Türkiye’nin başarı palavrasına rağmen, en çok mali af çıkaran iktidarının, son yapılandırmasının işe yaramayacağını daha önce burada anlatmıştım. Ülkede ciddi bir tahsilât problemi yaşanırken, sıkışan Hazine’ye birkaç kuruş getirmek için yapılan uygulamanın boşa kürek çekmek olduğunun da altını çizmiştim.
Çünkü gerçekten ihtiyaç olmasına karşın, kalıcı bir çözüm öngörülmediği gibi, seçimlere kadar para toplama telaşına düşmüş bir yönetimin, tahakkuk ile tahsilâtı bile ayıramadığına, zamanında ödeyenleri mağdur ederken, borçluya da mavi boncuk dağıttığına dikkat çekmek gerekiyordu.
Bugüne kadar yapılan aflarda tahakkuk edenleri bir kenara koyarsak, tahsilât oranının ortalama yüzde 10’u geçmediği dile getirilen bir gerçek. Fakat yine ders almadılar; af diye başlayıp, yapılandırmayla bitirdiler. Dertleri ise üç beş kuruş kasaya para sokarken, kim bilir kimlerin bundan yararlanıp, çamaşır makinesinde yıkanması…
Kimler parasını aklıyor; bilmiyorum ama vatandaş kesiminin iyi niyetli olduğu açık. Yani ‘buradayım’ deyip, borcuna sahip çıkıyor. Velhasıl meseleyi kaçak ya da kayıtdışı ile karıştırmamak gerekir.
Nitekim gerçekleşmeler de farklı bir görüntü vermiyor. Şimdi size bire bir yaşanmış iki vaka paylaşacağım. Bunlardan birincisi Bağ-Kur borcuyla ilgili… Vatandaş borcunu yapılandırmak için Kadıköy SGK’ya başvuruyor. İşte baş döndüren rakamlar arası yolculuk:
Gerçek borcu 15 bin 427 TL… Yapılandırma borç toplamı hesaplamaların ardından 19 bin 217 TL.’ye ulaşıyor. Peşin öderse sorun yok. Taksitle ödemeye yöneldiğinde 18 aylık eşit taksitlerle karşısındaki rakam 31 bin 305 TL’yi buluyor.
Elbette bunu ödeyecek parası yok. Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği müjde (!) aklına geliyor. Halkbank ile SGK’nın yaptığı anlaşma… Ne deniliyordu? ‘Bağ-kurluyu Halk Bankası emekli edecek.’
Kredi almak isteyince, ikametgâh şartı kendisine ifade edilerek Gaziosmanpaşa Halkbank’a başvuruyor. Emekli olduktan sonra alacağı maaş hesaplanıyor. Maaş 858 TL… Sonuçta SGK ile birlikte ödemesi gereken paranın faturası önüne geliyor: 51 bin 365 TL…
Bakın 15 bin TL’lik borcu çıkıyor 51 bin TL’ye… Fakat bu da yeterli değil. 50 yaşın üzerinde olması ve ifadeye göre ‘ortalamalara göre yaşam ömrünün ödemeye elverişli olmaması,’ kredi almasını engelliyor. Kendisinden teminat isteniyor. Çıkan rakama mı yanarsınız, insanlık dışı muameleye mi?
Sonuçta parayı alamıyor. Vatandaşın dediği şu: 51 bin TL’yi bankaya koysam, emekli maaşımdan çok getirisi olur. Elbette kredi de kullanamıyor; sağlık hizmetinden yararlanmak da, emeklilik de hayal oluyor. Bu arada dip not vereyim. Tekrar SGK Kadıköy’e döndüğünde dosyasının kaybedildiğini öğreniyor.
Ama her Türk vatandaşı gibi önlemini almış, tüm yazışmaların fotokopisini çektirmiş. Neden TC kimlik numarasından işlem yapılamadığını bilemiyorum ama fotokopiler üzerinden tekrar dosyası sistemden temin ediliyor.
Peki vatandaş bu krediyi alabilseydi ne olurdu? Yapılandırılan miktarın ya da o süreçte işleyen yeni primin 2 tanesini aksatırsanız, yapılandırmanız da yanıyor. Yani işin özeti bu girişim de birkaç taksitten öteye gitmez.
Bağ-kur’da durum böyle de diğerlerinde farklı mı? Bakın bir başka rezalet öyküyü rakamlara boğmadan paylaşayım. Yine bir esnaf… 2010 yılından kalma elektrik borcunu yapılandırmaya sokmak istiyor. Borcu o dönemde kamuya… Daha sonra dağıtım özelleştiriliyor.
Kanuna göre yapılandırma hakkını kullanmak istiyor. Şirket ‘taksitlendirme falan yok’ diyerek yanıt veriyor. Ya hepsini peşin ödeyecek ya da kredi kartından çekip, borç / alacak ilişkisini bankaya devredecek. Fakat vatandaş kredi kartı kullanmıyor.
O kadar prensip sahibi bir yaklaşımdalar ki, uzun tartışmalardan sonra iş yüzde 30 peşin, 6 takside bağlanıyor. Yani neresinden bakarsanız bakın kokuşmuş bir sistem. Dışarıdan parası kesilen, içeride paraya sıkışan bir Hazine ve Maliye politikası, ‘ne toplarsam kârdır’ anlayışıyla sorun öteliyor.
İşin özü şu: İktidarın bu yapılandırması da, daha öncekiler gibi patlak… Hedef sorunu da çözmek olmayınca diyecek tek şey kalıyor: Darısı bir sonraki seçim öncesinde adı af, sonrasında yapılandırma olacak girişime…