Batı yönlerinde oluşan döviz yüksek basıncı, doğu yönlerinde oluşan alçak ve düşük faizle karşılaşınca beklenen ‘’eko-fırtına’’ patlak verdi!
Aslında bu fırtınadan kendimizi kurtarabilirdik ve cepheyi bizden uzağa yönlendirebilirdik ama ‘’eko-meteoroloji’’ gereken uyarıları yapmadığı gibi, birde illaki düşük faiz basıncı iyidir, eko-havayı olumlu etkiler diyenlere kandı!
En nihayetinde fırtına patlak verdi ve herkes artık esen rüzgarı, savrulan ve faizlerin üzerinden aşan döviz dalgalarının ‘’eko-limanı’’ ne hale getirdiğini gözleri ile görüyor.
Bu El- Nino tayfununun ekonomik versiyonu El-Devalüasyon kasırgasıdır!
Nerede olursa olsun, bir tayfun, bir kasırga mutlaka maddi, manevi tahribatla sonuçlanır.
Bizde de olacağı buydu!
Eğer MB daha sakin ve dik duruş sergileseydi, bu döviz rekorları kırılır aynı zamanda TL bu kadar tepetaklak olup sembolü sırt üstü devrilir miydi?
Şimdi eko-mizahı bir yana bırakıp, bu yıkımın ekonomik yansımalarına bakalım;
Memnun ve mutlu olanlar…
Elinde dövizi olan ya da döviz alacaklısı olanlar
Bankalardan kredi alacaklar, kısmen de olsa kredi faizlerinde ki cüzi düşüşten faydalananlar
Yerli malzeme ile üretim yapıp, ihraç edenler(böyle üretici kaldı ise?)
Mevduat faizlerini anında düşüren bankalar çok daha memnun ve de mesut…
Memnuniyetsiz ve acı içinde kıvrananlar ise;
Elinde TL ile kalanlar ve dolar döviz borcu olanlar
Bankalardan öncesinde cüzi de olsa yüksek faizle kredi alanlar
İthal mal ile üretim yapıp ihraç edenler(önceden uyanıp ham madde stoklayanlar hariç!)
Bankalarda hala TL mevduatta kalan yerliler
Devlet kağıtlarını yakında alanlar
Vergilerini zamanında ödeyenler
Ve gene en büyük kaybı ve hasarı alan çalışanlar ve de ücretlerinde ki kayıplar…
Şimdi bunlara bakarak, her kes kendi durumunu analiz etsin; durduk yerde kimler ne kazandı kimler ve hiçte kabahatleri olmadığı halde ne kayıpları yaşadılar?
Ve en önemlisi;
Bu olayların sorumlusu kim?
Sorunun cevabı ise;
‘’Tabii ki bunun sorumlusu biz değiliz merkez bankasıdır hesabını da onlar verecektir’’ açıklamaları!
Eğer merkez bankasına faiz indir diye baskı yapılmasaydı, bu kadar dengeler bozulur muydu?
Ya da MB yarım puan indirimi az diyenlere kanıp faizleri daha da düşürseydi, döviz şimdi ne olurdu?
Burada ekonomi olarak anlaşılmayan, bu yaşananların resmen ve ciddi bir devalüasyon olmasına karşın siyasi bir muhatap bulunamamasıdır?
Bir ülkede devalüasyonların sorumlusu, elbette hükümetlerdir ve en başta gelenleri ise ekonomi bakanlarıdır değil mi?
Oysa ekonominin en tepede ki bakanı MB korurken diğer yandan faizi beş puan indirmedi diye ver yansın eden bir bakan ise dövizin ateşini düşürmek MB işidir inerde çıkarda demektedir!
Şimdi eski dönemlerde ki liderlere ne kadar haksızlık edildiğini daha iyi anlıyorum. En ufak TL değer kaybında medyasından iş adamına demediğimizi bırakmıyorduk oysa şimdi El- Devalüasyon kasırgası ortalığı yerle bir etti ve bunun en masumu ise Eko- Meteorolojinin başındaki başkan Başcı olmasına karşın tüm enkaz üzerine yıkıldı iyi mi?
Eko- nasihat;
Eğer hesabı sen vereceksen? Söyleneni değil, gerekeni yapacaksın!