’ın kuzeyindeki ayrılıkçı hareket petrol fiyatlarının yükselmesiyle tekrar nefes almaya başlayacak mı? Bu Türkiye’nin Irak yönetimiyle ilişkilerini ve terörle mücadelesini nasıl etkileyecek? Batımızda Yunanistan Avrupa Birliği’ni köşeye sıkıştırmış gözüküyor. Süreç istediği gibi sürerse, geriye kalan üç kuruşluk para, bize uğrayacak mı?
Türkiye’ye AB’den 4,5 milyar avroluk fonun geleceğini açıklayanlar; bunun avro üzerindeki baskısını ve ihracat gelirlerine etki edecek olumsuzluğunu hesap ettiler mi? Bu ve benzeri birçok sorunun yanıtının, alternatifleriyle Ankara’da tartışılmış ve planlanıyor olması gerekir.
Öyle mi? Şüpheliyim. Petrol fiyatı ve diğer gelişmeler sadece bir rakam değil. Ekopolitik dengeleri etkileyecek unsurlar. Peki, Ankara ne kadar farkında? Onların şimdilik gündemi Merkez Bankası ve seçimler… Hayırlı olsun, biz alışığız. Yumurta kapıya gelince yalan yanlış bir politika belirlerler elbet. Sonra da onun faturasıyla uğraşırız.